Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
İktidar’ın Ruh Hali


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

  Daha önce yazmıştım “pragmatik” İktidar…

    Anlamı:

    Malum, doğru her şartta doğrudur; mekâna, zamana göre değişmez. Tıpkı suyun “0” derecede donduğu gerçeği gibi…

    İktidar’a göre ise doğru, zamana, mekâna ve şartlara bağlı olarak değişir ve dün yanlış olan bu gün doğru olabilir…

     Aylar önce tam da bu anlayışa uygun bir karar çıktı İktidar’dan; ismiyle gündem olan 3.Boğaz Köprüsü…

     Onun için hala binlerce ağaç katliamı yapılıyor...

     İstanbul için hayati önem taşıyan su havzaları daraltılıyor…

     Bu gün bu kararı veren İktidar’ın başının, İstanbul Belediye Başkanı iken, -Mart 1995- 3. Boğaz Köprüsü hakkında düşüncelerini soranlara: “3. köprü İstanbul için bir cinayettir. Kuzey bölgemizde kalan yeşil alanların imara açılıp katledilmesidir. Çağdaş kentleşme ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur.”

     Özetle, dün:

     Biz daha çevreciyiz, İki milyar dokuz yüz milyon ağaç diktik;

     Yeni imar yerlerini açılması, yeşil alanların katledilmesidir; İstanbul için her damlası önemli olan su havzalarının daralmasıdır;

     Yeni, ulaşım ve çevre sorunudur demeye getiren İktidarın bu günkü tavrı çelişkisi, İktidar’ın ruh halini anlatması bakımından da önemlidir…

                                                                          ***

     Taksim Gezi Parkı protestoları, İktidar’ın “Yüksek çözünürlükteki demokrasi!” anlayışına uygun zekâya dayalı sosyal bir hareketti, heykel gibi durup susmaları dâhil!

     1970’lerin, sıloganlara sıkıştırılmış ideolojik güdülenmelerinden ve buna bağlı taleplerinden ayrı, o dar kalıpları kıran daha küresel, hürriyetçi ve hayat tarzlarına müdahaleye asla izin vermeyen, bireysel tavırların aynı frekansta kendiliğinden buluşmasıydı.

     O anlayışta:”Kimsenin hayat tarzına, inanışına karışmayız. Gezi parkına asla müdahale edilmeyecek…” garantisine rağmen;

     Bir polis müdürünün beş bin polisin cep telefonuna çektiği söylenen mesajda:” Çanakkale Destanı’ndan sonra 2. destanı sizler yazdınız!” Söyleminin ruhuna uygun olarak düşman algısı ile yapılan müdahalelere ve pragmatizme kurban oldu!

                                                                           ***

     Aynı ruh hali “Gezi Parkı” eleştirileri sırasında da vardı…

     “Bakın! Taksim’de PKK elebaşısının posterlerini, bölücü pankartları ve onlarla yan yana duran pankartları gördünüz… Kimlerin destekçi olduğunu da…           Çözüm sürecinde bir araya

gelmeyenler Taksim’de yan yanaydı!”

     “Bu meydanları anarşistlere mi bırakacaktık?”

     Çözüm sürecinde PKK elebaşısı ile kucaklaşanlar;

     Çözümün yol haritasını hazırlayanlar siz değil miydiniz?

     O gün, “Meydanları teröristlere mi bırakacaktık?” diyenler:

     Taksim’de eleştirdiğin o Öcalan posterleri ve PKK paçavrası, Diyarbakır’da polis nezaretinde PKKlı göstericilerle taşınmadı mı?

      O rada, “kışkırtıyor” diye Türk bayrakları toplatılmadı mı?

      “Yok!” Diyorlarsa tarihin bir hafıza sorunu var!

                                                           ***

      Tıpkı: “Bayrak yaktılar!”     

      “Polis Müdürü’nü köprüden attılar…”

      “TOMA’yı yaktılar.”Söyleminde olduğu gibi…

      Hani şu çözüm süreci(!) sırasında “kışkırtıyor” diye toplatılan;

      Taksim’e giden yolda “çapulcu” diye yakalanan (!) birinin sırt çantasından çıkan ve polis raporunda suç aletleri olarak: “Limon, su, taş, “bayrak” çıktı.” diye belirtilen;

      “Artık bu ülkede sadece Türkler yaşamıyor, “Türk bayrağı” söyleminden vaz geçilmeli ve adı yeniden düşünülmeli; halkları kapsayıcı olmalı,“Türkiye bayrağı” olabilir.” denilen bayrak…    

      Daha sonra medyaya yansıdı ve belgelendi; 2010’da Bayrampaşa’da PKKlı teröristler

tarafından yakılan şanlı bayrağımız ışınlanarak, Haziran 2013’teki Taksim Gezi Parkı olaylarına

fota şaplandı.

      Polis Müdürü’nün ailesi ise olayı şiddetle yalanladı: “ Yalan! Adı üzerinden göstericiler aleyhine algı yaratılmaya çalışılıyor; izin vermeyiz.”

     Yakıldığı söylenen TOMA için ise sosyal medyada iddialar farklı!

     Molotoflu gösterici” diye gösterilen göstericinin belinde birşeyler vardı. “Silah” diyen de oldu,

“telsiz” diyen de…

     Kimliği hakkında: “Sivil polis” dendi… “Yok, içerde yatıp-çıkmış terörist” dediler…

     Sonradan da konuşmaları çıktı ortaya sosyal medyada:

     “Oğlum! TOMA’yı yakacan; doğru atsana…”

     İnşallah yanlıştır…

     O kadar çaresizler ki, toplumda aleyhte algı ve gelecek yerel seçimlerde tribün desteği için bu türden kurgulara ihtiyaç var demekki…

                                                                            ***

     Bu İktidar son on yılda; hani muhalefeti eleştirilerinde: “Bu ülkede yaptığınız bir eser, bir dikili çubuğunuz bile yok…” dediği zenginlikleri: oto yolları, köprüleri, KİT’lere ait tüm fabrikaları, PTT’yi, limanları bankaları vs. özelleştirme adı altında 45 milyar dolara, “faiz lobisi” dediği yabancılara sattı.

     Şimdi, kendi elleriyle yeşerttikleri o faiz lobisini eleştiriyor…

     Her fırsatta:

     Giden İktidar’ın, 20 milyar dolar borca karşılık -ki, o parayı bu mevcut İktidar kullandı -45 milyar dolar bıraktığını değil de IMF’e ödediği borcu konuşuyor.

                                                                            ***

      Sözde %50 ruhuna uygun miting düzenleyeceklerdi…

      Sosyal medyada çok yazıldı:

      Belediyelerden, “İş akdinizi iptal ederim.” tehdidiyle getirilen geçici işçiler;

      Yüz lira yevmiye ile tutulanlar;

      “Sözleşmeni iptal ederiz…”tehdidiyle bu kişileri meydanlara taşıyan servisçilere rağmen kalabalık kimilerine göre bir buçuk milyon, medyaya göre iki yüz elli bin kadar olduğu söylenen

sanal İktidar destekçileri ile;

      Bir de konuşmalarında:

      “Milliyetçilik ayaklarımın altında.”, “Kanla beslenenler…” “Bunlar bir Fatiha okumasını bile bilmezler…”, “Bunlar, analar ağlasın isteyenler; morg bekçileri; kandan beslenenleler…” diye Ülkücüleri dolayısı ile MHP’yi hedef aldığı hakaretler malumunuz…

     Buna rağmen o meydanda üç hilalli istismar vardı: “MHPli kardeşlerim hoş geldiniz!”

     Kimin senaryolaştırdığı biliniyor. Bu senaryoya alet olan çok basit bir kurgunun ucuz figüranları vardı.

     Her fırsatta hakaret ettiği camiaya sarılması, algı yansıtması; zafiyeti, çöküntüyü, pragmatizmi belgeliyor; fazla söze gerek yok.

   



Bu yazı 2863 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI