Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Yüzde On


Cumhur ÖZTÜRK Açı-Yorum
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Sosyal medya kullanıcıları bilir: “A4 denince aklına Audi A4 otomobil değil de fotokopi kâğıdı geliyorsa; Fakirsin.” diye bir söz vardır…

Şimdi “yüzde on” başlıklı yazıyı görünce aklınıza ihalelerden aldığınız komisyon gelmiyorsa siz de: İhale alamayan iş insanı değilsiniz…

Geçtiğimiz günlerde Liselere Giriş Sınav (LGS) sonuçları açıklandı. Başarılı olanlar kimlerdi?

Yaklaşık yüzde ona girenler Fen Liselerine veya başarılı Anadolu Liselerine giriş olanağı buldu, ya diğerleri? Yani okul öncesi, ilkokul ve ortaokul ile yaklaşık 10 yıl eğitim verdiğimiz geri kalan yüzde 90’a ne olacak?

Herkes okuyacak mı hoca? Sorusunu duyar gibiyim. Elbette herkesin okuması, akademik eğitim alması olanaksız. Biz bu akademik eğitimi yüzde onluk dilim için yapıyoruz ve geriye kalan bütün bir gençliği düşünmüyoruz. Ebeveynler, meslek liselerini tercih etmiyorlar. “Kravatlı bir işe sahip olmasını” istedikleri için Anadolu liselerine devam etmelerini istiyorlar. Yüzde onluk dilimin dışındaki öğrenci, akademik eğitim alamayacağı için de üniversite sınavlarında takılıyor. Yaklaşık 4 milyon genç her yıl üniversite kapılarına girmek için emek harcıyorlar.

Liseye girişte yüzde onluk dilime giren öğrenci, üniversite sınavında da yüzde onluk dilime girdiği için istediği üniversiteye girebiliyor. O yığılmadaki bekleyenler, geriye kalan yüzde 90’lık kısım. Buraya kadarını hepimiz biliyoruz değil mi? Peki, neden bu duruma ve gençlerin emeklerinin harcanmasına karşın önlem almıyoruz? Sayıları milyonlara varan insan, üniversite kapılarında neden süründürülüyor? Popülist yaklaşımlarla her yere içinde hocası ya da binası veya bilimsel ekipmanı olmayan üniversite ve bölüm açarak üniversiteye giren öğrenci sayısını artırabilirsiniz, ya sonra? Üniversite mezunu öğrenciler için iş planlamanız var mı?

Aldıkları akademik eğitim doğrultusunda iş yapamayan gençlerin yaşantısı dramdır. Hukuk fakültesi mezunu olup düz memurluk yapan biliyorum. Hukuk, mühendislik mezunu olup bekçilik yapan biliyorum, üç harfli marketlerde asgari ücretle çalışan gençler biliyorum en kötüsü de; üniversite mezunu olup yıllardır işe giremeyen ve baba evinde yaşayan milyonlarca gencin var olduğunu biliyorum. Bu, bir dramdır!

Liseye giriş sınav sonuçları açıklanınca yüzde sıfır nokta bilmem kaçla ilçe, il birincisi olan öğrencileri sanki kendi yetiştirmiş gibi böbürlenen müdürcükler de var. Anne babanın, derse giren öğretmenin hiçbir katkısı yokmuş gibi başarıyı kendilerine mal ederler. Derse giren öğretmenin emeğini de anne babanın emeğini de sömürür bu açgözlüler. Bunlar eğitime hiç emek vermeden pastanın büyük payını yiyen doymaz oburlardır.

Biz, bu yüzde doksanı ne yapacağız? Asıl sorun bu…

Elbette çözüm mesleki ve teknik eğitimde… Mesleki ve teknik eğitim, öğrencileri hayata en iyi hazırlayabilecek fırsattır. Elektronik ve teknoloji devi ülkeler olan Japonya’da, Almanya’da Çin’de mesleki eğitim üst düzeyde. Öğrenciler okullarda mesleklerini öğreniyorlar, ustalaşıyorlar. Türkiye’de mesleki ve teknik eğitim, imam hatiplerin gölgesinde kalmaktadır. İmam hatip liseleri, meslek lisesidir. Türkiye’de en fazla öğrencisi olan meslek liseleri de imam hatip liseleridir. İmam hatip liselerinde: Kuran, fıkıh, kelam, siyer gibi ilahiyat çerçeveli dersler okutulur ve bir hayli ağırdır. İmam hatip lisesini bitiren bir kişi imam olma yeterliğindedir. Aldığı bu ağır eğitimin karşılığıdır. Bu dersleri alırken ders programlarında matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih ve edebiyat gibi derslerin saat sayıları düşer. Bu derslerden boşalan saatlere meslek lisesinin dersleri konulur. Sistem budur ve

doğrudur. Bu sistem, Endüstri meslek lisesinde de böyledir, Spor lisesinde de böyledir, ticaret lisesinde de… Bu durumda meslek lisesi mezunları, daha az matematik, fizik, kimya ve edebiyat gibi dersleri görmüş olmaktadır. Hal böyle olunca diğer öğrencilerle eşit şartlarda yarışamamaktadır ve geri kalmaktadır. Zaten mesleki eğitimin amacı da budur. Meslek liseleri: Üniversite öğrenimine ihtiyaç duymadan iş sahibi, zanaat sahibi olabilme olanağı sağlar. Okurken sigortaları yatmaya başlar.

Mesleki eğitimi görmezden gelerek çocuğumuzu üniversite mezunu yapma çabası: Ne yazık ki yüzde doksanda kalan öğrencilere; hiç hoşlanmadıkları ve anlamadıkları birçok dersle ve kuralla eğitim vermeye çalışmaktır. Okullarımız; çocuklarımıza hayatlarını sürdürebilmeleri için gerekli mesleki ve teknik eğitimi yani “ustalığı” verebilmelidir. İşte o zaman yüzde ona giremeyen işgücünü doğru kullanmış olabiliriz.

Belki dünya çapında bir futbolcuyu matematik formülleri arasında boğmaktayız. Belki dünyanın gidişatını değiştirecek bir mucidini aruz kalıpları ezberleyemediği için kaybediyoruz. Belki dünyanın en büyük ressamlarını, müzisyenlerini ve futbolcularını daha keşfetmeden yok ediyoruz.

Öğrencilerimizi hayata hazırlamayı beceremiyoruz. İlgilenmiyoruz. Biz bu yüzde doksanlık bölümdeki öğrencimize sahip çıkamıyoruz. Hâlbuki yarın bizim fırıncımız, lokantacımız, manavımız, kasabımız, çiftçimiz, ustamız, teknisyenimiz bu insanlar olacak. Biz onları bu doğrultuda düşünmek istemiyoruz. Düşünmedikçe de bu insanların hayalleri çalıyoruz. Hayatları ile oynuyoruz.

Bu gençler için hayata tutunabilecekleri meslekler kazandıracak mesleki eğitim vermeliyiz. Okulları ayırmamalıyız. Birini diğerinde üstün ya da daha değersiz görmemeliyiz. Bir fayans ustasının, mühendis kadar önemli olduğunun farkına varmalıyız.

Tüm sistemi yüzde ona göre düzenlememeliyiz çünkü geri kalanların hayatları da önemlidir.



Bu yazı 578 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI