Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Adam Kıtlığı


Cumhur ÖZTÜRK Açı-Yorum
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Kaht: Arapça; kıtlık, kuraklık anlamında. Rical: Arapça; erkek, adam, bir işi yapabilme yeteneğine sahip olan kişi demek… “Adam Kıtlığı” şeklinde günümüz Türkçesine çevirebiliriz. Osmanlının çöküşünü araştıranlar Kaht-ı Rical’den bahsetmektedirler.

İmparatorluğun çöküşünü adam kıtlığına bağlayanlar vardır elbette. Adam kıtlığının, imparatorluk üzerinde yıkıcı etkisinin olduğu kanısındayım.

Günümüzde Osmanlıcılık gibi bir akımın peşinde olanların buna dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Osmanlı’yı yücelten, dünya imparatorluğu yapan değerleri hatırlayalım. Osman Bey’in Şeyh Edebalı’dan aldığı öğütleri, Fatih Sultan Mehmet’in kaç dil bildiğini, fizik, matematik ve felsefe bilen bir bilim insanı olduğunu, Kanuni Sultan Süleyman’ın dünya klasiklerini okuduğunu, yorumladığını ve eleştirebilecek birikimde olduğunu… Görülüyor ki kuruluş ve yükselişte kaliteli insanlar yetiştirmiştir Osmanlı.

Padişahların aldıkları eğitimin yanı sıra “Enderun” gibi o tarihe kadar dünyada eşi olmayan muhteşem okullarda; pozitif bilimler okuyarak yetişen devlet adamları, vezirler, paşalar…

İnsan kalitesini önde tutan bir anlayış... Sonuç: Dünya İmparatorluğu…

Bir de çöküş döneminde yapılanları hatırlayalım. Taht kavgaları yüzünden devlet geleneğinin yok oluşunu, devleti yönetecek beylerin, paşaların çevirdiği entrikaları, Enderun gibi dünyada örneği olmayan güzel bir okulun nasıl mahvedildiğini, ordunun temelleriyle oynanarak geri bırakıldığını, görevde yükselmek için liyakatin kaldırılarak yalakaların, yalamaların, döneklerin, ispiyoncuların ve beceriksizlerin işbaşına getirilişini… Aklımda o kadar çok şey var ki gerisini yazıp uzatarak canınızı sıkmak istemiyorum, gerisini siz de biliyorsunuz.

Bu olanlar aslında bize gösteriyor ki: duraklama ve yıkılış önce devleti yöneten kadrolarda başlamış. Bu kadrolardaki insan kalitesinin düşmesiyle başlamış. Sonra genişleyerek topluma yansımış. Kalite değil, yakınlık ve torpil; en kötüsü de rüşvet önemli olmuş.

Osman Hamdi Beyin “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosunu bilirsiniz. Neden bu kadar ünlüdür bu tablo hiç düşündünüz mü? Ne anlatmak istemiş olabilir ki? Tablo ile ilgili olarak size şunu söyleyebilirim: Osmanlı’nın torpil, rüşvet ve iltimas ile bozulmuş devlet yapısını; yani bürokrasisini düzeltmenin ne kadar olanaksız olduğunu gözler önüne sermiş. Bu ölümsüz eser aslında “eleştiridir”. Osmanlının göz göre göre yok oluşuna sebep olan kötülüklere karşı bir eleştiridir.

Tanzimat Fermanı, bu kötü gidişe dur diyebilmek için uğraşmış. Yurt dışına öğrenciler göndererek batıyı anlayan ve yakalayan bir kuşak yetiştirmeyi de başarmış. Çok sayıda düşünür, şair, yazar ve devlet adamı yetişmiş bu dönemde. Şinasi, Tevfik Fikret, Namık Kemal, Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, İsmet İnönü bunlardan birkaçıdır. Ama yetkiyi elinde bulunduran yalaka takımı, türlü oyunlarla yetişen bu kaliteli insanları ya astırtmış ya sürgün ettirerek susturmaya çalışmıştır. Meşrutiyetlerin birinin kapatılıp diğerinin başlatılması da pansuman tedbirler olarak başarı sağlayamamıştır.

Cumhuriyetle birlikte; kokuşmuş, rüşvete ve iltimasa dayanan sistem toptan yıkılarak düzgün işleyen sistem getirilmiştir. Dünyaya örnek olacak devrimler gerçekleştirilmiştir. Bizi örnek alarak kurulan onca devlet vardır. Cumhuriyetimiz; yetiştirdiği kaliteli kadrolarla kalkınmayı başarmış ve bizi bugünlere getirmiştir.

Şimdi gazetelere, sosyal medyaya ya da sokağa bakıyorum ve endişe etmeye başlıyorum. Yandaş gibi bir sözcük türetilmiş maalesef… Yanlı olduğu tarafın kusurlarını örtmek için yapmadığı yok. Yanlı olmak kutsanmış, ilkeli olmak değersizleştirilmiş durumda.

Doğrulara göre değil, duruma göre bilgi veren basın ve yayın dünyası var. Bilim dünyası da aynı durumda… İlkelere göre değil çıkarlarına göre çalışıyor ve konuşuyorlar. Bu da bana “adam kıtlığı” sorununu hatırlatıyor.

Ülke ölümcül salgının pençesinde kıvranırken kaliteli insana ihtiyacımız olduğunu toplum olarak bir kez daha anladık.

Covid-19 aşısını bulan o iki bilim insanını neden yurtdışında?

Kansere çare bulan Aziz Sencar neden Amerika’da?

Geçen yılki üniversite giriş sınavında derece yapanlar neden yurt dışında?

Adam Kıtlığına doğru ilerliyoruz. Umarım ikinci bir “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablomuz olmaz.



Bu yazı 456 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI