Kırmızı rengini şehitlerimizin kanından alan ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden bayrağımıza Lice’de yapılan saldırı devletimize ve milletimize yapılmıştır.
Göndere asılan bayrak bir askerin canı pahasına koruyacağı en büyük emanetidir.
Emanete hıyanet ettirilmiştir.
Bu saldırıya karşı net tavır almak ve önlemek görevi başta Anayasamız gereği Türkiye
Cumhuriyeti’nin ve Türk Milletinin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanına, sonra da
yürütme görevini Anayasa’ya göre yerine getirmek yetki ve sorumluluğunu taşıyan
Başbakan ve hükümet üyelerine aittir.
Bugün Başbakan ve Hükümet, değil bu saldırıları önlemek, bu saldırıların tek
nedenidir.
Çünkü, 2011 genel seçimleri öncesinde başlayıp bugünlere kadar siyasi iktidarın
inisiyatifi ile yürütülen “Yeni” Anayasa ve “Açılım” politikaları, demokrasinin
gereği olmanın çok ötesinde, ABD – AKP – BDP – PKK – İMRALI inisiyatifinin hayata
geçirilmesine yöneliktir ve amacının vatanın bütünlüğünü bozmak olduğu bugün artık
tüm Türkiye halkı tarafından bilinmektedir.
12 yıllık siyasi iktidarın açılım politikaları bugün bayrağımızın indirildiği bir noktaya
taşınmış bulunuyor. ABD ve AB’nin planlarında taşeronluk yapanların eninde sonunda
ülkemize dayattıkları acı gerçek budur.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde ilk kez askeri kuvvetlerinin gözü önünde bayrağının indirilmesini seyretmiştir.
Çadırdan bozma mahkemelerde PKK’lı teröristleri serbest bırakan, açılım adını verdiği
bölünme senaryosunu eksiksiz oynayan siyasi iktidardır.
Emperyalizmin kuklası olan terör örgütü cesaretini iktidarın uygulamalarından
almaktadır.
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç bayrağının indirilmesini seyrettirilmeye zorlanan
askerler için “eğer hükümetin siyasi iradesine bağlılık olmasaydı cezası o anda verilebilirdi” diyerek, asıl suçlunun iktidar olduğunu, bu eylemlerin kendi politikalarından kaynaklandığını da böylelikle itiraf etmiştir. İktidar, suçu yine ikinci, üçüncü kişilere yıkarak kendi suçlarını örtbas etme telaşına kapılmıştır. Biz bu oyunu 17 Aralık sonrası uyguladığı mağduriyet söylemlerinde gördük. Aynı oyuna gelmeyeceğiz.
Siyasi iktidar her ne sebeple olursa olsun ortaya çıkan bu sonuç nedeniyle baş sorumludur. Hemen, acilen, beklemeksizin istifa etmelidir.
Bu istifa kanunsuz suç sayılan “pasifleştirme”, “sabırla seyrettirme” politikalarına alet olarak görevini ihmal veya kötüye kullanan tüm sivil – asker yöneticilerin sorumluluğunu kaldırmayacağını da hatırlatmak isteriz.
Bu ülkeyi Türk – Kürt – Alevi – Sünni diye ayrıştırıp, iç savaş çıkartmaya çalışanlar, 2 yıldır kitlesel eylemlerde emperyalizme ve faşizme karşı birleşerek mücadele eden halkımızın “birlik ve beraberlik içinde yaşama” iradesine çarpacaklardır.
Atatürkçü Düşünce Derneği’de şartlar ne olursa olsun o mücadelenin önünde yer alacaktır.
Bizler; “Tam bağımsız bir Türkiye’de şanlı bayrağımızı yeniden en yükseklerde dalgalandırmak” üzere mücadeleye devam edeceğiz.
Söz veriyoruz.
Ali Rıza ATEŞ
Atatürkçü Düşünce Derneği
Ünye Şubesi
Yönetim Kurulu Adına
YORUM YAZ