Allaha dua ediyorum… Bana 2023 yılını görmeyi nasip et diye…
         Malum,
         2023 yılı Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun yüzüncü sene-i devriyesi…
         Ve AKP hükümeti de ülkemiz için bu yılı hedef seçti... 2023 yılında dünyanın en büyük onuncu ekonomisi olacağız.
         Hedef koymak güzel… İnsanı motive eder… Gayrete getirir… Başarmanın bir yolu da budur.
         Lakin…
         O hedefi doğru koymak gerekir… Yoksa kaplumbağa gibi “uğrunda öldüm ya…” Demek zorunda kalırsınız.
         Siz ölebilirsiniz… Ama memleketi de peşinizden götürürsünüz… İşte bu fena olur.
         Benim rahmetli bir ulu büyüğüm vardı…
         Derdi ki,
         “Akıllı adam inandığına göre… Uyanık adam ise karşısındakine göre konuşur.”
         Geçen akşam televizyonda cumhurbaşkanı şöyle diyor… “2023 yılında savunma sanayinde kendi kendimize yeter hale geleceğiz.”
         Ha gayret… 
         Demek ki Şam’da Cuma Namazı kılmaya sekiz yılımız kaldı.
         “Yapma yahu… Her şeye kafayı takma… Seçim meydanlarında olur böyle desteksiz atmalar…” Diyeceksiniz.
         Allah - Allah Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan AKP’nin başına mı geçmiş… Yeni öğrendim.
         Gerçi bilmediğim o kadar çok şey var ki,
         Mesela,
         Saray Camisinin önündeki çukurun ne zaman kapatılacağını…
         Oradan geçerken makasları gıcır-tadan… Yolcuları “timbildeten” çukura dolmuşçuların neden tepki göstermediğini hala bilmiyorum ve anlamış da değilim. 
         Bilmemek suç değil... Ama öğrenmemek ayıp…
         Öğrenmek ise okumaktan… Yayın organlarını izlemekten geçer.
         Ülkemiz okumak konusunda oldukça sabırlı… Bin kişide altı kişi yılda on kitap okuyormuş. Dünya istatistikleri bunu söylüyor. 
         Merak edenlere söyleyeyim… Bu Japonya’da yüz kişide yirmi beş kişi… Yani bin kişide iki yüz elli kişi.
        Lakin onların da eksik oldukları bir taraf var…
        Onlarda bizim yerimize düşünüp, öğrenecek “böyük” liderleri yok… Herkes kendi işini kendi yapıyor.
        Dolayısıyla,
        Biz her on yılda bir vatan kurtaran… Şam yetmez Kahire diyen “aslanlar” çıkarıyoruz.
        Sizi bilmem ama ben Aslanlara meftunum…
        Galatasaraylı olduğumdan-mıdır? Yoksa endamlı yürüyüşlerinden-midir? Bilemiyorum…
        Hele dik duruşları var ya… Yiyip bitiriyor beni…
        Neyse,
        Lafı uzatmadan bu haftayı da tamamlayalım…
        Haa… Bu arada,
        “Okuyan… Öğrenen… Ve bilen adam dik olmaz… Kararlı olur…” Öyle diyordu vaktiyle rahmetli Ulu Dedem…