Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
İmam-Hatip Liseleri ve Deizm


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Ekonomiye, işsizliğe, dolar ve avronun önlenemez yükselişine; özelleştirme adı altında şeker fabrikalarının satışın rağmen son günlerin gündemi “deizm”…

       Peki, “deizm” ne?

       Dilimize “yaradancılık” olarak çevrilmiş.

       Özetle:

       Allah’ı sadece ilk yaratıcı olarak kabul eden ve O’na başka güç ve nitelik tanımlamayan;

       Allah’ın varlığını kabul etmekle birlikte, dini ve vahyi;

       Peygamber, kutsal kitap, melek, cennet-cehennemi kavramlarını ret eden;

       Allah’ın kâinatı yarattıktan sonra onun işleyişini kendi haline bıraktığı anlayışını önceleyen sözde akılcı(!) bir din öğretisini ifade eder.

       *

       Geçtiğimiz günlerde Konya’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün “inanç” konulu bilinçleştirme toplantısı vardı.

       Sonuç konuşmasında, konuşmacılardan biri bazı tespitlerde bulunarak, İmam-Hatipli gençlerin deizme kaydığını söyledi.

      Aynı minvalde benzer bir açıklama da AKP milletvekili Metin Külünk’ten geldi.

      Kayseri’de, Türkiye Gençlik Vakfı’nın -TÜGVA- düzenlemiş olduğu konferansta: “Eğer tedbir almazsak bu milletin evlatlarını bekleyen tehlike, Kuran’sız İslam, peygambersiz Kuran’dır! Daha ötesini söylüyorum, Allah (c.c) yeryüzünde hiçbir şeye karışmayacağını iddia ettikleri deizmdir. Her noktaya sirayet edecek, tehlikenin farkında olun… Bu tehlikeyi fark etmezsek 10-15 yıl sonra bambaşka bir tehlike ile karşı karşıya kalacağız.”

       Emin olun bu tespit normal liseler için yapılmış olsaydı bu gün kapatma gerekçesi yapılır, tüm liseler İmam-Hatip’e dönüştürülürdü…

      *

      İlk iktidar yıllarını hatırlıyorum, sürekli din vurgusu yaparak dindar bir iktidar olduklarını söylemişler; hatırlarsanız, “İlk defe dindar bir Cumhurbaşkanı seçeceğimiz için kuduruyorlar; engelleyemeyeceksiniz!” demişlerdi.

      Bir de öncelikleri vardı dindar nesil yetiştirmek gibi…

      Tam on altı yıldır iktidarlar…

      Bu düşüncelerine uygun eylemleri başında Milli Eğitim’e 4+4+4 diye ucube bir sistemle her yere İmam-Hatip Ortaokulları açtılar.

      On altı yıl önce 450 olan İmam-Hatip Lisesi sayısı 4112’ye çıkarıldı.

      Her ne kadar Fetö tehlikesi bertaraf edildi ise de Milli Eğitim müfredatı uygulayan mevcut cemaat okullarındaki öğrenci sayısı 250 binden fazla dolayısı ile bu öğrenciler aynı zamanda cemaat yurtlarında…

       “Her ile bir üniversite açtık.” Diye öğünüyorlar mezunlarının hiçbir şey olmadığı…

      Bu sistemde yetişen yedi yaşındaki çocuk bu gün 23 yaşında; dindar değil de deizme kaymışsa ve tehlike on yıl sonrasında çok daha büyüme ihtimali taşıyorsa neden diye düşünmeli İktidar…

      *

  Deizm öğretisi ile kendi içinde çelişkili; aklı önceleyip sonra da onu dışlayan anlayış…

      Peki, dindarımızın ve dindar İktidarımızın durumu ne?

      Kuran, kul hakkı, faiz, yolsuzluk, zina, adalet vb. değerler konusunda eylem noktasında tam riayet ister. İnkârı düşünülemez; bu değerler farzdır ve uymamak büyük günahtır.

      Bu amaçla yaklaşık 1450 yıldır faizin, alkollü içkilerin, zinanın, yolsuzluğun, kul hakkının büyük günah olduğunu anlatıyoruz camilerimizde ama bu gün itibari ile 42 milyon insanımız ve devlet faiz kıskacında…

      Okul önleri uyuşturucu pazarı; içki, uyuşturucu, kimyasallar kullananların sayısı %300 artmış…

      Başta çocuk istismarları olmak üzere zina son on altı yılda % 432 artmış…

      Son yedi yılda kadına şiddet ve cinayetler % 1400 artmış…

      Sınav şifrelemeleri ve isme özel sınav şartları hazırlayarak ve dahi daha sınav yapılmadan kazananlar ilan edilerek kul hakkı yenmiş!

      Diyorum ki, İktidar, İmam-Hatip Lisesi açmak yerine davranış, eylem ve söylemlerini Kuran’la örtüştürseydi, meselâ:

      Meydanlarda sallayarak, Kuran’ı, özetle dini inançları siyaseten bir yerlerde tutunma aracı yapmasaydı;

      Fakir-fukaranın sadakasını çalanları; mütedeyyin insanımızdan, “Vekâleten kurbanınızı biz keselim” diyerek toplanan kurban paralarını iç edenleri hukuktan kaçırmak bir yana, “Hukuk talimatlı…” diyenleri haklı çıkarmasaydı, kumpaslara savcılık yapmasaydı;

      Yolsuzluklar karşısında susmasaydı;

      İslâm’ın en büyük makamı şehitliği bile bile kendi kabullerine göre dizayn etmeseydi;

      “Esenyurt giderse İslâm gider, Kudüs gider, Mekke gider!” diyenleri cüretlendirmeseydi;

      Söylem ve davranışlar eylem noktasında, “Açılım, Oslo Süreci, Habur, BOP, PYD” olduğu gibi günü birlik siyasette konjonktürel çelişkiler taşımasaydı muazzam bir ayna tutmuştu genç nesle ve dindarlığıyla örtüştürmüştü...

       Ama beceremediler…

       İddia ediyorum ittifaklara da gerek duymayacaktı birileri…

       *

       Hele şıh, ulema kisvesinde dolaşanlar var, yerli-yersiz sosyal medya üzerinden videolar paylaşıyor ki, yenilir-yutulur değil!

      Şizofreni hastalığının üfürükle iyileşeceğini iddia eden profesör var.

      “Hastalık yoktur; hastalık cinlerin insan vücuduna girmesidir.” Diyen şıh var.

      Şeyhinin kanını şifa diye içen ve aile etrafına tavsiye eden üst düzey mühendisimiz var.

      Hastalıkları yapılan büyük günahlara kefaret olarak verildiğini söyleyen ulema var.

      Peygamberimizin sakal suyunu şişeleyen; cennet garantili okunmuş kefen; rüyada peygamberi görme garantili terlik pazarlayan var.

       Kuran’ın, “Oku!” emrine rağmen, “İyi ki okumamışım.” diyen var.

      Okula gidecek de ne olacak diyerek, dokuz yaşındaki kız çocuğunun evliliğine fetva veren, evde otursun çocuğunu yetiştirsin diyen fetvacı var.

      Kendini kastederek, “İlişki sırasında şıhhını düşün…” diyen var.

      1. Dünya Savaşında, insaf, vicdan ve tüm akıl öngörülerinin ötesinde, ”Keşke Yunan ve İngilizler ordusu yenilmeseydi ben dinimi daha iyi yaşardım.” diyen dindarımız var.

      Eşek nasıl soyunuyorsa artık, “İlişki sırasında eşek gibi soyunma diyen” var. Ve halâ ortalıkta ahkâm kesiyorlar; engelleyen yok.

      Özetle:

      Bu ülkede kişilerin, ileride katılacağı işsizler ordusunun etkisiz elemanı olmaya aday ve bunu beş yıl süreyle ertelemeye programlı üniversiteler var.

      Okuyanın okuduğunu, dinleyenin dinlediğini anlamadığı ve sadece hafızın güzel sesi, yorumu ile “dindarım” diyenlerin dine bakış açıları ve dini kendi çıkarlarına göre yorumlaması kalınca geriye, İmam-Hatipli genç neslin din yoktur diyerek deizme kaymasına niye şaşıyorsunuz ki?

      Camilerin, İmam-Hatiplerin, üniversitelerin çokluğunun değil kemiyetin niteliği yanı sıra, Kuran mesajının eylem noktasında, en önce vitrinde olanlar olmak üzere akıl ve vicdanlara yerleştirebilmenin, önemli olduğunu inşallah anlarsınız.

     

      



Bu yazı 1807 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI