Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
ENFLASYON ve IMF


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Hatırlayın… 
Türkiye İstatistik Kurumu Temmuz ayında son altı ayın enflasyon oranını açıkladı:15,39…
Son altı ayın ortalaması…
Hesaplanmada: Enflasyon sepetine, mesela pinpon top, hızar motoru gibi hiç ilgisi olmayan kalemler katılarak, katılması gerekenler katılmayarak hesap oyunları ve yönlendirmelerle asıl enflasyon oranının alaşağı edildiği bildiğimiz bir şey…
Görünen, mutfağa ve piyasalara yansıyan, asıl hissedilen enflasyon ise yine tarafsız ekonomistlerin -Dış güçlerden de olabilir!..- ifadesine göre ise açıklanandan 3-4 puan daha yüksek…
Sorun şu: Havuz medyasının, 
Başkanlığın enflasyon açıklamasına yaklaşımı…
Kendini iktidar lehine yerine konumlandıran havuz medyasının bu haberi görmezden gelmesi, atlaması mümkün mü, hayır. O da haberi öyle kılıflayarak verdiki şaşarsınız, Memur ve emeklilere enflasyon farkı 8,65…”
Son on dört yılın rekoru olduğunu…
Enflasyonun memur ve emekli zamlarının daha cebe girmeden gittiğini! 
Türk lirasının yabancı paralar karşısında daha da eridiğini!
Özetle, bu yüksek enflasyon oranının piyasalar üzerinde yaptığı tahribattan, he şeyin 15,39 daha pahalandığını yazmadı, yazamadı…
Karşı propaganda ve farklı yaklaşımlarla doğru bilgiyi kasıtlı yansıtmamayı kendine ilke edinmiş bir basın bu durumda asıl görevi olan uyarı ve bilgilendirme görevini yapmış olması mümkün mü?
Buradan hareketle, aynı havuz, bir zamanlar IMF’ye 5 milyar Dolar borç verdiğimiz palavralarına inandırmıştı halkımızı…
Yalanı ortaya çıkacağını bile bile, bu gün IMF’den 50 milyar Dolar borç alacağımızı nasıl haber yapacak merak ediyorum…
***
ŞAŞIRANLARA...
24 Haziran seçimlerinde beklentileri farklı olanlarda tartışmalar halâ sürüyor:
Çarşı-pazarın durumu…
Ekonomide ülkenin IMF tekrar muhtaç hale geldiği son durum…
Hayat pahalılığı…
Döviz kurlarındaki artış…
İşsizliğin %13’le 7 milyona yaklaşması ve bunlarla ilintili cümle olumsuz çarpanlara bakarak, seçimi kaybedecekler diye bayağı umutlanmıştık; nasıl oldu?
Şöyle açıklayayım; AKP:(Rakamlar ABC Haber Sitesinden alınmıştır)
2.1 milyon aile yakacak desteği;
2 milyon öğrenciye eğitim yardımı;
681 bin haneye gıda ve giyim 
yardımı;
22 aileye barınma yardımı;
29 bin kişiye konut yardımı;
Eşi ölen dul kadına destek yardımı;
Oğlu askerde olan muhtaç aileye yardım;
Eşi askerde olan eşe ve çocuğa  yardım;
Öksüz ve yetim yardımı;

1 Milyon çocuğa sağlık yardımı;
202 bin kadına sağlık yardımı;
1,3 milyon yaşlı ve engelliye yardım;
508 bin kişiye evde bakım yardımı;
1,5 milyon kişiye istihdam yardımı;
Zor durumdaki çiftçi/köylüye hayvan ve sera yardımı;
Özetle, sosyal devlet anlayışı ile devletten yardım alanların sayısı 16 milyondan fazla…
Bir de Büyük Şehir Belediyeleri ile ilçe belediyelerinin, seçim süreçlerinde yine sosyal yardım adı altında gece saat 2-3’lerden sonra el altından …….’ya el bastırılarak -artık ne kadar İslâmi ise- dağıttığı gıda, para, çeyrek, beyaz eşya yardımlarını alanları ekleyin…
Bu istatistiklerin şaşkınlığı geçmeyenlere rehberlik etmiş olmasını umuyorum…
Sonuçta, iktidar olanlar devletin maddi kaynaklarını kontrol ettiği sürece, seçim süreçlerini kendi lehlerine güdüleyecektir…
***
DARISI…
Gittiği Anıtkabir’den, Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret, aşağılama ve küfür içeren videosunu sosyal medya aracılığı ile yayan kadın Atatürk’e hakaretten tutuklandı.
Darısı, başta fesli teneke olmak üzere:
Büstlerine balta, satırla saldıranlarla…
Başta sprey boya olmak üzere farklı araçlarla uygunsuz yazılar yazıp, teneke vs. araçlarla alaya alanlarla…
“Ayyaş!”, “Gavur!”, “Put!”, “Dinsiz!”, “Kafir!”, “….. Mustafa!”, “Annesi ….. çalışıyordu…”, “Bir gün 10 Kasımı yas değil kutlama günü ilân edeceği…”, “Bir gün gelecek Anıtkabir’i de yıkacağız!” diye iftira atıp paylaşımda bulunanların başına…
***
12 MİL MESELESİ
Sürekli, Lozan’da hiçbir zaman masada olmadığı halde on iki adayı, sanki Lozan’da kaybedilmiş gibi algı oluşturmaya çalışanlar…
Lozan konusunda lehte ve aleyhte gel-gitler yaşadıktan sonra nihayet asıl aklında olanı, “Lozan hezimet!” diye açıklayan sorumlular, tek kurşun atmadan, 18’i yerleşime müsait 157 ada ile bu adaların münhasır ekonomik alanlarını -adaların çevresinin kara bağlantısından itibaren denizden 12 mil uzaklık- Yunanistan’ın işgal etmesine zerre ses çıkarmadılar.
Şu ana kadar mantıklı ve makul tek açıklamaları yok; resmen sağıra yatmış durumdalar! Süreç içinde bu ihmalin, oldu-bittinin ülkemiz aleyhine bir sonuç doğuracağını, bu fiili işgalin nihai sonuçlarının ne olacağını askeri uzmanlar anlatmıştı.
Nihayet Yunanistan tüm dünyaya deklere etmeye çalıştığı niyetini, işgal ettiği adalar dâhil Ege Denizindeki tüm adaların, kara, hava sahalarının kıta sahanlığını 12 mile çıkardığını açıkladı.
Havuz medyasında bu haberle ilgili tık yok!
Başkanlıktan tepki yok.
Suskunluk ve tepkisizliğimizin kabul anlamına geldiğini…
Yunanistan’ın 12 mil ilânı, Ege Denizinin tümden Yunan gölü haline gelmesini…
İşgal ettiği adaların, başta petrol ve doğal gaz olmak üzere münhasır ekonomik alanlarının işletim hakkının Yunanistan adına tescillenmesini…

Balıkçılarımızın bu alanlarda daha balık avlayamayacakların…

Türk bandıralı gemilerin, uçakların bu alanlardan geçişlerde Yunan makamlarından öncesinde izin almak gibi bir zorunluluk ve artı bir maddi bir külfet getirdiğini hatırlatırım…
İzin vermediklerini düşünün…
İhmalin, umursamazlığın zaman içinde nasıl bir sorun yaratacağını düşünmeyenlerin, yeni süreçte, Yunanistan’la yaşanacak yeni sorunlara zemin hazırladıklarının düşünüyorum; inşallah yanılırım.



Bu yazı 1774 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI