Bu akşam eve giderken mahalle bakkalında eskiden tanıdığım, uzun zamandır da görüşemediğim bir kardeşimle karşılaştım.

Kendisi Fransa'da yaşayan bir bayan ile evlenip oraya yerleşen ve halen orada yaşayan bir kardeşimiz.

Hoş geldin beş gittin derken, hayırdır bu kış ayında neden geldin, bir durum mu var diye sorduğumda, yok abey memleketi ve büyüklerimizi özledik, bir kaç günlüğüne de olsa geldik dedi.

Ben de şaka olsun diye " hadi ordan Türkiye uçuyor, Avrupa batıyor, orada aç kaldınız geri döndünüz değil mi" deyiverdim.

Arkadaş aynen, "Ne batması abi, ben orada bu ay Türk parasıyla 75 bin lira maaş alıp öyle geldim, yarısını yesem bu tatilde yine keyfim gıcır" dedi

Oradan ayrılıp eve giderken, ülkemizi yönetenlerin fakiri fukarayı nasıl kandırdığını ve adamların gurbet ellerde nasıl keyif yaptığını düşündüm.

Adam aldığı maaş ile her yıl lüks bir daire alabiliyorken bizdeki işçi 40 yıl çalışsa bir daire alamıyor.

Bu millete reva görülen bu alçak sürünme standardıyla daha ne kadar bahsedebilirizi düşünürken o arkadaşın yaptırdığı apartmanın önünden geçerek evime geldim.

Her yıl 40 milyar dolar ticaret açığı veren bir ülkenin uçtuğunu söyleyenlere inanan bir milletin ferdi olarak, 249 milyar Euro ticaret fazlası yapan Almanya’nın battığına inanmak nasıl bir zeka seviyesinde olduğumuzun kanıtı değil mi sizce?