Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Siyaseten Kendini İnkâr Etmek


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

695 ve 696 sayılı KHK ile ilgili tartışmalar kulvar dışına çıkarak farklı tartışmaların da nedeni oldu.
Tartışmayı başlatan MHP İstanbul milletvekili Atilla Kaya…
Çıktı: “ Yeni KHK, Anayasa’nın üstünlüğü, hukuk devleti anlayışının konduğu tabuta son bir
çivi çakmak anlamına geliyor.” dedi.
Tepki AKP’den gelseydi anlardım ve derdim ki, savunma refleksi; aksine MHP Genel Sekreteri İ. Büyükataman’dan geldi.
İ. Ataman tepkisinde: “Milletvekilimizin görüşleri partimizin görüşünü yansıtmamaktadır.
Esef verici olan CHP ve yandaşları ile aynı hizada olması bir talihsizliktir.”
Ve ekliyor: “Partimizin görüşünü Sayın Genel Başkanımız tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır.”
Öyle anlaşılıyor ki, İktidar partisinin yaptığı yanlışlığa ortak olmak talihsizlik değil, yanlışı demokrasi kuralları içinde söylemek, kamuoyu ile paylaşmak talihsizlik…
Kaldı ki, ne var bunda, bir milletvekili kendi düşüncelerini kamuoyu ile paylaşamaz mı?
Hadi paylaştı, genel başkanın senin yerine düşündü diyerek milletvekilinin kendi düşüncelerini, aklını kamuoyuna kapatmak, kitlemek, yok hükmündedir demek, aşağılamak nasıl bir demokrasi anlayışıdır izaha muhtaç…
Bir milletvekili partisinin genel tavrından farklı bir düşünceyi önceliyor, sergiliyorsa bir yerlerde, iletişimde, istişarede sorun vardır.
Bu tavır, genel başkan düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmadan önce parti kurulları ile istişare yapma, milletvekillerinin de düşüncelerini alma gibi demokratik bir yöntemi işletmediklerini de göstergesidir.
Bu düşünce: “Mürit şeyhinin elinde gasledilecek ölü gibi olmalıdır.” Anlayışının siyasetimize adapte edilmiş halidir.
Bu anlamda İ. Ataman açıklamasında, “Milletvekilleri genel başkanının elinde gasledilecek ölü gibi olmalıdır. “demeyi unutmuş desek abartmış olmayız her halde…
*
Siyasi partilerin en büyük ideali düşüncelerini iktidar yapmak, onun için vardırlar.
Şayet bir lider ideallerinden uzaklaşır, hatta tekmeleyerek, siyaseten kendimi ve partimin varlığını inkâr ediyorum, aday değilim de çıkarmayacağım da diyorsa bununu anlamı: Tüm iradesini ve partisinin gücünü birilerinin ideallerine ya ipotek etmiş ya da kiralamış demektir.
Buradan hareketle, her ne kadar bir partisinin varlığını siyaseten inkâr etmiş birinin ,“MHP cumhurbaşkanlığına aday göstermeyecek R. T. Erdoğan’ı destekleyecektir.” Açıklaması bu anlamda kendini ve partisini inkârın tescillenmesidir…
Emin olun ne MHP’li seçmen bazında ne de parti kurullarında alınmış ortak bir karar değildir. Genel başkan yine herkesin yerine düşünmüştür!..
Bu değişimin altyapısında ne var kimse bilmiyor ama kendince uydurduğu, “Yenikapı ruhu”, “Ülkenin geçtiği zor süreç”, “Beka sorunu” gibi nedenler işin bahanesi…
Çünkü ülkeyi %50, 50 ayrıştıranlar;

On altı yıllık iktidarlarında ülkenin içinde bulunduğu süreci hazırlayanlar;
Ülkenin 18 adasını tek kurşun atmadan Yunanistan’a, üstelik kamuoyu ile paylaşılmayan, Azerbaycan ve İsrail’in şerh koyduğu bir anlaşma ile teslim edenler;
Ülkenin kırmızıçizgilerini silip kendince yeni kırmızıçizgiler icat edenler; Süleyman Şah Türbesi’nin olduğu ve ülkenin yurt dışındaki tek vatan toprağını PYD’ye terk edenler o sorunun da müsebbipleridir.
Hesabı sorulması gerekirken vebale ortak olman, ileri sürülen nedenlerin sanal olduğunun, bahaneden öte bir anlam taşımadığının delilidir.
*
Geçtim…
Daha 21 ay öncesinden aday çıkarmayacağını, partisinden aday olmayacağını, cumhurbaşkanlığı seçiminde RTE’yi destekleyeceğini;
AKP ile bir ittifak arayışında içinde olduğunu, şartlarını görüşebileceklerini açıkladın; Partinin ideallerini, misyonunu 15-20 milletvekili vaadi ile öteledin; olabilir…
Çıkıp ittifakları ayarlama enstitüsü gibi davranarak, “CHP, HDP, İP bir araya gelsin, ortak hareket etsin…” demek, başka partilere önerilerde bulunmak ne hakkı ne de haddi!
Kendi yazdığı ve oynadığı senaryo hem hadsiz hem de çirkin; kimse bir partiyi bir partinin yanına yakıştırma hakkını kendinde bulamaz; en azından nezaketen bulmamalı…
Siyasi partiler kendi siyasi gelecekleri ile ilgili konularda kurulları ile istişare ederek gerekli açıklamaları zaman içinde kamuoyu ile paylaşır zaten ona düşmez!
Gördüğüm kadar bu tavrı ile halâ müphemliğini koruyor; değişimin ve yüz seksen derece dönüşün mantıklı bir cevabı yoktur.
Sessizliği ve bu haliyle cevabını sadece kendi bildiği adı konmamış meçhul ilişkilerin odak merkezindedir…
Raydan çıkmıştır!
Amaçsız ve hedefsizdir; partisini etkisiz eleman konumuna sokmuştur…
Partisinin geleceği beş yıllığına birilerinin çıkarları üzerine ciro eden, işbirliği yapan biri konumundadır.
Partisinin bundan sonraki siyasi geleceği, yerel seçimler başta olmak üzere, tatbiki kendi ve siyasi partisi kalırsa, seçimlerde hangi yüzle, kimleri nasıl ve neyle eleştirerek seçmenden oy isteyecek, hadi istedi inandırabilecek mi türünden soru işaretleri ile doludur!
Özetle:
Kendi ifadesi: “Başkanlık federasyona onaydır; demokrasinin idam fermanıdır. Bu istekler iblis işidir!” dediği kişiyle işbirliği içindedir.
Ki, basiretsizliği ile kendisine, “Çırak bile olamaz.” diyenin sözünü haklı çıkarmıştır. Geçmişte, “İki yanlıştan doğru çıkmaz!” demişti. Bu gün anlıyoruz ki, birinci malum, birincinin yanındaki ikinci yanlış ta kendisidir!..
Ülkücü şehitlerimize ve tüm emeklere vah; yazık oldu!



Bu yazı 2439 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI