Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Ekmek ve Tuz Hakkı


Cumhur ÖZTÜRK Açı-Yorum
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Başlarken söylemeliyim: İki ay önce “iki” liraya aldığımız ekmeğin on liraya neden çıktığını yaz(a)mayacağım, bu konuda ekonomik analizler yap(a)mayacağım için üzgünüm. İnsan olmanın getirdiği: Yaşama, eğitim, sağlık, güvenlik gibi bir çırpıda sayabileceğimiz temel haklarımız vardır ve yazı -yasa- ile güvence altına alınmıştır. İnsanlık değerlerinin oluşumuna yön veren bir de yazılı olmayan haklarımız vardır. “Göz hakkı” diye bildiğimiz ve hoşumuza giden hak vardır ki haramı, helale çevirebilecek kadar güçlüdür.

Dalda gördüğünüz sulu, kıpkırmızı ve irice bir elmayı sahibine sormadan yiyebilir, “göz hakkı” olarak helalleştirebilirsiniz. Göz hakkı gibi yazılı olmayan ama göz hakkında daha üstün konumda olan bir de “Ekmek ve Tuz hakkı” vardır.

“Eve ekmekle tuz götürmeyi/ Böyle havalarda unuttum” demiş ya Orhan Veli, işte göz hakkının gördüğüne sahip olma hakkı gibi her evin de hakkıdır ekmek ve tuz. Kutsal dinlerin hepsinde ekmek kutsaldır. Ekmeğe saygısızlık yapılmaz. Ekmek, yerde görülse öpüp başa konarak kutsanır ve kaldırılır. Neden diye hiç düşündünüz mü?

Fırat ve Dicle’nin etrafındaki bereketli topraklarda başlayan tarım devrimi insanlığı yerleşik hayata geçmeye zorlamıştır. İşte bu, dünya tarihinin dönüm noktasıdır. Artık insanlar vahşi hayvanları yakalayabilmek için hayatlarını riske atmak zorunda olmayacaklar, onun yerine “Buğday” üreterek beslenme sorununu çözeceklerdir.

Buğday üreterek, “Açlık” problemini büyük ölçüde hallettikleri için bir parça et yüzünden birbirleri ile savaşmak, birbirlerini öldürmek zorunda kalmadılar. Dağınık halde yaşamayı bırakıp birlikte kolonileşmeye başladılar. Ortak yaşam insanlara: Kavga etmemek için “hukuku”, herkesin hak ettiğini bilmesi için “matematiği”, birlikte yaşamak için yapacakları ev için “fiziği”, koydukları kuralları gelecek kuşaklara aktarmak için “yazıyı”, özetle insanlık tarihini başlattı. Başlangıç noktası ise Anadolu’da yaban olarak yetişen ve çok besleyici, doyurucu bir bitki tohumu olan “Buğday”. Bu bağlamda tarihin başlangıcı nasıl yazının bulunmasıysa, medeniyetin başlangıcı da buğday tarımının başlamasıdır, diyebiliriz.

O zamanlara geri döndüğümüzü düşünün, her şeyin başlangıcı olan buğdaya saygı göstermez misiniz? Buğdayın kendisinden yemek, tozundan ekmek yapıyorsunuz. Buğdayı üretmek için toprağı işliyor, emek veriyorsunuz. Açlık yüzünden ölümleri bitiriyorsunuz. İnsanları bir araya getirip şehirler kuruyorsunuz, medeniyet kuruyorsunuz. Dolayısıyla, “ekmek hakkı”; “medeniyet hakkıdır”. Medeniyetin sembolü, ekmektir. Siz, ekmeğe saygı gösterirken insanlığın oluşturduğu medeniyete saygı gösteriyorsunuz demektir.

Kısaca, ekmek hakkı: İnsanlık hakkıdır.

Tuz, ekmeğin tamamlayıcısıdır. Başta ekmek olmak üzere yenilen tüm besinlerin ana tatlandırıcısı, tuzdur. Günümüzde bile tuzsuz bir besin düşünebiliyor musunuz? Belki birkaç tane sayabilirsiniz, birkaç tane… Tarım devrimini tamamlayan temel öğenin tuz olduğunu da bu örnekle anlayabiliriz sanıyorum. Tuzun önemini ve değerini en iyi anlatan örnek ise Roma’nın askerlerine maaşlarını “tuz” ile yapmasını örnek verebiliriz. Altından, gümüşten önce ilk değerli madenin tuz olması tesadüf olamaz. Tuz hakkı da ekmek hakkı kadar değerli olduğu için “Ekmek ve Tuz Hakkı” olarak birleşmiştir. Ekmek ve Tuz hakkı, insanlığın ortaya koyduğu ilerlemeden herkesin faydalanabilme hakkıdır.

Tarım devriminden bu yana yaklaşık on iki bin yıl geçti. İlk zamanlar; beslenme, barınma ve güvenliğin teminatı olarak algılayabileceğimiz Ekmek ve Tuz Hakkının sınırları,

medeniyetin ilerlemesiyle artık genişlemiştir. Genişledikçe de ilerlemenin getirdiği yenilikler insanlar tarafından ulaşılabilir olmuştur. Balıkçılık ve denizcilikteki ilerlemelerle insanların balıketine ulaşabilme olanağı ve balıketi tüketimi artmıştır. Sanayi devrimi ile ortaya çıkan ulaşım araçlarına bakarsak da durum aynıdır. Trenleri, otomobilleri, gemileri ve uçakları düşünün. İnsanlık, ilerlemenin getirdiği bu nimetlere kolayca ulaşabilmektedir. Peki, günümüz teknolojileri ve ilerlemelerinden acaba insanlık olarak yeterli seviyede yararlanabiliyor muyuz?

İnsanlar, ileri teknolojileri kullanma hakkına sahip olmalıdır. İnternetin göz hakkı olmaktan çıkıp Ekmek ve Tuz Hakkı gibi insanlık hakkı olması gerekmektedir, ücretsiz olmalı ya da bu kadar pahalı olmamalıdır. Her insanın kolayca internete erişebilir olması gerekir.

Sanayileşme, makineleşme ile çok çalışmak zorunda kalmayan, ağır işleri makinelere ve robotlara devrettiğimiz bu günlerde insan olarak kendimize daha fazla zaman ayırmalıyız. Daha fazla sinemaya gidebilmeliyiz. Kültür ve sanatı hayatımızın bir parçası yapabilmeliyiz. Ailemizle daha fazla vakit geçirebilmeliyiz. Akşam eve gelip yemek yedikten sonra televizyonun karşısına geçmek yerine birlikte dışarıda vakit geçirebilmeliyiz. Hayatın sadece çalışmak olmadığını, belirli dönemlerde tatile gidip dinlenebilmenin önemini de hissetmeliyiz.

Gıda ve gıdaya dayalı yaşam tarzına dayanan yaşam tarzı yerine kültür ve sanatla ilgilenerek ruhunu da doyurmanın insan olmanın gereği olduğunun anlaşılmasını sağlamalıyız. “Çıkar cep telefonunu” diyen medeniyet bilmezlere; cep telefonunun, medeniyet hakkı olduğu öğretilmelidir.

İnsanca yaşamanın: “Karnının doymasıyla” olmadığı, medeniyetin tüm kazanımlarından faydalanabilme olanağına sahip olmak olması gerektiği anlaşılmalıdır.

Karnının doymasının ötesinde insanlığın geldiği ilerlemeden tüm insanlığın yararlanabilir olması çağımızın Ekmek ve Tuz Hakkıdır ve bu hak kutsaldır.



Bu yazı 596 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI