BEN mi yanılıyorum,
Belki fazla ürkütmeyelim kabilinden… Belki de memleket ahvalinden dolayı. Yani millet diken üzerinde “Neme lazım hesabı…” Ünye İYİ Parti çok da sessiz, sedasız…
Ülkemizde üç tür parti kurma girişimi olur.
Birincisi üç-beş kişi belli hesaplar için bir araya gelip partilerini kurarlar. Buradan amaç parti kurumsal kimliği üzerinden belli hedefleri gözetmektir. Yani kâğıt üzerinde Ankara kulis partileridir.
İkincisi bir parti kapatılmıştır. Yerine başka bir isim altında aynı ya da güvenilir kişiler tarafından eskinin devamını sağlamak için kurulan partilerdir. Mesela Adalet Partisinin devamı Doğruyol Partisi ya da Rahmetli Erbakan’ın kurduğu partiler gibi.
Üçüncüleri ise, ülkenin geldiği noktada belli politikaları uygulamak ya da ülkenin girmiş olduğu çıkmazdan kurtulmak için kurulan partilerdir.
Belli politikaları uygulamak ya da çıkmazlar genelde belli operasyonların sonucudur. Çoğunlukla kendiliğinden oluşmaz yani…
Bunun en güzel örnekleri Anavatan Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. 
İyi Parti’yi de son şıkkın sonucu olarak görmüşümdür.
Yani ülkemin çıkmazının bir ürünüdür. Kimler getirdi, nasıl getirdi? Bu ayrı bir inceleme konusudur ve benim gibi amatörleri aşan bir girdapları var. En azından rahatımı bozmak istemem.
Benim bu haftaki konum aslında geçen haftaki Cuma Hutbesi idi. İmam hutbede israftan bahsetti. Son yıllarda dinlediğim en güzel hutbelerden biriydi.
İyi de etti. Zira Cenneti parsellemekten Dünyaya sıra gelememişti. Belki evlerini, barklarını ve dahi dört çarpı dörtlerini Face’de paylaşan “dini bütünlerin” imanlarını tazelemiş olur bir ihtimal.
Neyse… Biz konu başlığı Ünye İYİ Parti’ye dönelim isterseniz, Ünye İYİ Parti birinci olağan kongresini yaptı. Yüz yirmi delegenin seksen dokuzu oy kullanmış. Gazeteler öyle yazıyor. Yani katılım %80. Daha yeni kurulmuş (böyle) bir parti için az değil mi? Zaten bunların altmış dördü asil ve yedek yönetim kurulu üyeleri.
Denetleme vs. de sayarsak sekseni bulur. Belli ki biz bize bir kongre olmuş.
Bir arkadaşıma neden böyle, duyurmadınız mı? Dediğimde belediyeden duyuru yaptık ya dedi.
Yeni kurulmuşsun, heyecanlısın duyuru için belediye hoparlörü sana yetmeli mi?
Daha ilk kongrene delegeni dahi getiremiyorsan “yandı gülüm keten helvası.” Misafirleri saymıyorum. Çağırıldılar da mı gelmediler, yoksa işleri mi çıktı?
“Ne yapmaları lazımdı?” Diyorsanız hiç kusura bakmayın, benim işim neticeleri konuşmak. Çözüm üretmek değil. Yönetimdeki otuz küsur kişi az, buz insan değil. Çözüm onların işi. İsterseniz hariçten gazel okuduğumu farz edebilirsiniz. Ama parmak hesabını da yok sayamazsınız.
Bir yandan da hak vermiyor değilim hani… 
Bu devirde siyaset yapmak kolay iş değil. Fetösü var haini var…
Kaldı ki,
Memlekete bir akıllı yeter. Size de ne oluyor? Denilen bir zamanda bazen profesyonel olmak da yetmiyor. Hele amatörlük hiç yetmez.
Lakin…
“Bizi kim iteledi meydane” demek de olmaz yani…