Ünyemizin yine böylesi güzel gününde, siyasi partizanlıklardan öte lakin siyasetin içinde bir GENÇKALEM olarak siz değerli hemşehrilerime hürmet, samimiyet ve muhabbet sunuyorum...
Sen kimsin ? diye soracak olursanız: Özünden uzaklaştırılan ve benliğini inkara vuran gençliğin içinde bir genç ve sizler gibi bu şehrin sokaklarının tozuyla, çamuruyla bütünleşmiş; harmanlarında öğütülmüş ve toplumun içinde yer edinmiş bir kişiyim...
Düşünüyorum, memleketimizi düşünüyorum... Satırlarda, kütüphane koridorlarında, gecelerin ayazında, kafamı yastığa koyduğumda, sosyal medyalarda, şehrimin sahil kıyısında... Diyorum ki kendi kendime :
“Sahip olduğu devlet ve millet geleneğine hakim; dinine sadakati, geleneklerine sevgisi ile bir bütün olan milletimiz, bizim tek derdimiz...
Tarihten aldığı ilhamı yarınlara sevk ve takviye eden, bugünden yarını idare etmeyi hedefleyen; sadakati kirlenmiş, tercihleri adileşmiş ve bunları bedenlerinde karakter olarak yer edindirmiş hainlerimiz var... O kör, körpe, zihin ve zihniyetlere aldanan hainlerin tarihte aziz atalarımızın gayretiyle batışı gerçekleşmişti. Lakin memleketimizde yine türeyen bu hainlere endamlı ve ihtişamlı olması lüzum olan son duruş ve vuruş bize aittir.
Batanların vermiş olduğu sıra doğmuş olanlarındır. Yani bu vazife bizlere (gençlere) layık olmalıdır. Ümidim ve temennim, hepimizin yani tüm dünyayı kucaklayan Türk Gençliğinin doğmuş ve doğacak olanlardan pay biçmesi, sırası geldiğinde aynı vaziyeti layıkıyla tekrar etmesi ve yine tarih sahnesinde boy göstermesidir. ” şeklinde mırıldanıyor, bu gibi fikirlerimi her defasında satırlara döküyor, sizlere ve bir yerlerdeki kimselere armağan ediyorum...