Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Görüntülere Rağmen


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

“Gezi Olayları”nda yaşanan demokratik tepkileri hatırlayın…

    İktidar, o günlerde sorunun ağaç meselesi olmadığı tezini basın yoluyla sıkça işlemiş ve faiz lobisini, sözde bunların oyununa alet olan göstericileri suçlamış; itibarsızlaştırmak, kamuoyu desteğini kırmak, aleyhte algı oluşturmak, evde zor tuttuğu %50’nin desteğini pekiştirmek için, polis ailesinin aksi ifadesine rağmen yalanlara da başvurmuştu:

    “Bir Emniyet Müdürünü köprüden attılar.”

    “Camide içki içtiler…”

    Hatta hayal güçlerini orantısız kullanarak ve hayli zorlayarak, sözde bir kadının ifadesinden hareketle, ekranlardan, sırf başörtülü diye bir kadının bebeği yanında 70-100 kişilik yarı çıplak bir grubun tacizine ve cinsel istismara uğradığını, yerlerde sürüklendiğini, küfredilerek üzerine işediklerini anlatmış; elimizde olayın görüntüleri var demişti.  

   İktidar’ın siyasi linç girişiminin bir parçası olan ve yalanı gerçek gibi işleyen yandaş gazeteciler de aynı tahriki sürdürmüştü: “Görüntüleri gördük vahimdi!”

    Hele AKP milletvekili M.Metiner sıkılmadan: “ O görüntüleri yayınlarsak ortalık ayağa kalkar.” demişti.

    O “var” dedikleri feci görüntüler hiç ortaya çıkarılmadı.

    Marjinal göstericiler yok.

    Marjinal göstericileri, olayı gören bir tek tanık ve aleyhte görüntü yok.

    İddia ediyorum, Kabataş’ta olduğunu iddia ettikleri o olayın yol güzergâhında ne kadar dükkân varsa kameraları tek tek incelenmiş, iddialarını kuvvetlendirecek ve çıkarlarına kullanabilecek görüntüleri ve tanık aramışlardır. Tahminim, buldukları 14 Şubat görüntülerinin aynısıdır. Yani o görüntüleri biliyorlardı. Bu durumda bile “yanılmışız” deme erdemini gösteremediklerini düşünebilirsiniz.

    İşte o göstermedikleri görüntüleri niye göstermediklerini de 14 Şubat günü öğrendik.

    Kamuoyuna servis edildiğinin aksine, görüntülerde ne yerlerde sürüklenen, ne denildiği gibi 70-100 kişi, ne tacize uğrayan, ne de üzerine işenen biri vardı.

    İlginç olan:

    Yalan tüm evrensel ahlak normlarında ayıp ve alçaltıcı, yanıltıcı bir başvuru olarak kabul edilir. Dindar geçinenlere de hatırlatırım(!); dinimiz de büyük günah sayar. Buna rağmen İktidar’ın yalanda ısrarı anlamış değilim. “Adli raporu nerenize sokacaksınız!” Diyor.

    Beş gün sonra alınmış bir rapor; sizce ne kadar inandırıcı olabilirki?

    Diğer taraftan, “nerenize sokacaksınız” derken üsluba bakar mısınız?

    Yazılarıyla linç ettiklerinden bir özür borcu olan köşe yazarlarından kimi: “Tamam ama yetmez…” derken, bir başkası görüntüleri servis edene sitem ediyor: “ Paralelin işbirlikçileri!”  

    Her neyse; görüldüğü üzere İktidar’ın başı ve medyası iddiasında -yalanda- ısrarlı; bu durumda görüntülerin aksini ispata zorunludur. Zira: “Müddei iddiasını ispata mükelleftir.” diyen kendileri…

    Özetle:

    Her kim başörtüsünden dolayı bir kişinin dahi incinmesine neden olmuşsa ona nalet olsun.

    Tavrım: Yalana; bu türden hassas bir konuyu sırf siyasetin malzemesi olarak kullananlara ve tavırlarını ısrarla sürdürenlere.

 

    Ceza Alan Var mı

   Rüşvet ve yolsuzluğu ortaya çıkarmak ve devlete ihbar etmek suç mu? Değil ama ucu birilerine dokununca tepki farklı oluyor!

   17 Aralık itibari ile başlayan yolsuzluk ve rüşvet ihbarı, İktidar ve basınının sistemli propagandaları ile İktidar’a karşı girişilen “sivil darbe” ve “komplo” girişimine dönüştü!

    İktidar’ın ihbarcıya taktığı isim ise “paralel yapı” oldu.

    Sonrasında, in, çete, örgüt, Efkan Ala’nın ifadesi ile taşlanan şeytan oldu.

    Ki, 17 Aralık öncesine kadar İktidar’la, “Ne istediler de vermedik ki”, “Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi” sözlerinin muhatabı paralel yapının(!) muhabbetini bilmeyen var mı?

    Süreç içinde bununla ilişkilendirilen altı bin polis ve polis müdürü görevinden alınarak tenzili rütbe ile başka görevlere atandı.

    Savcılar görevden alınıp başka yerlerdeki pasif görevlere atandı.

    Peki, devlete karşı komplo kurmak, sivil darbe girişiminde bulunmak suç mu, evet

    Peki, içlerinden suçlanan, ceza alan ve tutuklanan var mı, yok.

    Peki, komployu, sivil darbeyi ihbar eden kim, İktidar.

    Suç varsa ve komplocuları, sivil darbecileri, örgütü halka ihbar eden İktidar gereğini niye yapmıyor? Şayet iddia ettikleri suçlamalar doğruysa biraz garip bir durum değil mi?

    Ama illa paralel yapı arıyorsanız Güneydoğu’da “barış süreci” örtüsünü bir aralayın diyorum!

   Ülke toprağı işgal edilmiş, paralel yapı vergi alıyor, yol kesiyor, ehliyet kontrolü yapıyor, kolluk güçleri -PKK- asayiş kontrolü yapıyor…  Kesin orada göreceksiniz; İktidar başka yerde arıyor da bir hatırlatalım dedik!



Bu yazı 6636 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI