Tekerlekli sandalyesinde hayatın bütün zorluklarına rağmen umutlarını yitirmemiş, genç ve güzel olduğu kadar, güçlü, kararlı ve başarılı bir kadın. Omurilik felci hastalarının hamile kalmaları imkansız denecek kadar zordur.. Doktorların sen omurilik felçlisin, çocuğunun beyninde problem var alınması lazım, yoksa sakat doğar demelerine rağmen, ölümü bile göze alarak doğuran cesur bir kadın ve mucize annelerden biri.
Kızı doğduktan 6 yıl sonra engelli olduğu için, hayat arkadaşı ve kızının babası tarafından terkedilen ve kızıyla beraber sığındığı baba evinde çok zor dönemlerden geçerken spor ile tanıştı. Yılmadı çalıştı çabaladı ve nihayet okçulukta bende varım demeye başladı. Umutluydu ve başaracağına inanıyordu. Mücadelesi hep bu yönde oldu ve başarıyı ölümüne kovaladı.
Hayatına sonradan giren okçuluk sporu ile hayata tutunmayı başarmak için kararlı, azimli ve inançlı bir kadın. Gözlerine baktığınızda, o gücü, o yüksek motivasyon ve o kararlılığı hemen fark ediyorsunuz. Bu başarı hikayesini rahatlıkla ifade edebiliyorum, çünkü, 8 altın madalyanın yanında gümüş ve bronzları saymıyorum bile. Dünya beşinciliği ve Avrupa 3. lüğü de olan bu koca yürekli kadın önümüzdeki yıl Rio da yapılacak olan Paralimpik olimpiyatlarına katılma kotasına ulaştı. Ülkesini ve milletini en güzel şekilde temsil edeceğine güvenimiz tamdır.
Erzincan-Ankara arasındaki engebeli yollardan geçerek, koskocaman bir başarıya uzanan, emek ve kahramanlık öyküsü bunun adı. Önemli çünki, koskoca bir ülkede bir baltaya sap olmaya çalışan 9 milyon engelliye ışık olabilmenin güzel bir örneği. 2015 yazında yılın engelli sporcusu adaylığında birçok arkadaşım ile birlikte destekledik ve bu kardeşimizi Yılın Engelli Sporcusu yapmayı başardık.
Hiç unutmuyorum, bir gün internet üzerinden yaptığımız sohbette; Çok heyecanlıyım Arslan bey, Türkiye şampiyonası için yola çıkıyorum birazdan, ne olur benim için dua edin demişti. Onun için adını zikrederek her fır
satta dua etmiştim. Turnuva biter bitmez beni aradı ve dedi ki, birinci oldum, altın madalya benim. Çok mutlu olmuştum onun adına. Çünki bir engellinin normal sağlıklı insanlarla eşit şartlarda girdiği her mücadele kutsaldır benim için. İnsan olmak için illa ki sağlıklı olmak gerekmiyor. Engelli ve Yürekli olabilmek
yeterlidir.
Okçuluk konusunda yaptığı her taktik ve öneriyi kendi sporcularımızla paylaşarak bilgi akışı sağlıyordum. Bizim ekibimize de epey faydalı bilgiler sunmuştu kendisi. Artık onu benim sayemde bütün sporcularımız tanıyordu. Yine bir gün sohbet anında dedim ki; artık Ünye’ye gelip bizim takımla tanışmalısın. Elbette gelirim, memnuniyetle demişti. 3 Aralıkta Samsun’da yarışlarda bir araya geldik ve turnuvanın bitiminde bir arkadaşıyla misafirimiz olacakları sözünü aldık.
Ünye’mizde ağırladık onları, Atatürk Parkında pide yedik beraber. Trabzon hurmasını sevdiğini söyleyince, arkadaşlarımızdan biri hurma, diğeri fındık getirdi ve ikramlarımızı yaptık ve uğurladık. Evine gidip kızına kavuştuktan sonra, inşallah memnun kalmışsınızdır misafirperverliğimizden dediğim zaman, dedi ki; Prensesler gibi ağırlandım çok teşekkür ederim. Bu söz de bizi mutlu etmeye yetti. En kısa zamanda yeniden misafirimiz olacağına dair sözünü de aldık.
Bu köşe yazımda neden Handan Biroğlu’nun hikayesini yazmalıyım diye düşünmemde ne kadar haklı olduğumu umarım anlamışsınızdır. Böyle koca yürekli insanlar yaşadıkça ve böyle mücadeleleri örnek olarak önümüze koydukça, bunu da takdir etmek boynumuzun borcu diye
düşündüm.
Örnek bir anne derken de sallamadığımın önemli delili de Kızı Zeynep Nurdan, Ankara birincisi ve geleceğin okçuluk şampiyonu olmaya aday. O şimdi kızı ile birlikte beyaz bir güvercin misali uçmakta yarınlara. Korkmadan, yılmadan ve başarıyla paralel yolculuklarında bu güzel Anne Kıza başarılar diliyorum. Yolun açık, bahtın açık olsun Handan kardeşim.
Sevgiyle kal…
Arslan Güdek
T.S.D Ünye Şube Başkanı
ÜNBEGDER Spor Kulübü
Başkan Yardımcısı