Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Osmanlı’dan Mc Kinsey’e


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Gündem ABD kaynaklı Mc Kinsey şirketle yapılan danışmanlık anlaşma…
Eleştiriler muhtelif; Osmanlı’nın çöküş dönemine girdiği yıllara atfen Düyun-i Umumiye diyen var, kayyum diyen var.
Hazine ve Maliye Bakanı, 16 bakanlığın denetimini bıraktığı ABD’li şirketle ilgili eleştirilere ise,” İtirazlar cehaletten değilse ihanettendir…” suçlamasında bulunduktan saatler sonra kayınpeder anlaşmanın iptal edildiğini duyurdu…
Yıllar içinden gerilere gidince, yönetimsel hatalar, basiretsizlik, öngörüsüzlük, sadece günü kurtarma, kendi ikbalini önceleyen kişisel ihtiraslar sonucu meydana gelen ekonomik krizler, Osmanlıdan günümüze, ülkenin adı değişse de kaderinin değişmediğini, hatalar zincirinin AKP iktidarı ile devam ettiğini bir daha görmemize vesile oldu…
Şöyle ki:
İlk dış borcumuzu 1854 yılında, Mısır’ın Osmanlı’ya ödediği vergileri teminat göstererek İngilizlerden almışız, tam tamına 3 milyon İngiliz lirası…
Borç öncesi ekonomik teslimiyet anlaşması var ki, adı Balta Limanı Anlaşması…
Osmanlı ile Birleşik Krallık -İngiltere- arasında, İstanbul Balta Limanı semtinde yaptığı, sözde ticaret anlaşması olup, 16 Ağustos 1838’de Sultan Mahmut tarafından imzalanmıştır.
Anlaşmanın mimarı, Sultan Mahmut’u ikna eden İngiliz yanlısı Mason Mustafa Reşit Paşa... 
Anlaşma, İngiltere’nin, Mısır’ da çıkan karışıklıklarda Osmanlı lehine taraf olması ve askeri yardımda bulunması karşılığında, İngilizlere verilen ekonomik imtiyazları kapsıyordu…
Her ne kadar görünürde öyle olsa da anlaşma, iktisaden Osmanlı Devletinin çöküşünü hazırlaması açısından önemlidir. Bu anlaşmaya göre, Osmanlı çiftçisini koruyan yed-i vahid/tekel usulünün, İngiliz ticari çıkarlarını kısıtladığı için kaldırılmasını…
İç ticarete ait maddeleri…
İkinci kısım ise İngiltere’den ithal edilecek mallarla, transit eşyaların gümrüklendirme şeklini…
Osmanlı’da ticaretin Osmanlı vatandaşları tarafından yapılır hükmünün kaldırılmasını ve yetkinin şartsız İngiliz tüccarlarına verilmesini içeriyordu.
Sonuçta bu imtiyazla İngiliz tüccarlar % 5 vergi verirken Osmanlı tüccarları % 12 vergiye tabi oldu ve bu durum tüm Osmanlı vilayetlerinde geçerliydi.
İlginçliği, aynı anlaşmanın, ticari çıkarları bozulan başta Fransa olmak üzere diğer Avrupa devletleri, Hollanda, İspanya, İtalya, Danimarka, İsveç, Norveç ve Belçika ile de imzalanması…
Sonuçta, bu anlaşma tüm Osmanlı sanayisinin çöküşüne neden olmuştur.
Ramazan Kararnamesi…
30 Ekim 1875’te imzalanmıştır. Ramazan ayına denk geldiği için bu adla anılır. Kararnamenin çıkmasında, Rus vezir diye anılan Mahmut Nedim Paşa’nın etkisi büyüktür. Ödenemeyecek duruma gelen dış borçların tek taraflı olarak Osmanlı Devletince nasıl ödeneceğine ilişkin kararnamedir.
Osmanlı, 1854 yılında çıkarılan tahvillerle ilk kez dışarıdan borç almış ancak faizi ile birlikte 14 milyon liraya çıkan dış borçlarını ödeyememişti.
Kararname, 5 yıl boyunca, vadesi gelen borcun yarısının nakden, kalan yarısının da sadece % 5 faiz getiren tahville ve tahvil faizlerinin de nakden ödemesini…
Ayrıca gümrük genel gelirleri ile tuz, tütün varidatı ile Mısır vilayeti gelirlerinin yeterli olmaması durumunda Ağnam/büyük ve küçükbaş mallardan alınan resmi vergilerin teminat olarak verilmesini içeriyordu.
Bu kararname ile faiz ve anapara taksitlerinin yarıya düşürülmesine, Fransa, İngiltere başta olmak üzere diğer Avrupalı devletler, “Osmanlı bizi dolandırdı.” diye tepki gösterdi. Çünkü tahvillerin çok büyük bölümü Londra ve Paris borsalarında satılmıştı.
Sonuç olarak, bu şartlara rağmen, 1876 Martında ödenmesi gereken 1858 adet borç kuponu ödenemediği gibi 1869 ve 1873 yılı vadeli kupon bedelleri de ödenememiş, 1976’da da Osmanlı Moratoryum/iflasını ilan etmiş ve sonrasında Rüsum-u Sitte İdaresinin kurulmasına vesile olmuştur.
Rüsum-u Sitte İdaresi…
II. Abdülhamit döneminde 10 Kasım 1879’ da kuruldu ve anlaşma Ocak 1880’ de resmen hayata geçti.
Altı kalemde belirlenen vergileri içerdiği için bu isimle adlandırılmıştır.
Ramazan Kararnamesi ile çıkış bulamayan ve ekonomik iflas ve dış borç batağındaki Osmanlı, son çare olarak Galata Bankerleri ve Osmanlı Bankası ile anlaşır. Anlaşma, Osmanlı’nın alacağı borç karşılığında 6 vergi kalemindeki Osmanlı gelirlerinin, Galata Bankerleri ile Osmanlı Bankası’na devrini içerir…
Anlaşmaya göre, müskirat/alkollü içecekler, pul, İstanbul çevresinde tutulan deniz ürünleri vergisi ile Edirne, Samsun, Bursa illeri ipek öşrü, tömbeki ve tütün tekeli vergileri adı geçen faiz kurumlarına devredilmiştir.
Sonuç olarak, Galata Bankerleri ile Osmanlı Bankası’ndan alınan borçlar bir düzene bağlanmışken İngiltere ve vs. devletlerden alınan borçların ödemesi sekteye uğramış ve yeni bir krize neden olmuş bu da Avrupalılarla dış borçların ödenmesini içeren yeni bir düzenlemenin yapılmasına neden olmuştur.
Muharrem Kararnamesi…
Osmanlı’nın ödeyemediği dış borçlarının, alacaklıların talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesini içerir mali kararlardır.
Bir anlamda Düyun-u Umumiye yönetiminin kurulmasına neden olacak kararname de diyebiliriz…
II. Abdülhamit döneminde 15 Ekim 1880’de yayınlandı. Hicri 28 Muharrem 1299 tarihinde yayınlandığı için bu isimle anılmıştır. Anlaşmaya göre Rüsumu Sitte İdaresi de bu kuruma devredildi ve Mısır vilayeti vergi gelirlerine karşılık İngilizlerden 3 milyon lira alındı.
Anlaşma, Osmanlı maliyesinin yabancı devletlerin özellikle de Fransa ve İngiliz denetimine açılmasına ve resmen Osmanlı ticari yönetiminin yabancıların eline geçmesine neden olmuştur.
Dikkat ettiyseniz, şayet Mc Kinsey anlaşması iptal edilmemiş olsaydı sanki bu gün, o günkü duruma benzer bir faktö durum yaşayacaktık; isabet olmuş…
Kararname:
Her ne kadar Osmanlı dış borçları 219.938.559 Osmanlı lirasından 141.505.309 Osmanlı lirasına düşse de Osmanlı Devleti’nin ekonomik çöküşünün resmen gerçekleştiği moratoryum/dış borç erteleme kararnamesidir ve Düyun-u Umumiye diye bir yıkım biriminin kurulmasına zemin hazırlamıştır.
Düyun-u Umumiye…
1881’de kuruldu.
1881’den 1939’a kadar Osmanlı Devleti dış borçlarını tahsil etmek üzere kurulan kurumun adıdır.
1875 yılında kurulan Rüsum-u Sitte İdaresi dış borçların ödenmesinde başarılı olmayınca haliyle bu idareden hoşnut olmayan yabancılar Tevhid-i Düyun istedi. Tevhid-i Düyun kısaca tüm Osmanlı dış borçların birleştirilmesini içeriyordu.
Düyun-u Umumiye anlaşmasına göre kurum Osmanlı içinde ikinci bir Maliye Nezareti gibi çalışmaya başlayarak, bundan böyle, Osmanlı Devleti’nin bazı mallar üzerinden aldığı gelirler Maliye Nezareti tarafından değil Düyun-u Umumiye tarafından tahsil edilmeye başlandı.
Buna göre Düyun-u Umumiye ’nin yetkisine bırakılan gelirler ise şunlardı: Tütün, tuz, ipek vergi gelirleri ile damga pulu ve balık resimleriydi.
İkisi Osmanlı görevlisi olmak üzere, İng., Alm., Fr., İta., Avus., dahil yedi ülkeden müteşekkildi. Ve başkanının ya Alman ya da Fransız olması şartı vardı.
Osmanlı gelirlerinin üçte birine el koyuyordu, üstelik köyleri basarak, mallarına zorla el koyarak… İşte “Halilim” türküsü, o yıllarda Düyun-u Umumiye’nin yaptığı zorbalığa tepki olarak yakılmıştı!
Düşünün; Osmanlı dış borçlarını tahsil etmek üzere kurulan Düyun-u Umumiye personeli 9 bin iken koskoca Osmanlı Maliye Nezareti’nin personeli ise 5 bin kadardı.
Ve Osmanlı’nın Düyun-u Umumiye borçları 1939’de Cumhuriyet döneminde bitirilmiştir.
Kapitülasyonlar…
Kanuni döneminde Fransızlara verilen imtiyazları içeriyordu. Osmanlı’ nın borçlanmayı sürdürdüğü sonraki yıllarda, İngiltere ve diğer devletlerin diretmesiyle kapsamı genişletildi.
Anlaşma yabancı devletlere, bireysel hak ve özgürlükler, insan hakları anlamında geniş haklar veriyordu. Bir yabancı Osmanlı sınırları içinde suç niteliği taşıyan kabahatler konusunda, cinayet dahi işlese sorumlulukları yoktu ve Osmanlı adliyesi de zaten hukuken davaya bakmaya yetkili değildi.
İstedikleri gibi mülk edinebiliyorlar…
Osmanlı yönetimine istedikleri gibi müdahale edebiliyorlar…
Osmanlı limanları tümden yabancıların inhisarındaydı ve Osmanlı denizcileri ve tüccarları yabancılara vergi vermek zorundaydı.
1914 yılında İttihat ve Terakki Hükümeti tek taraflı Kapitülasyonları kaldırdı ise de Sevr antlaşması ile yeniden yürürlük kazanmış, Lozan Antlaşması’nın 23. Maddesi ile tümden kaldırılmıştır.
***
Özetle:
Bunlar kaleme aldıklarımız…
Buraya sığdıramadığımız, Hünkâr İskelesi, Londra Antlaşması, Kanlıca Ticaret Antlaşması, Kütahya Antlaşması, Londra Boğazlar Sözleşmesi gibi başka ihanet anlaşmaları da var.
Bilmiyorum, iptal edildiği söylendi; ancak 31 Aralık 2018 itibari ile ödenecek 200 milyar dolar borcumuzun nasıl ödeneceğini açıklamasa da Mc Kinsey anlaşması ile hangi tavizleri vereceğimizi anlamanız anlamında faydalı olmuştur umarım…
“Ben okumadım, siz Kut’ül Amare Savaşını okudunuz mu; bizden gerçek tarihimizi - cumhuriyete kara çalmak adına- saklayanlara nalet olsun…” Diyenlere de kapak olsun; bu ihanetleri de Kut’ül Amere’ den üç ay sonra, Bağdat’ın elimizden çıkmasına neden olan yaşadığımız hezimeti de Mc Kinsey anlaşmasının asıl iç yüzünü de okumadınız biliyor musunuz?

 



Bu yazı 1729 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI