Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Denizanası


 
 

Öncelikle yazıma başlamadan Sedat Köseoğlu’na teşekkür etmek istiyorum. Nedenine gelince beni arayıp gel birlikte dalış yapalım dediği için. Yunus Emre Sürücü kursunun organizasyonluğunda iki yılı aşkın bir süredir yapılan su altı dalış eğitimlerini zaman zaman gazetelerimizde haber yapmıştık. Bu haberler bizlere gelen fotoğraflar ve yazıların yanı sıra birebir aldığımız bilgiler doğrultusunda idi. Hatta geçtiğimiz günlerde Yunus Emre Sürücü kursu basın mensuplarına bir kahvaltı verip bu denizaltı dalışları ve can kurtarma eğitimlerinin verildiği merkezlerden ikincisinin kendileri olduğunu anlatmışlardı. Biz tabi yine normal bir haber olarak bunu işledik. Takii ben bizzat Sedat Köseoğlu’nun daveti üzerine Cumartesi günü saat 09:00’da beni alıp Camlığa götürene kadar. Hocalarımız daha önce diğer kursiyer arkadaşlara bir şeyler anlatmışlar bende yabancı gelince kısa yeniden tekrar yaptılar. Dalış öncesi yapılması gerekenler, tüpün takılması, sualtında olabilecek durumlara karşı alacağımız tedbirler. İşte bunları anlatan hocalarımız birde suyun içinde yani denizin altında vermesi gereken üç ders daha var dedi. Bunu da beni deniz altında dizlerinizin üzerine çökerek dinleyeceksiniz deyince insan bir tuhaf oluyor. Neyse kısa eğitimin ardından dalış elbisesini giydik, ağırlılarımızı taktık. Ağırlığı niye mi taktık, vallaha suya batmıyormuşuz o kadar tüpün ağırlığı olmasına rağmen. Dışarıda ki ağırlıklarla kilomuz 25-30 kilo daha almış oluyorsunuz. Neyse suya girene kadar bunlar ne kadar ağır biz hemen batarız, bizi nasıl kurtaracaksınız dedik ama tabi bunun nasıl olacağını da yine derste söyledikleri için fazla hayıflanmadık. Nede olsa ilk dalacağız o kadar heyecanımız da olsun artık. Üzerimize giydiğimiz yeleğe az hava verdik, hadi şimdi suya sağ ayağınızın üzerine basıyormuş gibi yapın ve suya dalın. Aman Allahım nasıl olacak bu derken cesaretimi toplayıp hop yallah suyun içindeyim. Allahtan atladığımız yer derin değil boy verince kafan dışarıda kalıyor. Suyun içinde ağzınıza tüpün hortumunu alıp ağzınızdan yani boruyla nefes alıp veriyorsunuz. Sonra üzerinizde ki yelekle oynamaya başlıyorsunuz. İçinde ki havayı dışarıya verdikçe ağırlıkla batmaya başlıyorsunuz, heyecanlanınca hemen bir hava basıyorsunuz hop tekrar ayaktasınız. Arkadaşların hepsi atladı önde Mahmut hoca arkada Fatih hoca ekibi önce suda tekrar sayıyorlar, tamam hadi dalıyoruz, tabi bazılarımız hemen dalamıyor acemilik var. İlk defa dalmama rağmen hocalarım bana gayet başarılıydın dedi. Tabi aşağıda diz üstü çöküp hocamızın diğer üç dersini uygulamalı olarak yapacaktık ya, işte daha ilk dersin uygulamasında ben soluğu yukarda aldım. Dalış gözlüğüne su kaçarsa, suyu nasıl tahliye edeceğinle ilgili derste, ağzımdan soluk alıp burnumdan verecektim yapamadım hop yukarı çünkü su yuttum. Neyse yukarıda biraz dinlenip tekrar daldım, tabi diğer arkadaşlar dizlerinin üstüne çökmüşler hocanın verdiği dersi uygulamalı olarak yapıyorlar. Neyse bizde bir iki ve üçüncü dersi yukarı çıkmadan aşağıda verdik. Ve hocalarımız bizi üç metre derinlikten artık daha ilerilere yani daha fazla derinliklere götürdüler. İşte manzarada orada başladı. Hep söyleriz ya fok fok şöyle güzel böyle güzel diye asıl güzellik denizin dibinde. Kayalar suyun içinde yosun bağlamış, ufak balıklar, kumların üzerinde yüzüyor, senden kaçmıyor. Kumun suyun içinde ki dansı kıvrımları bambaşka idi. Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir yerde bizlerin denizleri hala daha keşfedememiş olmamız beni çok üzdü. Ben artık iyi bir dalgıç ve sualtı fotoğrafçısı olmak istiyorum. (Tiyatroyu bırakmam, o yer üstünde)    



Bu yazı 2390 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI