Geçmişten günümüze hiç bir millete nasip olmamış özellikleriyle onlarca devlet ve imparatorluklar kurmuş ve tarihe adını altın harflerle yazdırmış bir ulusun adıdır TÜRK.

Fakat ne yazıktır ki, her seferinde merhametinin, vicdanının ve insan sevgisinin gölgesinde kimi koruyup kolladıysa, hangi millete dostluk gösterdiyse, yine onlar tarafından sırtından hançerlenmiş bir milletin adıdır TÜRK.

Kaç devletini feda etti bu millet. Kaç imparatorlukları heba etti. Hiç bir halkı asimile etmedi, soykırım yapmadı ve hiç bir etnik kimliğe eziyet etmedi.

Sırf askeri özellikleri nedeniyle yüzyıllarca saldırıya uğradı. Türk yurtlarında yaşayan başka azınlık hiç bir millet tarih sahnesinden silinmemiştir. Dostluklar sürdüğü müddetçe Türkler asla hiç kimseye kötülük ve zulüm etmemiştir.

Hiç bir devletini savaş meydanlarında kaybetmemiş, her koşulda canı pahasına olsa da vatanını korumuş, gel gör ki, içten kurgulanan çeşitli entrikalar ve kardeş kavgaları sebebiyle yıkılmıştır.

Büyük Hun İmparatorluğu, Doğu, Batı Hun Devletleri, Göktürkler, Selçuklular ve Osmanlılar ve daha niceleri hep içten yıkılmıştır.

Bu yıkımların çoğu da, içinde barındırdığı azınlıkların ihanetleri, devşirmelerin ihanetleri ve isyanları sebebiyledir. Görev olarak en üst makamlara kadar çıkabilen Türk olmayan ve Türke düşman bu devşirmeler, gerek tarikatları kullanarak, gerekse ordu içinde oluşturduğu şer yuvaları sebebiyle, Orduyu içten içe kemirerek, kardeşi kardeşe düşman ederek, yüzyıllarca kurulan devletlerin yıkılmasına önayak olmuşlardır.

Bu güne geldiğimizde ise yine Türk halkı üzerinde çeşitli entrikalar oynanmakta ve Mustafa Kemal Atatürk'ün attığı sağlam temeller kökünden sallanmaya çalışılmaktadır.

Türk olmayan, etnik azınlıklar hiç bir dönemde asimile olmayıp, ekmeğini yediği Türk çanağına her zaman pislemişlerdir. Bugün ne yaşıyorsak, tarihten günümüze yaşadığımız her bela ile tamı tamına örtüşmektedir.

Hatta bugün daha bir kıskaçta, daha büyük bir belanın tam ortasındadır bu millet. Bu kötü durumun en önemi tarafı ise farkında olmaması, içten içe yok edilme safhasındadır.

İçine düştüğümüz bu gaflet ve delalet uykusundan utanmamız için illa dibe çakılmamız, melanet duvarına toslamamız mı gerekecek.

Şu açık açık ortadadır ki, ülkeyi yönetenler, bilerek ya da bilmeyerek bu milleti yıkılmanın eşiğine getirmişlerdir. Kanımca bu masumane bir çalışma değildir. Tarihten ders alabilmiş olsaydık, bütün bu entrikaları anlayabilirdik.

Maalesef, din ekonomi, ve sosyal hayat üzerinden gelen bu saldırıları normalleştirip, ya da öyle gösterip yediriyorlar bu millete.

Bu yazımın devamı gelecek hafta, daha enteresan örneklerle yine bu sayfada olacaktır.                   Kalın sağlıcakla.