Tüm İslam coğrafyası İsrail’i de ve dünyaya yayılmış olan Yahudilerin kurmuş olduğu Siyonist teşkilatını da İslâm’ın en büyük düşmanı olarak görürken;

    Seçiminden idaresine kadar, Devlet Başkanlarını Siyonizm’in güdülediği ve dikteleriyle dünyanın başına bela olan ABD’yi ise en büyük şeytan bilir.

    Telkinler bu yönde; hal böyle olunca görüneni görünce, zahiri sorgulamayız, sorgulatmazlar!

     Mürşit(!) yanlış söylese de mantık: “Mürit, mürşidinin(!) elinde ölü gibi olmalıdır.”

     “Neden olaylar İslam Devletleri coğrafyasında olur?”Sorusunu yanında, olaylardaki katkımız için kendimizi sorgulamayı denedik mi hiç?

     İran-Irak savaşı; 1,5 milyon müslüman öldü, bir o kadarı sakat kaldı.

     Irak-Kuveyt savaşı, yine binlerce müslüman öldü, binlerce sakat…

     Azerbaycan-Ermenistan savaşı; İran Azerbaycan yerine Ermenistan’a yardım yaptı. Binlerce Azeri müslüman öldü, yüzlercesi Ermeni çetelerce soykırıma uğradı. Karabağ ve Azeri toprakları hâlâ işgal altında…

     ABD Irak’ı işgal etti ve yerli işbirlikçileri ile yine 1,5 milyon müslümanı öldürüldü…

     Son bir aydır medyada gündem olan haberlere bakın:

     “Ramazan Bayramı kana bulandı. Bağdat’ta, bayram namazı sırasında camide patlayan bombalardan camideki onlarca kişi öldü.”

     Ölen de öldüren de müslüman ve ne yazık ki, bombalama olayları hâlâ devam ediyor…

      “Arap Baharı”nı hatırlayın: Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da, Yemen’de, Bahreyn’de ölenler de müslüman.

     Ve hâlâ Mısır’da devam eden olaylara bakın: öncesinde ve sonrasında ölenlerin hepsi müslüman, öldüren de...

     Suriye’ye bakın: Esed yanlısı da, ÖSO’sı yanlısı da bomba ya da roket atarken:”Allaûekber!” diyor.

     Biz de:“Hucurat suresi”nde dendiği gibi arabuluculuk yerine, ÖSO’suna para, silah, eğitim vs. yardım yaparak düşmanlıkları derinleştiriyoruz…

     Özetle: Siyonistlere gerek yok; Müslümanlar kendi kendilerine katliam yapıyor. -Bu onların oyunu

diyorsan oyuna gelme-

     Bu saydığım coğrafyada hiç önemi olmayan insan hayatından ve sosyal hayata direk müdahale eden:  “ 7-11 yaşında bir kız çocuğuyla evlenebilinir” ya da:“Kadın ölmüşse, eşi bilmem kaç saat içinde isterse onunla ilişkiye girebilir” diye fetva verenlerden bahsediyoruz.

     Aynı kişiler, Mısır’da olduğu gibi ölmelerini de ya da öldürmelerini de söylüyor…

     “Bir insanı öldüren tüm insanları öldürmüş gibidir.” Diyen Kuran’a rağmen yapıyor ve ölümleri taraf mantığına göre kutsuyoruz! Zerre pişmanlık yok…

     Aynı Allah’a inanıyoruz…

     Aynı Kuran’a göre dini, sosyal ve ahiret hayatımızı şekillendirmeye çalışıyoruz…

     Aynı peygamberin ümmetiyiz…

     Kıblemiz aynı…

     Fakat ne yazık ki, bu müştereklerimizde buluşmayı beceremedik.

     “İsteyen Ford’la gider, isteyen Mersedes’le” Diyen ve kendini Mersedes yerine koyan kafa buluşturtmadı. Üstelik:

     Camilerimizi ayırdı;

     İmamlarımızı ayırdı;

     Yardım Derneklerini ayırdı;

     Şeyhinin meşrebine göre sohbet ve vaazlarımızı, kitaplarımızı ayırdı;

     Marketlerimizi ayırdı;

     Bankaları ayırdı; -Kendi bankalarında faizsiz, diğerlerinde faiz sistemi varmış!-

     Yurtları ayırdı; dershaneleri, okulları ayırmakla meşgul!

     Onlarca türedi tarikatın yarattığı bu çok başlılık, hizbi derinleştirirken, bu muazzam İslam gücünü de cılızlaştırdı. Şu anda Siyonizmin ve ABD’nin istediği lokmalar halindeyiz.

     Allah(c.c): “Kuran size yeter.” demesine rağmen şıhların(!) -din baronlarının- peşinden gidiyor,

yönlendirmelerini din sanıyoruz. Olan İslam âlemine oluyor…

     ”Beni bırakıp, benden başka yol göstericiler edinenlere de o yol göstericilerine de büyük azap hazırladık. “ diyen Kuran’daki Allah’ın sözünü terk edip, onların telkinlerine inanmayı seçtik.

     Bu durum ABD ve Siyonizmin istediği bir durumdur ki, lütfen sorgulayın! Bu bölünmüşlük ve karışıklık Siyonizmin diğer bir oyunu değilse vebali tüm Müslümanlara uzanan büyük bir gafletin eseridir.

     Ve düşünün bu oyundaki dahlinizi; bizim hiç suçumuz yok mu?