"Değerli hemşehirlilerim,

İlçemizde de mezarı bulunan ve Ünyelilerin değer verdiği, hayatını,eserlerini anlamaya ve anlatmaya çalıştığımız, Allah dostu, gönül insanı, gönül pınarı Şeyh Yunus Emre ile alakalı güzel hizmetler yapılmaktadır.

Bu hizmetler sonucu daha bir çok insanımız oraları ziyaret etmekte, oradaki manevi havayı teneffüs ederek kendini bulmakta ve özüne dönmektedir. Buraya hizmet eden ve hizmetlerini halen devam ettiren Belediye Başkanlarımızdan başta İsmail CERRAHOĞLU olmak üzere, Osman YURT, Necip AVCI, Mehmet TÜRK, Ahmet ARPACIOĞLU ve Ahmet ÇAMYAR ile bu hizmet kervanı yürümektedir. Ve bu da göstermektedir ki Ünye’mizin kahır ekseriyeti buraya sahip çıkmakta, Yunusca nesiller yetişmesi için gayret sarf etmektedirler.

Günümüzde bazı yazarlar ve araştırmacılar yazılarını ve fikirlerini bazı internet platformlarından aldıkları bilgilerle icra ediyorlar. Bunu yaparken aldıkları bilginin kesin bilgi olduğunu düşünerek yola çıkıyorlar ki bu düşünce de maalesef insanı hataya ve yanlışa sevk edebiliyor. Bu platformların en önde geleni “vikipedia” diye çok popüler bir site. Bu site geçici bilgilerin depolandığı, istenildiği takdirde isteyen herkes tarafından düzenleme ve ekleme yapılabilen bir site. Günlük hayata katkısı illaki yadsınamaz fakat bu tarz sitelerden kaynak alınırken veya bu alınan bilgilere istinaden yazılar kaleme alınırken iki kez düşünmek gerekir. 

Az çok eli kalem tutan herkes bilir ve bilmelidir ki “vikipedia”, bilimsel bir güvenilirliği ve dayanağı olmayan bir platformdur. 

Maalesef bir yazar arkadaşımız da  bu hataya düşmüş ve bahsi geçen siteden aldığı yanlış ve eksik bilgiler doğrultusunda heyecanla(!) bir yazı kaleme almış, yanlış kanaatler ifade  etmiş ve beni Şeyh Yunus Emre Derneği Başkanı olarak sukut-u hayale uğratmıştır. 

Neymiş efendim, Yunus, Aşık Yunus, Biçare Yunus, Koca Yunus, Dertli Yunus, Yunus Dede, Derviş Yunus … isimler kaynaklarda kullanılmış ama Şeyh Yunus Yokmuş, sadece Ünye’de deniliyormuş gibi bir yanılgıya düşmüştür. 

Şeyhlik tasavvufta en yüksek mertebedir. Yunus da bu mertebeye ulaştıktan sonra bu isimleri almış ve Ünye’de de Şeyh Yunus olarak anılmış ve yaşatılmıştır. Ayrıca Yunus Emre konusunda Türkiye’de ve Dünya’da otorite kabul edilen bazı eserlerinin İngilizce ve Farsçaya çevrisi yapılan Prof. Dr. Mustafa TATÇI “YUNUS EMRE” adlı eserinin birinci cildinde şöyle demiştir:

“Bazı araştırmacılar, Yunus Emre’ nin ümmiliğini Hz. Peygamber’ den kinaye bir ümmilik kabul ederler. Buna göre Hz. Peygamber’ in vasıflarıyla vasıflanmak için bir sufi, Yunus gibi “Ümmi benem” yahut “ Ne elif okudum ne cim” diyebilir. “ Tomar-ı Turuk-ı Aliyye” yazarı Sadık Vicdani, Yunus’un , ümmi olmadığı halde Hz. Peygamber’in vasıfıyla vasıflanmak için “ Ümmi” bilindiğini anlatırken şunları söyler: “Peygamber Efendimiz Hazretleri gerçekte ümmi bir nebi fakat, ilk ve son bütün ilimleri bilen, kainatın efendisi, varlığın tek iftihar kaynağıdır. 

Kainatın Fahri Efendimize has bir özellik olduğundan ayrı bir üstünlük olan Ümmi unvanını - gerçekte ümmi olmadıkları halde- sufi ve şeyhler arasında mahlas olarak kullananlar olmuştur. Meşhur Şeyh Yunus Emre bunlardandır.” 

Bir diğer konu da mezarlığın isminin Yunus Emre Mezarlığı olarak verilmiş olması hususu. Efendim ne imiş “şairlerin, yazarların, padişahların, din adamlarının adı saygı ve sevgiden dolayı mezarlığa verilmez” imiş. Bu konuya verilecek örnek zengin tarihimizden dolayı çoktur ve de saymakla bitmez. Fakat biz yinede sevgili yazarımızı bu konuda tatmin etmek amacıyla birkaç örnek verelim. Mesela “Karacahmet Mezarlığı”, Ünyeli denizcilerin İstanbul'da methum bulunduğu “Eyüp Sultan Mezarlığı” ayrıca Fatih Cami Haziresi, Süleymaniye Camii Haziresi, Yavuz Sultan Selim Camii Haziresi (hazire: cami etrafında olan ve etrafı beton ve demir parmaklıklarla çevrilen mezarlara verilen ad). 

Kiraz tepe coğrafi bir alandır. Bir mezarlığın yerinin kiraz tepe mevkiinde olması oranın adının “Kiraz Tepe Mezarlığı” olarak konulacağı zorunluluğunu doğurmaz. Kaldı ki Ünye’nin Hamidiye girişinden kiraz tepenin zirvesine doğru çıkarken yolun sağ tarafında tepenin uç noktasında çok eski tahsisli bir mezarlık vardır ( Orhun Güven Bey tespit etmiştir). 

Oraya da sizin istediğiniz bir ismi belediyeye önerebilirsiniz. Sonuç olarak Şeyh Yunus Emre derki: 

“ten fanidir, can ölmez 

Çün, gitti geri gelmez 

Ölür ise ten ölür 

Canlar ölesi değil” 

Biz ten kavgası yapmıyoruz, teninin nerde olduğunu Allah bilir. Elimizdeki bilgi ve belgeleri  “Bir Yunus Emre de Ünye’de”  adlı eserde yayınladık. Bilinen şu ki Yunus Emre gezgin bir derviş, Kırşehir’de Hacı Bektaş Veli’yi Konya’da Mevlana’yı, Bursa’da Geyikli Baba’yı, Tokat Zile’de Şeyh Nusrettin Zaviyesini, Tokat Merkezde Gajgaj Dede’yi ziyaret etmiş ve bir dönem Anadolu Selçuklunun başkentliğini yapan Niksar ilçesine gelmiş oradan da sahile inmiştir. Bu bilgiyi İskender Pala dahil birçok yazar ve araştırmacılar doğrulamaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Mustafa TATÇI Yunus Emre’nin denizle ve martıyla alakalı beyitlerini eserinde yayınlamıştır. Yunusun bilinen gittiği ve gezdiği yerlerde deniz ve bahri kuşu( martı) bulunması sadece Ünye’mizde mümkündür.

“ Biz dünyadan gider olduk kalanlara selam olsun bizim için hayır dua kılanlara selam olsun” demişti. Dediği gibi onun sevgiliye gittiği geceden sonra adı dilden dile aşkı da gönülden gönüle dolaştı. Şimdilerde ona Aşık Yunus, Tapduk Yunus, Biçare Yunus, Yunus Dede,…. diyorlar. Ünye de de Şeyh Yunus olarak adı nesilden nesile günümüze kadar geldi, devam ediyor, devam edecek. Teninin mezarı Ünye dahil birçok yerde var, adı ve ruhu bütün müslüman Türk milletinin gönlünde sinesinde."