Reklam
Bugun...
Reklam
Advert


Farklı Aday Bilgiç Farklı Değerlendirdi
Sempatik seçim çalışmalarıyla, önceliğin “Mutlu Bir Toplum” olduğuna vurgu yapan Ordu Saadet Partisi 2. Sıra Milletvekili Adayı Muammer Bilgiç basınla kahvaltıda bir araya geldi.

Farklı Aday Bilgiç Farklı Değerlendirdi

Gazeteci ve köşe yazarlarıyla bir araya gelen Muammer Bilgiç, diğer adaylardan farklı yaklaştığını söylediği seçim çalışmalarında, ekonomiden ve teknolojiden daha da önemlisinin toplumun birbirini tanıyarak kaynaşmasına ihtiyacı olduğunu söyledi. Ekonomi kadar ekolojinin de önemine değinen Bilgiç, “Farklılık kötülük değildir. Kötülük ise, insanların kendi düşüncelerini cebirle, zorla başkalarına dayatmasıdır. Maalesef Türkiye’de de son yıllarda bunun yansımalarını görüyoruz. 2007’den bu yana haber izlemeyen ben, berberde 5 dakika A Haber izlemeye maruz kaldım. Bu kanalları izleyen insanların sokağa çıkıp, kendi partisinden olmayan insanlara saldırmaması bir mucize... İnsanlara öyle yüklemeler yapılıyor ki, o kara propagandayı izleyen insanların düşünceleri pek de iyi olmayabilir.” Diyerek, ana haber bültenlerinin sisteme hizmet eden insanları düşünmekten uzaklaştırarak, dayatılan fikirleri kabul ettirdiğini söyledi. İnsanların düşünerek doğruyu bulmaları gerektiğinin belirten Bilgiç, “Ekranlarınızın fişini çekin, iç sesinizi dinleyin. “dedi.

Siyasi arenada sadece Ordu’daki yatırımların takip edilmesinin öncelikli olmadığını söyleyen Muammer Bilgiç;

- Nimet-Külfet Paylaşımında Bir Adalet Yok!

“Adanalı kebapçıya sormuşlar “Nerelisin?” diye… O da cevap vermiş “Sınırları ben çizmedim.” demiş. Kendimizi doğduğumuz mahalle, doğduğumuz yer ile sınırlandırıyorsak hayatı ıskalamış olabiliriz. Bana Ordu genelinde projelerin neler olduğu soruluyor. Ben hep şunu söylüyorum… Ordu Karadeniz’den, Karadeniz Türkiye’den, Türkiye dünyadan bağımsız değildir. Biz izole olmuş bir toplum değiliz. Mutlaka dünyada olmuş değişimden etkileniyoruz. Yani, bir Afrin operasyonu da, Ukrayna’daki devrim de, bir Arap Baharı da, doların yükselişi de bizi etkiliyor. Hatta biz, milletvekillerinin kim olduğundan ziyade Amerika’daki başkanın da kim olduğunu daha çok konuşan bir milletiz. Dolayısıyla, Ünye’nin sorunları olan Niksar-Akkuş yolunu, Limanın genişletilmesini, organize sanayinin gidişatını, fakültenin yerini konuşabiliriz. Fakat ben, bunların önemli fakat dünyanın hayatın geleceğini etkileyen olaylar sıralamasında altlarda yer aldığını düşünüyorum. Benim için ekonomi önemli ise ekoloji de o kadar önemli… Yani insan, hayat sürdürüldüğünde ekonominin anlamlı olur. Dünyada aç insan sayısı 827 milyon iken suya erişemeyen insan sayısı 851 milyon.. bu açlık 200 milyar dolarlık bir kaynak bu sorunu gidermeye yeterli. Dünyada kozmetik için harcanan para 300 milyar dolar. Kozmetik için harcanan paranın 3/2’si ile açlık önlenebilir. Erkekler ve kadınlar kozmetik kullanmasın demiyorum. Dünya adil yönetilmiyor. Dünyada gelir dağılımında nimet-külfet paylaşımında bir adalet yok. Türkiye’de ekonomik sistem dünyadaki ekonomik sisteme entegre olduğu için zengin daha zengin, yoksul daha yoksul oluyor.

 

-O kanalları izleyen insanların sokağa çıkıp, kendi partisinden olmayan insanlara saldırmaması bir mucize...

“Biz farklı kitaplarla, farklı kültürlerle büyüdük. Farklılık kötülük değildir. Kötülük ise, insanların kendi düşüncelerini cebirle, zorla başkalarına dayatmasıdır. Maalesef Türkiye’de de son yıllarda bunun yansımalarını görüyoruz. 2007’den bu yana haber izlemeyen ben, bugün berberde 5 dakika A Haber izlemeye maruz kaldım. Bu kanalları izleyen insanların sokağa çıkıp, kendi partisinden olmayan insanlara saldırmaması bir mucize... İnsanlara öyle yüklemeler yapılıyor ki, o kara propagandayı izleyen insanların düşünceleri pek de iyi olmayabilir.”

 

-Yapmamız gereken birbirimizi dinlemektir.

“Biz birbirimizle komşuyuz. Türkiye’de 86 tane siyasi parti var. Bu partileri uzaylılar kurmadı. Bu coğrafyanın insanları kurdu. Onlar bizim uzak ya da yakın akraba ya da komşularımız.. Yapmamız gereken birbirimizi dinlemektir.”

 

-Gözlemlerime Göre 3 Grup İnsan Var

“Benim yaptığım gözlemlere göre bu coğrafyada 3 grup insan var. Daha doğrusu bu insanların oluşturduğu organizasyonlar var. 1. Organizasyon; Amerika’dan çok yardım alanların organizasyonu ki bunlara ‘Ülke’ deniyor. Amerika onlara uçak, tank veriyor. 2. Organizasyon ise, bunlar Amerika’dan az yardım alanlar ki, bunlara örgüt deniyor. Amerika bunlara uzun namlulu silah ve roket veriyor. 3. Organizasyon ise, Amerika’dan yardım almayı umanlar… Biz bu üç organizasyonun mensuplarına diyoruz ki, “Birbirimizi imha etmek için Amerikan’dan yardım almayı bırakalım, zulme, haksızlığa, kötülüğe ve emperyalizme karşı gelir dağılımındaki adaletsizliğe karşı nimet-külfet paylaşımındaki dengesizliği, merhametsizliğe ve vicdansızlığa ve çevremizi katletmeye karşı birbirimize yardım edelim.  İnsanlar farklı fikirlerde olabilir. Neye inandığımızı değil, suyu ve ekmeği nasıl bölüşeceğimizi, şehirleri nasıl inşa edeceğimizi ve enerji kaynaklarımızı nasıl kullanabileceğimizi konuşalım istiyorum.

 

-İnsanlar İkiye Ayrılıyor

“Yeryüzünde insanlar ikiye ayrılıyorlar.”Bir haktan ve adaletten yana olan insanlar,  iki hakkından fazlasını isteyen insanlar…

Tarihe baktığımızda hakkından fazla isteyenlerin sayısı çok olmuş. Fakat hakkından fazlasını isteyenlerin bir kısmı istediğini elde etmiş, bir kısmı da sıranın kendine geleceği günü bekliyor. Yeryüzünde haksızlıklar, zulümler bu günü bekleyen insanların köşe dönme mekanizmasından kaynaklanıyor.

Biz firavuna karşı değiliz, biz, piramide karşıyız. Yani, biz A ya da B kişisi gittiğinde mekanizma düzelir demiyoruz. Neoliberal politikalar terk edilmediği müddetçe Türkiye kapitalizme entegre olduğu müddetçe, bankalar para satmaya devam ettiği müddetçe, Türkiye’nin felah bulması insanların mutlu olması mümkün değildir. Pir Sultan’ın dediği gibi “demiri demirle dövdüler, biri sıcak biri soğuktu. İnsanı insanlar kırdılar, biri aç, biri toktu.” Sözü tam da budur. Kapitalizm, insanın insanı yediği sistemdir.”

 

- Siyasetin Görevi Kutuplaşmak Değil, Kucaklaştırmak Olmalı

İnsanlar birbirlerine karşı önyargılı ve maalesef siyasetçiler bu önyargıyı seçim kazanmak için kullanıyorlar. Halbuki siyasetin görevi kutuplaşmak değil, kucaklaştırmak olmalı. Önyargıları beslemek değil, önyargıları ortadan kaldırmak olmalı.

Düşman, hikayesini bilmediğimiz kişidir. Türkiye’de insanların birbirlerini dinlemeye ihtiyacı var. Biz bunu yaparsak toplumsal barış tesis olur.

Biz Ünye’den Türkiye’ye sesleniyoruz.! Bu coğrafyaya yaklaşan bir tehlike var. Çanakkale’de savaşı yoktu, Çanakkale cephesi vardı. Suriye’de bir savaş yok. Yemen’de, Afganistan’da, İran’da, Libya’da, Lübnan’da, Mısır’da  bir savaş yok, cepheler var. Onlar adı konulmamış bir savaşın cepheleri ve bu coğrafyanın mihengi noktasında cephe açılacak iki ülke kaldı. Biri Türkiye, biri de İran.. Peki Türkiye’de İran’da cephe nasıl açılır? Dışardan girmiyorlar. Bir ülkeyi ele geçirmenin yolu içerden çökertmektir. Bunu nasıl yapıyorlar? Önyargıları, ayrışma noktalarını kaşıyarak, farklı kimlikleri birbirine düşman ederek yapıyorlar.

 

- Böyle nazik bir ortamda, birileri seçim kazanmak için insanları birbirlerine düşman etmemeli..

Farklılık iyidir. Topluluklar farklı olacak ki, kavuşma sağlam olacak. Çünkü akıl akıldan üstündür, fikir fikirden üstündür. Ama bir siyasetçi sadece kendi çıkarlarını düşündüğünde bu farklılığı bir düşmanlığa çevirebilir. Alevilik-sünnilik, Türklük-Kürtlük, asker-sivil olmak, laik-dindar olmak gibi… hiç bir şey bulamadıklarında kadın-erkek olmak gibi gayet normal bir yapıyı düşmanlık sebebi olarak ortaya koyabiliyorlar. Mesela karşı cins diyorlar. Yahu neden karşı cins? Karşı cins olur mu? Bütünleyen cins olur. Bu bile bir kutuplaştırma sebebi olarak görülüyor. Böyle nazik bir ortamda, birileri seçim kazanmak için insanları birbirlerine düşman etmemeli..

Biz kucaklaşmadan yanayız. Gönüllü birlikteliğin olduğu bir toplumdan yanayız. Ekonomidir, üretimdir, teknolojidir, hayvancılıktır, sanayidir.” dedi.

Muammer Bilgiç Gazetecilerin sorularını yanıtladı.

-Bize oy vermezseniz Suriye gibi olursunuz. Söylemleri var. Ne diyorsunuz bu konuda?” sorusuna

“Irak’ın bombalanmasında İncirlik üssünü kim açtı?

Suriye’nin karıştırılmasında tranporter mücahitleri Suriye’ye nakleden kim?

Bunları hep gözden geçirmemiz lazım. Yani Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olan, Suriye’de herhangi bir grubu diğerine karşı kışkırtmaz.

Salih Müslim’i 5 defa Ankara’da ağırlayan kim?” diye cevap verdi.

-Ana haber bültenleri en tehlikeli dizi...

-“Ekranların Fişini çekin, kalbinizin ritmini dinleyin” sloganınızda neyi kastettiniz? Sorusuna;

“Dünyada ana akım medya sermayenin elindedir. Banka sahiplerinin çoğu medya sahibidir. Burada amaç haber vermek değil, sistemi devam ettirmektir. Biz insanların okuyup, kendilerinin düşünmesini istiyoruz.

Ekranlarda o kadar hareketlilik var ki, açtığınız her yerde “vakit Türkiye vakti, vakit Ordu vakti, hatta vakit Tokat vakti” diye sloganlar yayınlanıyor. Biz de diyoruz ki, “Vakit okuma vakti, vakit daha çok düşünme vaktidir…” diyoruz.” Dedi.

-“Siz milletvekilliğinizde küresel mekanizmaya karşı ne gibi bir çalışma yapacaksınız? Sorununun yanıtı ise şu şekilde verdi.

“Dünyada haksızlığa uğradığını söyleyen her insan Latin Amerika’dan Kuzey Kore’ye kadar organize edilmelidir. Bir insanın Somali’de doğmuş olması masum ve yoksul olduğu anlamına gelmez, Amerika’da doğmuş olması zalim olduğu anlamına gelmez. Bütün iyilik arayışında olan insanları organize etmeyi düşünüyoruz. Erbakan Hocamızın D8 projesini organize etmeyi düşünüyoruz. D8 projesi İslam Birliği değil, insan birliği projesidir. Adalet isteyen insanların projesidir.

-Yeni sistemde karşımızda saadet partisinde hangi misyonda göreceğiz?

Saadet partisi yeni düzende kendisini tarımın, hayvancılığın desteklenmesini, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi değil,  kuvvetlendirilmesi,

Tütün ekiminin yasaklanması değil, serbest bırakılması,

Şeker pancarına kota uygulanması değil, kotanın kaldırılması,

Nişasta bazlı şekerin piyasaya sürülmesi değil, pancardan elde edilmesi,

Bulgaristan’dan saman değil,

Uruguay’dan inek getirilmesi değil, Aybastı’da ineğin yetiştirilmesi, Konya ve Diyarbakır ovalarında yem bitkilerinin üretilmesi noktasında konuşlandıracak.

Saadet Partisi’ni yeni sistemde Amerika’nın, İsrail’in Avrupa’nın bu coğrafyadaki işgallerinin yanında değil, tam tersine direnişinin yanında konuşlandıracak. İstanbul’a yeni köprüler, yeni kanallar yapılmasının yanında değil, Ardahan’dan, Erzurum’dan, Kars’tan Artvin’den, Ordu’nun göçün önlenmesi noktasında konuşlandıracak. Saadet partisi yeni sistemde kendisini rantiyenin bankaların daha çok para satarak para kazanmasının yanında değil, üretenin, el emeğinin, alın terinin hakkının almasının yanında konuşlandıracak.

İçeriye atılan insanlara hadi suçsuz olduğunu ispatla denilmesinin yanında değil, suçu ispat edilinceye kadar masumdur ilkesinin yanında konuşlandıracak.”

Haber / Meral Korkmaz  

 

 

 




Kaynak: muammer bilgiç

Editör: ünye vizyon gazetesi

Bu haber 2006 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANAN HABERLER
YUKARI