Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Verilen Söze Rağmen


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

  Biliyorsunuz, Ağustos ayında İktidar ve memur sendikaları “Toplu görüşme “için bir araya

gelmişlerdi.

     Masada, Çalışma Bakanı, yetkili sendika Memur-Sen, Kesk ve Kamu-Sen var…

     Taraflar masada; İktidar yetkilisi, “İşi aceleye getirmemek adına, “bayram öncesi” ara verelim, bayram sonrası toplanırız…” diyerek, toplantıya bayram sonrası toplanmak üzere ara verirler.

     Bundan sonrası önemli; söze rağmen, Çalışma Banklığı ve Memur-Sen, bir gün sonra bir araya gelerek, memurlara 2014 yılından geçerli olmak üzere, taban aylıklarına brüt 175 lira –ele geçen net125 lira-, öğretmenlere ayrıca eğitim-öğretim tazminatlarında, altışar aylık dönemlerde geçerli olmak üzere 75 lira;

      2015 yılı için de, enflasyon farkı olursa ödenmek üzere 3+3 zam üzerinde anlaşırlar. Diğer sendikalara da: ”Biz anlaştık!” yazısı gönderilir.

     Anlaşmada, enflasyon farkı yok; bir yıl boyunca başka zam da yok.

     Verilen söze rağmen katakulli ile aceleye getirilen anlaşma var!

     Ketenpereye getirilen sendikalar var.

     Daha almadan eriyen zamlar var.

     Vergi matrahı arttırılmadığı için, daha Mayıs ayında verilen zam, %20 dilimine girdiği için  elinden vergi yoluyla alınan memurlar var.

     Her ne durumda olursa olsun İktidar’ın dediği olduğu için neden böyle bir senaryoya gerek gördüler anlamaya çalışıyorum; neden yok.

     İşte İktidar’ın referandumda, memurlara söz verdiği “toplu sözleşme” böyle bir oyun. Verilen her iki söze rağmen(!) etik diyorsanız sorun yok.

     Tamda, bir söze, bir de söyleyene bakma durumu!

 

     Bir Garip Yasak

    Şayet bir dernek kurmak istiyorsan, isminde, “Türk, Türkiye, Atatürk” olacaksa ilgililerden izin almak zorundasın; yasalar böyle.

     Öte yandan “Barış Süreci” ile başlatılan havadan dolayı, öncesinde yasak olan Kürdistan, Dersim, -Tunceli’nin eski adı-, Amed -Diyarbakır’ın eski adı- adlarını kullanmak serbest. Artık Doğu ve Güneydoğuda doğan çocuklara isim olarak verilebiliyor; yasa engellemiyor.

     Garip olan, “Türk, Türkiye, Atatürk” isimlerini oralarda zaten kullanamazsında bir de bizim için yasa engeline takılması.

     Böyle giderse bir “açılım” da bize gerekecek!

  

    Tarafsız

    Epey oldu; ekranda “Gezi Raporu” tartışması var.

     Tartışmaya katılan taraflar kendi öngörüleri doğrultusunda “Gezi Olayları” ile ilgili lehte ya da

aleyhte düşüncelerini açıklıyor; katılırsın ya da katılmazsın; konu bu değil.

     Bir ara ekrandaki tartışmalara AKP milletvekili İdris Bal telefonla bağlanarak müdahil oldu.

     Tartışmanın sunucusu soruyor: “Sayın Bal! Siz tarafsız(!) bir gözle “Gezi Raporunu” nasıl…”

     İnsaf! Ne tarafsızı?! Adam AKP milletvekili ve olaylar İktidarla göstericiler arasında geçiyor.

     AKPli ve oradan milletvekili seçilmiş, fikri ilişkisi yanında tamamen duygusal(!) çıkar ilişkisi var; nasıl tarafsız olabilir ki?

     Yorum ve eleştirilerinde, protestolara karşı tarafsız olması mümkün mü?

     Milletvekiline şaşmıyorum, tarafsız olmayacağına da… Her olayın tarafsız gözle(!), ekrandan kamuoyuna nasıl taşıdığı konusunda, basınımızın bu günkü durumuna dikkat çekmek istedim.

    

   Yeni Cezalandırma Yöntemimiz

    Mardin’de cezaevi önünde kurulan pusuda 2’si kadın 3 çocuk otomatik silahlarla taranarak öldürüldüler. Öncesinde de 29 ölü daha var; toplamda 34 cinayet; hepsi kan davası, intikam, hesaplaşma…

     Yapanlar hadi cahildi, vahşiydi, insanlıktan nasibini almamıştı; ne derseniz uyar…

      Peki, “Gezi Olayları” ya da değişik gösterilere karışan ve haklarında soruşturma açılan öğrencilere sonrasında intikam duygusu ile yaklaşımlara ne diyeceğiz?

      Açıklayayım:

      Mahkûmiyet dâhil para cezası kararı çıkabilir. Karar, takip edilmek kaydı ile tecil edilebilir. Nihayet hukuki karardır.

      İktidar olarak yargılamayı eleştirebilir, cezayı az bulabilir, “Adil değil” diyebilirsin.

    Ama hukukun verdiği ceza dışında:

    Bursunu kesmek;

    Yurttan attırmak;

    Üniversite yönetimine baskıyla disiplin cezası almasını sağlamak;

    Okulla ilişkisini kesmekle tehdit etmek;

    Memursan; soruşturma, disiplin cezası, sürgün tayinle tehdit etmek gibi cezalarla bir sürek avı başlatmak -yapan her kimse- ve intikam duygusu ile ikinci bir ceza vermek;

    Hele haklarında soruşturma açıldığı halde adreslerinde bulamadıkları zanlıların yerine anne-baba, kardeş her kimse, yerine emanet rehin alınarak: “Teslim olursa çıkarsınız!” demek, yüksek demokrasimizde(!) yeni yakışımdır!

      Bunun yukarıdaki gibi cahillikle geçiştirilecek yanı da yoktur.

      Ama maalesef uygulamada var. Yeni cezalandırma yöntemimiz cezanın yanı sıra ekstra ceza!

      Hep biz alacak değiliz ya; belki de örnek olur dünyaya!

 

 

 



Bu yazı 5005 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI