Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu Açıklama yaptı ve Hükümeti uyardı. Siyasetin dinden uzak tutulması gerektiğini dile getirdi. Hükümet cenahının dinsel motifleri sık sık kullanması üzerine böyle bir açıklama zamanlama olarak isabetli olmuşa benziyor. Ne demiş sayın Bardakoğlu bir bakalım.

“Biz din ile siyaseti içiçe kıldık. Ve bundan en çok zarar gören dini değerler oldu. En başta belki dindarlar, siyasetle dinin içiçe geçmesinden dolayı dinin siyaset eliyle daha yaygın ve daha güçlü olacağını düşündüler. Ama din toplayıcı, siyaset ayrıştırıcıdır. Ve farkında olmadan din, ayrıştırmaya ve öfke üretmeye başladı. Bu dinin aydınlık belgesinin insanlara açık ulaştırılması, ticaretten uzak, siyasetten uzak, öfkeden, şiddetten uzak, ötekileştirmeden uzak, iç sorunlarına bulaştırılmasından uzak, dini din olarak doğru şekilde öğretme çabasıdır” dedi.

Dini söylemlerin siyasete alet edilmesinden oldumolası rahatsızlık duymuşumdur. Bunun en büyük nedeni ise bu söylemleri kullananlar yanlış bir adım attıklarında, tepkilerin sadece siyasete olmadığı, dinin de küçük düşürülmesine neden olduğudur.

Rahmetli Erbakan yıllarca çok doğru şeyler söylediği halde, dini temaları ve söylemleri çok sık kullandığı için maalesef halkın tercihlerinde hep geri planda kalmıştır. Zaman zaman kendini iyi ifade ettiği de olmuştur fakat, o da muhtıralara ve askeri müdahalelere maruz bırakılmıştır.

Önümüzde bir referandum süreci var ve yine her gün tv lerde ve basın organlarında dinsel söylemleri duyuyoruz. Hükümet bunda da başarılı oluyor tabii ki. Çünkü verdiği oyu ibadet gibi gören insanlarımız var elbette. Fakat hakkını yemeyelim, Ak Parti bu seçim ve referandum işlerini iyi çalışarak lehine çevirmeyi biliyor. Atalarımız ne demiş, “İş bilenin, kılıç kuşananın”

Sn. Bardakoğlunun bu uyarısı İnşallah dikkate alınır. Biz Yıllardır söylüyoruz da ciddiye alan olmadı maalesef. İnşallah bundan sonra böyle sığ siyasetin olduğu seçimleri bir daha görmeyiz.

ANTALYA OKÇULUK SEFERİMİZ

Okçuluk takımlarımızla Antalya da düzenlenen 2 ayrı şampiyonaya katıldık. İlki Kağraman Bağatır adına düzenlenen uluslar arası yarışmaydı ve finallere kaldık diye sevinirken, puanların yanlış hesaplandığı ve itiraz edildiği haberi geldi. Sayımların sonucunda finallere katılamadığımız tarafımıza bildirildi. Bir nevi moral çöküntüsü yaşadık ta diyebiliriz. Bu yarışmadan kazandığımız tecrübe ile ileriki yıllarda madalyalara uzanacağımızın umuduyla oradan ayrıldık.

En umutlu olduğumuz Bedensel engelliler Türkiye Şampiyonasına, takımımızı bir otele yerleştirip kampa katılmasını sağlayarak oradan ayrıldık ve Ünye ye döndük. 2 gün sonra başlayan şampiyonada, sporcularımız canla başla mücadele etmişlerdir. İlk 10 içine 2 sporcumuz girme başarısı göstermiştir. Eşleşmelerde en büyük şanssızlığımız ise bu iki sporcumuzun birbiriyle eşleşmesidir.

Ünye kamuoyu şunu bilmelidir ki, başarı ve madalya kolay gelmemektedir. En kısa zamanda tesis yönünden ilçemizi kalkındırmak ve donatmak öncelikli işimiz olmalı. Turizm diyoruz ya her zaman. Alın işte size turizm. Antalyayı kış dönemlerinde ayakta tutan spor turizmidir. Sadece okçuluk sporu sayesinde en az 10 bin sporcu ve yönetici oraya gelmiştir.

Okçuluk artık bir sektördür ve düzenlendiği yere sporcu ve seyirci de çekmektedir. Ünye’ye en kısa zamanda kafeteryası, tuvaletleri, konaklama yerleri ve ulaşım kolaylığı sağlanmış tesisler yapmalıyız. Ayrıca çok amaçlı da kullanılabilecek kapalı alanlara da ihtiyaç vardır.

Örneğin Samsunda ki Tüyap Fuar merkezi gibi. Bu yatırımlar ilk etapta pahalı gibi gözükse de aslında ince işçilik gerekmeksizin kolayca yapılabilir bir yapı ekniği ile inşa edilebilir. Masrafını birkaç yılda amorti edebilecek böyle bir tesisleşme atağı inanın Ünyeyi de hareketlendirecektir. Zira şu an tesis olmadığı için teklif edilen organizasyonlara cesaret edipte kabul edemiyoruz. İnşallah yakın zamanda bu tesisleşme isteğimiz yetkililerimizce kabul görür de bizlerde çeşitli organizasyonlar düzenleme şansına sahip oluruz. Kalın sağlıcakla.