Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Millet Tanımına Yeni Anlamlar Yüklemek


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Millet: Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, kültür, tarih, ülkü ve ideal, gelenek, görenek birliği olan insan topluluğu, ulustur… -Kaynak Türk Dil Kurumu sözlüğü-
     Tanımdan da anlaşılacağı gibi asla ırki manada çoğunluk bir topluluğu ifade etmez… 
     Uluslararasında da genel kabuk gören tanım da budur.
     Kim “milleti” kavramını kullanırsa kast ettiği ülkenin adıyla, Türk milleti, Alman millet şeklinde kullanır ki, doğrusu da budur…
     Ama gel gör ki, öncesinde ve hassas bir dönemden geçtiğimiz bu günlerde dahi Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, bakanlar iktidarları döneminde “Türk” kelimesi ile millet kavramını buluşturmamaya, birlikte kullanmamaya özenle imtina ediyorlar; zannımca halâ ayaklar altına aldığı, “Türk” kavramını Anayasamızdan çıkartmaya çalıştıkları yerdeler!
     Türk değil, ısrarla “bu millet”, ”necip millet” söylemleri onlara ait; sanırsın “bu millet”  yumurtadan çıktı!
     Kereste alırken bile soruyorsun ağaç ama ne ağacı?
     Ama milletin adı önemli değil, o hesap…
     *
     Şayet bir yerlerce ısmarlanmadıysa kendince görev üstlenen bir sözde dinci yazarımız, kendince uydurduğu kabullerle bu söylemlere haklılık kazandırmak için geçtiğimiz günlerde “Millet Nedir” diye bir yazıyı kaleme almış köşesinde…
     Uluslararası kabullere inat kendince tanım yüklemiş millet kavramına…
     İslâm dini bu türden kendi kabullerini, zanlarını, düşüncelerini, inançlarını bir takım dini ögelerle dinleştirenlerden çok çekti ve halâ da çekiyor!
     Ona göre millet:
     “Irk ve kavim taassubu ile değil hak ve hakikat olan inanç çerçevesinde, hür iradesi ile başta özgürlük olmak üzere diğer bütün müesseselerini kendi kendine yeter bir hale getirmiş inançlı toplum demektir.” 
     Bir de iddiasını pekiştirmek için yüce peygamberimizi iddiasına referans yapmış, “Millet, Ümmet-i Muhammed’in bayrağını taşıyan, muhterem hatta mukaddes bir topluluktur.”
     Millet tanımını bu şekilde kabullenmeyenleri de “fitneci” ve “sapkın” olarak sıfatlandırmış…
     Bir de “Ben lânet üzerine değil rahmet üzerine geldim. “diyen peygamberimizi yalanlayarak diyor ki, “Bu şekilde inanmayanlara peygamberimiz lânet etti!”  
     Ve ekliyor: “Millet tanımını bu şekli ile kabule itiraz eden biri şayet tövbe etmeden ölürse kâfirle aynı muameleye tabi tutulur…” 
     Böyle bir tanıma gerek duymasının tek nedeni, “Türk milleti” yerine “millet” diyenlere, “Bu milletin bir adı var o da Türk’tür” diye itiraz edenlere aklınca iktidar adına cevap vermek… 
     Tanım tartışmasız din eksenli; dikkat edilirse yazarın kabulüne göre, ümmet birliği içinde olması zaten mümkün olmayan Çin, Alman, İngiliz, Japon gibi vs. milletler bu tanıma uymuyor, millet dediğime bakmayın(!) daha millet bile değiller inançları gereği, iyi mi?
     Kuran’ın millet kavramını, “İbrahim milleti” diyerek, “din” yerine kullandığı doğrudur.  
     Fakat “ Biz Kuran’ı, yoldan çıkmış müşrik bir millete/kavme daha iyi anlasınlar diye kendi dillerinde indirdik; peygamberi de onlardan seçtik. “mealindeki ayette ve “Ey insanlar! Biz sizi bir dişi ve bir erkekten yarattık; hem de sizi şaab/ayrı şaab/ayrı, kabile/millet kabile/millet yaptık ki, tanışasınız…” diye meallendirebileceğimiz Hucurat suresinde bu günkü anlamında kullanılmıştır. 
     Mesela, Kuran’ın söylemi dışında çözüm önerilmeyen konularda, Kuran, “Örfe göre karar verin, hareket edin.” der. 
     Bu durumda her milletin dili, gelenekleri, örfleri ayrı olduğuna göre, madem millet kavramı salt inanç ekseninde bir birlikten, topluluktan ibaret ise Mısırlısı, Cezayirlisi, Türkü, Bosnalısı, Suriyelisi, İranlısı hangi örfe göre hüküm verecek olmasının bilinmezliği dinde kesin kafa karışıklığına neden olurdu ki, bu türden bir karışıklık yok.
     Geçtim; millet, mademki din eksenli ümmet vari topluluk; 1. Dünya Savaşı’nda, bu millet İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus karşısında birbirine ihanet etti ve halâ da birbirine ihanet ediyor gibi bir yaklaşıma da neden olur ki, din adına doğru olmaz… 
     Anlamadığım:
     Evrensel kabulleri eğip-bükmeden;
     Her türlü siyasi kaygılardan uzak, tarafsız, ya birilerini memnun edemezsem korkusu taşımayan ve kabullerini, mütedeyyin bir kesime daha iyi yutturmak adına dini misyon yüklemeden cevaplar vermek çok mu zor?  
     *
      ABD’nin Kaygısı
    Afganistan halâ bombalı eylemlerin sürdüğü kanayan yara!
    Kuveyt ve Irak arasındaki savaşı hatırlıyorum; yine İngiltere ve ABD’nin gazıyla başlatılan savata binlerce müslüman öldü; bir o kadarı mülteci oldu…
    Keza Irak-ABD savaşını hatırlamayan da yoktur…
      “Kimyasal silah üretiyor…” Yalanı üzerinden başlayan ABD güdümlü BM baskısı sonrası ve akabinde başlatılan savaşta 1,5 milyon Iraklı öldü; 3,5 milyon Iraklı mülteci durumuna düştü! 
     Arap Baharı…
     Tunus, Libya, Yemen ve Mısır’da aynı süreçte ABD tarafından başlatılan sözde demokrasi hareketinde yine milyonlarca müslüman öldürüldü bir o kadarı da mülteci oldu.
     Yemen’de savaş halâ sürüyor…
     Mısır demokrasiyi arıyor!
     Libya üç parça!
     BOP kapsamında bizim de dahlimiz olduğu Suriye’de başlatılan savaşta şu ana kadar yaklaşık 1,5 milyondan fazla müslüman öldürüldü; 3,5 milyonu ülkemizde olmak kaydıyla toplamda 7,5 milyon Suriyeli mülteci durumunda…
     Bakmayın sonradan düşman olduklarına, öncesinde ABD destekli IŞİD ve şimdi de ABD destekli PYD/PKK katliamları bunlara dâhil değil…
     Geçtiğimiz günler de Suriye topraklarında PYD’nin katliamlarına dur demek, sonraki süreçte ABD tarafından kurulması düşünülen bir Kürt devleti oluşumuna fırsat vermemek adına ülkem Afrin’de “Zeytin Dalı Harekâtı” başlattı ki, sonuna kadar haklıyız…
     On üç bin kilometre öteden gelip sonradan dâhil olduğu coğrafyada çıkarları uğruna masum çoluk-çocuk demeden katledilen tüm sivil Müslümanların ölümünden yüzde yüz sorumlu ABD utanmadan yüzsüzce ülkeme ayar vermeye kalkmaz mı?
     Diyor ki, “ Sivil kayıplar için endişeliyiz; sivil kayıpların olmaması için Türkiye önemli hassasiyet göstermeli…” 
     Kesinlikle samimi ve içten istenen bir temenni değil; milyonlarca insanın ölümünden sorumlu bir devletin böyle bir insani kaygı taşımadığına eminim…
     Tam da yavuz hırsız hesabı; gülmek mi, ağlamak mı gerek kestiremedim!
     Ülkemin cevap olarak, ABD’ye ikiyüzlü siyasetini, çıkarları söz konusu olduğunda nasıl alçalabileceğini, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Müslüman coğrafyasında neden olduğu cinayetleri hatırlatmasını beklerdim; gerçi geç de sayılmaz…

 



Bu yazı 1942 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI