Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
İki Bin On Üç de Öğrendiklerimiz


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Yolsuzluk ve rüşvet olayı çıktığında bekledim ki, yargı gereğini yapsın…

       Ne gezer; diğer yolsuzlukların ortaya çıkmasını önlemek için önce “Adli Kolluk Yönetmeliği”ni değiştirdiler.

       Yöntem, İktidar’a karşı oluşacak aleyhte algıyı pasifize etmek olunca rüşveti değil deşifre edilişindeki yöntemi tartıştırdılar görsel ve yazılı basında…

       Hukukun, muhalif basının ve cemaatin adalet isteğine, erkin, tehdide bürünerek ortam gerginliğini daha da arttıran baskısı eklenince, taraflar, birbirleri için gizlediği niyetleri, kavgada dahi söylenmeyecek sözleri açık ettiler.

      Dolayısı ile bu yönüyle on yedi aralık aslında milat!

      Çok şeyi hafızamızda yeniden gözden geçirmemize ve algımızı değiştirmemize neden oldu.

      Mesela:

      TCK’nın 765 sayılı yasasının 147. maddesine göre bir olayın suç tanımına girmesi ve suçun oluşması için “işlenmesi şartı” vardır. Ve işlenen suçta zanlının gayri ihtiyari bıraktığı delillerden hareketle zanlı suçlanır ve ispatlanırsa hüküm giyerdi.       

      Balyoz ve Ergenekon Davalarında süreç içinde neler yaşandığı ve karar malumunuz…

      O davalarda zanlılar, delillerden hareketle değil aksine, “derin darbe şüphesi” üzerine tutuklanmış ve suçsuzluklarını ispat etmeleri gibi bir garabet yaşanmıştı.

      O günlerde:

      “Askeri vesayeti kaldırıyoruz…”, “Bundan sonra kimse darbeyi düşünemeyecek!”, “Bu bir rövanş, intikam, tasfiye…”, “Asrın hesaplaşması!”, “Ben bu davaların savcısıyım!” dedikleri davaların aslında “TSK’ya kurulan komplo” olduğunu yine kendi ağızlarından öğrendik… -Niye komploya ses çıkarmamışlar o ayrı garabet tabi-

      Ve dahi dün bu adil(!) kararlarından dolayı alkışladıkları hukuka, yine kendi ağızlarından: “Siz de öyle pırlanta tertemiz değilsiniz; bizimde bildiklerimiz var.” diyerek, aslında tertemiz olmadıklarını, bildiklerini saklayarak hukuk suçunun işlenebileceğini öğrendik!

      Başka öğrendiklerimiz de var.

      “Eşine ihanet eden mağduru oynayamaz…” Bu sözü hatırladınız sanırım. Genel seçimler öncesi meydanlarda siyasetin malzemesi olarak kullanılmıştı İktidar tarafından.

      Kuran şöyle diyor: “Öyle günahlar vardır ki, daha dünyadayken cezası çektirilir. Ayniyle vermeden emanetimizi almayız…” 

      Bu gün ayetin ayniyle tecelli ettiğini, kaseti malzeme yapanlar kasete malzeme olduğunu gördük; yolsuzluk ve rüşvet görüntülerine rağmen, kamuoyundaki algıyı değiştirmek için, “İktidar’ımıza yönelik komplo!”, “Bu bir siyasi darbedir.” diyenlerin, kendilerinden sanal bir mağdur yaratarak asıl mağduriyet rolünü kendilerinin oynadığını da…

      Dün: “Hükümetin önünde engel olmayacağız.” diyerek sadakat manifestosu yayınlayan

HSYK’ nın, çıkarlar çatıştığında İktidar tarafından: “Bunlar çete oluşturmuş!” diyerek hedefe konulabileceğini, soruşturmasının elinden alınabileceğini;

     Yolsuzluk soruşturmalarının İktidar tarafından engellenebileceğini;

      Savcının da “Örgüt militanı” olarak suçlanabilineceğini, İktidar’ın başının İzmir gezisinde yaptığı gibi yüzde elliye(!) yuhalatılabileceğini;

       “Gezi Olayları”nın, “kahraman”, “destan yaratan” polisinin de bu gün “komplocu” olduğunu öğrendik!

      İktidar, “Gökten ne indi de yer kabul etmedi?”, “Ne istediler de vermedik ki?” dedikleri ile on bir yıl aynı paralelde gittikten sonra, Hoca Efendi’nin dediği gibi, “Harunken Karun” dairesine sapıldığında ve kendi derinliğini yarattığında uyarıldı; anlamadılar. Sonrasında beddua etti… İşte o zaman İktidar’ın, bunca yıl fark edemedikleri(!) devlet içindeki paralel yapıyı yeni fark ettiklerini gördük!   

      Görsel basından ayakkabı kutularındaki milyonlarca dolarları, yatak odasındaki yedi kasayı, para sayma makinesini görüntülerini hayretle izledik. -“Milyonları evde zor tutuyoruz!” Dedikleri buydu sanırım!-

      Arınç, rüşvet görüntülerindeki paraların hesabına değil de o görüntüleri gören Bakan babanın durumuna dikkat çekmiş, empati yapmamızı istemişti: “Evladının o görüntüleri gören babanın durumunu hiç düşündünüz mü?”

      “Gezi Olayları” sırasında göstericilere polisin müdahalelerini dehşetle izlemiştik. Yerlerde sürünenler, gözüne gözüne biber gazı sıkılanlar, gece yarısı çadırları uykularında yakılanlar, yaralananlar, polisin attığı gaz bombası fişeği ile bitkisel hayata girenler ve ölenler oldu. -Bu gün hâlâ bitkisel hayatta hayatını sürdürenler var.- O gün ekranda çocuklarının görüntülerini izleyen babaların, annelerin o anki durumunu anlatmaya gerek var mı bilmiyorum.

     Rabia Meydanı’nda ölen kız çocuğuna ağlayanlar, o gün polisi “kahraman”, “destan yarattı” diye övmüşlerdi!

     Şimdi, rüşvet görüntülerini empatileştirerek babanın durumuna yorum yapan Arınç’tan, “Gezi Olayları”nda çocuğu öldürülen, çocuğu bitkisel hayatta olan babanın durumunu empatileştiren yorumlar duymadığımız gibi mantığına göre, rüşvet görüntülerinin babada daha vahim travma yaratabileceğini öğrendik!

      Özetle: Bu öğrenmelere bize acı bir tecrübe olacaktır. Ekonomiye etkisi ise tartışılır…

      Ancak, “çete”, “paralel devlet yapılanması”, “kumpas”, “İktidar’ımıza yönelik çelme” söylemleri, on bir yıllık İktidarlarında istikrarı yakalayamamış İktidar’ın hanesine kesin “beceriksizlik” olarak yazılacaktır. Dolayısı ile bu söylemlerin oluşturduğu kırılganlık ve güvensizlik ortamının ekonomiye etki etmediğini kimse iddia edemez.

     Şayet dedikleri gibi ekonomideki 104 milyar dolarlık bir kayıp varsa, rüşveti gizlemek, soruşturmayı engellemek için hukukun önüne anında çıkardıkları yasaları set olarak koyanlar hatayı kendinde arasın… 

     Bu olanlara rağmen halk miting meydanında devletin savcısına, hâkimine, polisine, “yuuuh!” çekiyorsa;

     Rüşvetin çıkış yöntemine odaklanıyorsa bu yolsuzluğu onayladığı anlamına gelir ki, Kuran’ın dediği gibi: “Siz nasılsanız sizi idare edenler öyledir.” mucibince “devam” kararınız da “yuuh!” da doğrudur!  Yola devam!

       



Bu yazı 8241 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI