Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Seçim Sürecinde Abesliklerden Derlemeler


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

 Hatırlayın…
Ergenekon Davası başlangıçtır. Balyoz, Casusluk Davaları ise sürecin sürdürüldüğü plânın aşamalarıdır…
Uyarılara kulaklarını kapatmaları, sağıra yatmaları bundandır…
Hani, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor!” dedikleri o sürece “dönüşüm” demişlerdi; darbenin şifresidir o! Dönüşüm dedikleri başka nasıl olur ki?
Darbenin özetidir bu…
Tek pişmanlıkları, “Allah’ım bizi af etsin.” Bir nevi itirafıdır darbe ortaklığının…
Buna rağmen seçimlerde kullanabilecekleri sermaye olarak kendileri dışında herkesi Fetöcü, PKK’lı, terörist, hain ilân ettikleri söylemle;
0n altı yıldır neleri bozduklarını vaatleştirdiği seçim manifestosu; 
Suiistimallere açık 15 Temmuz kaldı ellerinde!
Bir de bir salon toplantısında, “Bana suikast yapacaklardı.” söylemin bile heyecan yaratmadığı ya tutarsa diye ortaya attıkları suikast iddiası…
Hâlbuki 15 Temmuz:
İktidarla ortakları arasındaki çıkar, paylaşım ve yetki kavgası sonrası çıkan çatışmanın; 
Sürdürülen darbe sürecine nokta konulduğu;
 “Doksan yıllık reklam arası sona erdi; parantezi kapatıyoruz!” dedikleri ama kapatamadıkları parantezin tarihidir!..
Şimdi bunlar üzerinden oluşturulan, yine nedeni kendileri olduğu beka sorunuyla mağduriyet yaratıp bu durumu meydanlarda oya tahvil etme çabasındalar.
24 Haziran milât…
Bu seçimde halâ yiyen var mı onu test edeceğiz aynı zamanda…
***
Ben cumhurbaşkanı ve İktidar’ın yalancısıyım.
Beka sorunumuz yoktu, on altı yıl sonunda geldiğimiz nokta beka sorunu olan bir ülke…
Dış mihrakların, faiz lobisinin, döviz baronlarının elinde ayarı bozulmuş ekonomi!
Son üç ay hariç on beş yıldan fazla iktidarlar; doğruysa faiz lobisi, döviz baronları dedikleri mihraklar 15 yıldan fazla bir süre niye beklemişler ve niye şimdi?
Geçtim; on altı yıl önce 129 milyar Dolar olarak teslim aldığınız dış borcumuz, 75 milyar Dolarlık özelleştirmeye ve 2 trilyon Dolar vergi gelirlerine rağmen 456 milyar Dolar olmuş. 
Borcu kimden aldın, bu gün şikâyet ettiğin siyasetine malzemesi yaptığın dış mihraklardan…
Halâ o dış mihraklar dediğin başta İngiltere olmak üzere borç arıyorsun…
Ve diyorsun ki, “Bir beş yıl daha…”
O nedenle diyorum 24 Haziran milattır. 
Devam diyorsan beka sorununun devam etmesini istemekle kalmayacak dış mihrakların ülken üzerindeki oyununun devamı lehinde karar vereceksin; karar senin.
***
Partili Cumhur Başkanlığı sisteminde tek yetkili seçilmiş partili cumhurbaşkanıdır.
HYK üyelerinin çoğunluğunu tek başına belirleyebilecek…
Meclis’i kendisiyle birlikte fesh etme yetkisi var.
KHK çıkarma yetkisi yanında, çıkardığı KHK Meclis’in çıkardığı kanunlarla çelişmesi durumda KHK geçerli olacak.
KHK’lerle ilgili itirazlarda Anayasa Mahkemesi yetkisiz müracaat edemiyorsun…
Bakanların üçte ikisi Meclis dışından atayabiliyor; Meclis içinden bakan atamalarda bakan olarak atanan kişi milletvekilliğinden istifa etmek zorunda.
Hülasa tüm devletle ilgili erk tek adamın yetkisi altında; Partili Cumhur Başkanlığı sisteminin özetidir bu… 
D. Bahçeli’nin başbakan olma gibi bir düşüncesi yok.
Başbakan yardımcılığını da düşünmüyor. 
Bakan olmayı istemiyor.
Cumhurbaşkanı adayı zaten değil; AKP’nin adayını destekliyor.
Zaten seçim sürecinin başladı bu günlerde ne ekranlarda ne alanlarda yok.
Neden gerek duyduysa hiçbir amacı olmayan, ayakları yere basmayan seçim bildirgesi açıkladı geçenlerde!..
Eğer bu seçimlerde hiçbir beklentin yok, hedef şayet hiçbir şeyse, itirazım açıklanan beyannameye değil mantığa; bir akıl sahibi bu açıkladığı vaatlerini nasıl hayata geçirmeye düşündüğünü açıklayabilir mi?
***
Cumhurbaşkanı bir dizi vaatte bulundu.
On altı yılda neleri bozduklarının ve tamir edeceklerinin listesi gibi duruyordu…
Henüz vaat olsa da ben şahsen 3600 katsayısını önemsiyorum; öğretmen, polis, din görevlisi emeklinin cebine ortalama 550 lira kadar, çalışan memura ortalama 50 lira kadar katkısı var. Nereden baksan hazineye aylık 5-6 milyar liralık yük!
Dini bayramlar öncesinde 1000’er liralık iki ödeme; nereden baksan 22 milyarlık bir yük!
Kaynağını açıkladı mı, hayır.
Geçenlerde M. Akşener’de bir dizi vaatlerde bulundu. En önemlisi de bankalara temerrütte düşmüş kredi borçlularının yaklaşık 8 milyarlık borcunu, bankaların devrettiği kuruluştan satın alarak ödeyeceğini söylemesi…
Cumhurbaşkanımız hemen atıldı: “Kaynağını da söylesin!”
M. İnce de diyor ki, “Dördüncü köprüyü de biz yaparız…”
Cumhurbaşkanımız hemen atıldı: “Dördüncü köprüyü yapacakmış; haddine mi senin?” 
Ben anlamadım burada nasıl bir hadsizlik var?
Oldu ya seçilemedin; vaatlerini gerçekleştireceğin kaynaklar orta yerde duruyor! Onlar olabilir mi?
***
Cumhurbaşkanımızın bir danışmanı çıktı RTE için, “Türkiye’nin devlet bekasının tecessüm etmiş halidir.” dedi.   
Diyorum ya her şeyin bir sınırı var ama RTE’ye yaranma adına söylenen sözlerde sınır yok.  
Anlamayanlar için demeye getiriyor ki, ülkenin bekası RTE ile boyut kazanmış,  cisimleşmiş ve vücut bulmuştur. 
Bu durumda RTE’den sonraki Türkiye’yi düşünmek bile istemiyorum. 
Durum o kadar vahim!
Tek çare klonlamak; başka kurtuluş reçetemiz yok. Hatta birkaç tane birden ne olur ne olmaz!..
***
İddia sahibi eski Merkez Bankası müdürü…
MB ’sının yıllık 30 milyar lira danışmanlık bütçesi olduğunu söylüyor.
Bu muazzam bütçeyi 10, 20 bilemedin 30 kişi bölüşüyor iddia doğru ise…
Diyeceğim o dur ki, memur ve emekliler söz konusu olduğunda kaynak ya da bütçe dengelerini ileri sürenler geldi aklıma…
Şayet bir erken seçim olmasaydı bayram öncesi vermeyi düşündükleri 1000’ner lirayı bile vermeyi düşünmeyenlerin bu muazzam kaynağı yaklaşık 12 milyon emekli yerine 30 kişiye paylaştırmasının hiçbir mantıklı açıklaması yok.
Birilerine kaynak soranların bu konu ile ilgili makul ve mantıklı açıklaması var mı merak ediyorum.
***
“Çalıyorlar ama iş de yapıyorlar.” Diye soflaştırdığın hırsızlığı ve dahi çalanı kutsarsan, Ankara’yı ve İstanbul’u sel götürdüğünde, “100-150 yılda bir olur; Allah’ın afeti…”;
İzmir’de olursa, “Beceriksiz CHP belediyeleri; bir de bunlar ülke yönetmeye kalkıyor.” diyenlere hak verir bir de alkışlarsan;  Her sel felaketi sonrası kıllı bir belediye görevlisinin ensesinde oturan ya da kucağında kurtarılma görüntülerini gördüğün bayana şaşırmayacaksın, ayıplayamayacaksın, kınamayacaksın zira senin de vebalin var. O nedenledir 24 Haziran milattır.
Öncesinde, senin, “Allah’ın afeti, kader” dediğin olaylar gelişmiş ülkelerde neden kader değil düşün istersen…

 



Bu yazı 1608 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI