Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
NEYE EVET, NİYE HAYIR


Arslan GÜDEK Mesela...
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Referanduma çok az bir zaman kala, şöyle bir yokluyorum siyasi hafızamı ve ona göre kararım şekillenecektir elbette. Benim de bir fikrimin olduğunu, anayasanın tarafıma verdiği hakkı kullanmak üzere sandığa gideceğimi belirtmek isterim.

Fakat ben öyle herkes gibi gazla çalışan biri değilim. Önce şüpheyle yaklaşırım her zaman. İyice tartarım, siyasi hafızamı yoklarım ve geçmişte neler deniyordu ne oldu. Bu gün neler deniyor, ne kadarı doğru ne kadarı saçma geliyor, ona göre kararımı şekillendiririm.

Mesela düşünüyorum da, yıllarca istikrar lafını hep işlediler bu ülkede, fakat ben istikrarı göremedim. Varsa gören söylesin. Verin tek başına iktidarı, kaos bitsin dediler, fakat ne yazık ki bitmedi. Bugün hala koalisyon hükümetlerini öcü gibi önümüze koyanlar, 15 yıldır tek başına iktidarda olduklarını unuttular.

Ekonomi düzelecek dediler, 15 yıldır, bu ülkenin 80 yıllık mirasını satıp satıp tükettiler, yatırımı taşa toprağa yaptılar, istihdam için adım atmadılar. Millet iş diyerek kul köle edildi. Benim çocuklarım yıllarca uğraşıp didiniyorlar ve hala adam gibi bir işe sahip olamadılar. Üniversite bitirip yüksek lisans yapan kızım, hala sözleşmeli öğretmenlik yapıyor. Üstelik bu kız yakın çağ tarihi uzmanı.

Yaşam standardı yükselecek dediler, açlık sınırının 1700 TL olduğu bir ülkede, çoluk çocuk sahibi insanları 1400 TL asgari ücrete mahkum ettiler. Üstelik asgari ücretli de olsa bir iş sahibi olanları şanslı sayıyorum. Üstelik hep merak ederim bu insanlar nasıl ev kirası verir, nasıl yakacak temin eder, nasıl gıda, giyim, eğitim ve diğer ihtiyaçlarını bu paraya çözebilir diye.

Milli eğitimde resmen kafa üstü çakıldık. Eğitim görenler arttıkça, üniversiteler çoğaldıkça eğitim seviyemiz maalesef tam tersine, dünya istatistikleri karşısında yerle bir olmuş durumda. Bir profesör aynen dedi ki; Üniversiteye gelenlerin eğitim seviyesi % 80 ilkokul seviyesinde ve ilköğretimde sorulan matematik problemlerini bile çözmekten aciz.

Engelli sorunlarının çözümünde istihdam yine yerlerde sürünüyor. Konulan baraj ihlalleri gerektiği gibi denetlenemediğinden dolayı insanlarımız hala işsiz. Dernek başkanlığı yaptığım engelliler derneğinde 2 yıllık görev sürem de evli ve iki çocuk babası bir engelli kardeşimizi yalvara yakara zor işe verdik. O iş sadece işkur vasıtasıyla 7 aylık bir sezonluk iş.

Engelli bakım ücretleri her gün yeni çıkarılar kararlarla sürekli tırpan yemekte, üç aylık maaş alanlar ise düşük tutulan baraj nedeniyle maaşlarını kaybetmeye başladılar. İşyerleri de zaten engelli çalıştırmayıp sadece sigortasını ödeyip bu cezalardan kurtulma peşindeler. Denetleyen yok.

% 20 lik bir azınlığın dışında mutlu olan insan kalmadı memlekette. Herkes bir umutla oy veriyor, şimdi düzelir, yakında düzelecek diyerek her gün avutuluyor. Hala başörtüsü, hala din, hala ezan ajitasyonları, her seçimde ısıtılıp ısıtılıp önümüze koyuluyor.

İhaleler hala şeffaf değil, hala belli bir kesimin dışında ihale alabilen yok. İhale ticareti diye bir meslek kolu türedi memlekette. İhaleyi alan parça parça satarak işleri başkalarına yaptırıp, kaymağını kendi yiyor. Bunlar da genellikle yandaş müteahhitler oluyor.

Tüm dünya ile kavgalıyız. Komşularımızla kavgalıyız. İslam alemi ile kavgalıyız. Ülkemizde azınlıklar ile kavgalıyız. Mezhep farklılıkları, etnik köken farklılıkları ile sürekli didişip kavga



Bu yazı 1203 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Süleyman
10-04-2017 17:26:00
Yazınız tam da içimden geçenleri ifade ediyor teşekkürler.Doğruları yazabilenleri gördükçe bu ülke için imidimde artıyor

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI