Özel Ünye Çakırtepe Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Ömer Faruk BARÇAK’tan önemli açıklamalar!
Osteoporoz hakkında açıklamalarda bulunan Barçak ‘’İnsanlar yaşlandıkça, erkek ve kadın
farketmiyor, kemiklerin yapısı bozulmaya, içi boşalmaya, esnekliğini ve dayanıklılığını
kaybetmeye başlıyor. Kemiğin kalsiyumdan zengin yapısının bozulması, yani kemik çimentosunun azalması olarak adlandırabileceğimiz bu duruma osteoporoz adını veriyoruz’’
şeklinde konuştu.
‘’Osteoporoz hem kadında hem de erkekte görülen bir yaşlanma problemi, fakat bu hastalıktan kadınlar biraz daha fazla etkileniyor’’ diyen Doktor BARÇAK ‘’ Bunun birkaç
sebebi var, bunların bir tanesi kadınların kemik yapısının daha zayıf olması, en önemlisi ise
menapoz. Menapoz döneminde kadınları yalnız bırakan östrojen hormonu, kemik döngüsü
için çok önemli bir hormon. Östrojenin yokluğu özellikle orta ve ileri yaşta kadınları daha
yüksek oranda osteoporoz riskiyle başbaşa bırakıyor’’ ifadelerine vurgu yaptı.
Uzman Doktor Ömer Faruk BARÇAK ifadelerine şöyle devam etti.
‘’ Tazecik bir ağaç dalı düşünün, ne kadar esnek ve dayanıklıdır. Ağaç yaşlanınca gitgide içindeki boşluklar artar, daha kırılgan bir yapı alır ve gençken üzerinde salıncak yapıp oynadığımız dal, artık küçük bir
dokunuşta kırılabilir. Kemikler de canlı dokulardır. Sağlıklı kemik yoğun ve güçlüdür ve büyük miktarda basınca, gerilime ve burulmaya dayanabilir. Ancak osteoporoz geliştiğinde kemikler incelir ve kırılgan bir hâl alır ki, bu durum kırılma ihtimalini artırır. Kemiklerin, kaslara destek sağlamak, beyin, kalp, akciğer gibi hayatî organları korumak ve kalsiyum depolamak gibi önemli görevlen vardır. Hastalanan kemikler iyileşebilirler, diyet ve egzersiz çok faydalı tesirler ortaya çıkarır. Vücudumuz yaşlı kemiklerin yıkıldığı ve yeni kemiklerin oluştuğu sürekli kemikleşme faaliyetlerine sahne olur. Kemik metabolizmasının işleyişine çok fazla kemik yıkılmasına ve tam olarak yenilenmemesine bağlı olarak ortaya çıkan bir dengesizlik osteoporoza sebep olur. Bu dengesizliğe katkıda bulunan en önemli faktör menapozdur.
Normal bir insanda, 35 yaşına kadar kemikler tam sağlıklarını korurlar. 35 yaşından sonra
kemikler yeni kemiğe nazaran daha kırılgandırlar. 30'lu yaşların ortalarına kadar çoğu
kadın kaybettiğinden daha fazla kemik kazanır. Daha sonra bu denge genellikle değişir
ve kaybedilen kemik miktarı ile yerine konan kemik miktarı aşağı yukarı eşit olur. Ancak
menapoz sırasında hormonal değişiklikler yani östrojen seviyelerinin azalması kemik kaybını
hızlandırır. (Kadınlarda kemik kaybı menapozdan sonra hızlanır. Çünkü yumurtalıkların
ürettiği ve kemik kaybını önleyen östrojen hormonunun menapozdan dolayı üretimi durur).
Bu kemik kaybı ciddi seviyeye ulaştığında osteoporoz gelişir’’ şeklinde açıklamalarda bulundu.
Kimlerin risk altında olduğu noktasına da değinen Çakırtepe Hastanesi Fizik Tedavi ve
Reahabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Ömer Faruk BARÇAK riskleri şöyle sıraladı…
1. Kadın olmak (Kadınlar daha az kemik dokusuna sahiptir)
2. 50 yaşın üstünde olmak (Yaş arttıkça yoğunluğunu kaybeden kemikler zayıflar)
3. Menopoza girmiş olmak (Menopoza girmiş kadınların ortalama üçte birindeosteoporoz gelişmektedir ki, bunun sorumlusu östrojen düzeyindeki azalmadır)
4. Erken menopoza girmek veya yumurtalıkların operasyon ile alınmasını takiben cerrahi (yapay) menopoza girmek.
5. Erkeklerde erkek cinsiyet hormonu olan testosterondaki azalma ile kemik kütlesi
de azalabilmektedir (Erkeklerde gonad fonksiyonunun; işlevinin herhangi bir nedenle
azalması osteoporoza bağlı kırıklara yol açabilmektedir).
6. Düşük kalsiyum içeren yiyeceklerle beslenme ve vitamin D eksikliği
7. Fiziksel aktivitenin, hareketliliğin ve egzersizin az olması, (egzersizin kemik kütlesini arttırdığı, kemiği kuvvetlendirdiği kanıtlanmıştır).
8. Ailede osteoporozlu kimselerin bulunması (kırıklara yatkınlığın bir kısmı kalıtsaldır; annelerinde omurga kırığı öyküsü olan genç kadınlarda da kemik kütlesinde azalmaya rastlanmaktadır)
9. Kısa boylu, ince yapılı kişiler iri yapılı, kilolu kişilere göre daha fazla osteoporoz riski taşımaktadırlar.
10. Beyaz tenli, açık renk gözlü olmak,
11. Sigara içmek,
12. Alkollü, kolalı ve kafeinli içecekleri çok fazla tüketmek,
13. Bazı ilaçları uzun süreden beri veya yüksek dozlarda kullanıyor olmak (örneğin; kortikosteroidler, lityum, alüminyum, antikonvülzanlar, antiasitler, antikoagülanlar,
siklosporin, tiroid ilaçları ve bazı kanser ilaçları gibi),
14.Bazı hastalıkların olması. Örneğin; şeker hastalığı, tiroid veya paratiroid bezinin fazla
çalışması, mide-barsak operasyonu geçirmiş olmak, uzun süren hareketsizlik, felçler, bazı
romatizmal hastalıklar ve diğer bazı endokrin (hormonal) hastalıklar oteoporoza neden
olabilmektedirler.
YORUM YAZ