Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Hesap Kesmek


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Muhalefetin, eski-yeni siyasetçisinden hukukçusuna ve STK’larına kadar hukuk ve demokrasi kuralları içinde ülkeyi ilgilendiren hukuki bir konularda çekincelerini nedenleri ile ortaya koyması, uyarı görevinde bulunması demokrasinin gereğidir; özünde vardır.
      Gül’ün özenle koruduğu sessizliğini bozarken, KHK ile ilgili seçtiği eleştiri dili, üslup olarak düşünce bazında olup, “Yazıklar olsun!”, “sinsi”, “husumetçi” tarzında kişisel hakaret içermiyordu.
      KHK’yi eleştirisi, AKP’li bir milletvekilinin iddia ettiği gibi aile içi mesele değil bilakis, kararnamenin ilerki zamanlarda ülke gündeminde yaratacağı hukuki sorunlara karşı bir uyarıydı ve bu anlamda değerlendirilmeliydi…
      Gel gör ki, tüm eleştiriler tepkisel anlamda siyaseten değil A. Gül nezdinde kişiselleştirilerek, Cumhurbaşkanı’ndan AKP milletvekillerine kadar koro halinde karşı eleştiri bombardımanına tutuldu. 
      Amaç: İtibarsızlaştırmak; yol kesmek!
      “Hesabın ne?” diyenlerin, şayet varsa hesapları bertaraf edip kendi hesaplarını şimdiden devreye sokmak…
      *   
    İlk Söylenecek Cümleyi En Sonunda Söylemek
   Gelelim KHK’ye:
      “Muğlak; ucu açık… KHK bu haliyle toplumsal kutuplaşmaya, yeni husumetlere, çatışma ortamı yaratma potansiyeli taşımaktadır. “ diyenleri haklı çıkarmıştır.
      Nitekim eski cumhurbaşkanı A. Gül:
      Kurucusu olduğu ve bir dönem genel başkanlığını yaptığı ve 58 Hükümeti kurduğu AKP ve başbakanlığı sırasında, siyaset yasağını ve kendi dâhil istifalarla milletvekili ve genel başkanlık yolunu açtığı RTE tarafından, sinsi, husumetçi, Kılıçdaroğlu’ nun kayığına binen, Rabia’sına ve ülkenin bekasına saldıran olarak hedefe konuldu!
      Olası ihtimallerden hareketle ilerde doğabilecek sorunlardan bahsedilirken, geçtim:
    Konusunda uzman ve isminin önünde profesör ünvanı olan onca kişi;
      Konusunda onca uzman hukukçu;
      Muhalefet partileri;
      Yüz elliden fazla STK, 696 sayılı KHK anlamca sakat, muğlak, ucu açık mealinde açıklamalarda bulunduğu için İktidar’ın başbakanı tarafından, “Buna kim itiraz ediyorsa bizim için darbeciden farkı yok.” denilerek resmen darbeci ve Fetöcü ilân edildi.
     İşte sorun ve herkesin itiraz noktası:
     İktidar’ın, itirazcılarını, darbecilerle, Fetöcülerle aynı torbaya koyarak darbeci ve Fetöcü ilân etmesidir…
     Aynı mantıkla hareketle birilerinin bu düşüncelerini eyleme dökmesi noktasında 696 sayılı KHK ile koruma kalkanı altına alınmasınadır…
    *
    696 Sayılı KHK nelere kadirsin!
    İçeriğiyle yarattığı tartışmaların, polemiklerin yanı sıra başka bir tartışmanın, husumetin açığa çıkmasına ve erken hesap kesme işine de vesile oldu!..
     Cumhurbaşkanımızın, A. Gül’ün KHK ile ilgili eleştirilerine verdiği cevabı aynen alıyorum:
     “ Hatta içimizden bazıları bu kampanyaya katıldı. 
     ……..
     Biz bu yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz?
     Nasıl oluyor da bir anda Bay Kemal’in kayığına biniyorsunuz!
     Bu husumet kervanına bizim dava arkadaşlarımız da nasıl katılıyor; birilerinin zil takıp oynamasına vesile oldukları için yazıklar olsun! 
     Diyelim ki, bu kararnamede özellikle geçen ifadenin sıkıntısı yeni anlaşıldı; yapılacak iş gayet basittir, ilgili yerlere bu görüşler iletilir, konuşulur, tartışılır ve gereği yapılır.
     ……..
     Bizim tepkimiz, ülkemizin ve milletimizin bekasını temsil eden Rabiamıza yönelik saldırılara ve bunlara verilen sinsi desteklerdir.” 
     Zaten cümle itirazcıların yaptığı buydu: Uyarmak… 
     Ama inadına, “Dilinde yanlışlık yoktur; kararname aynı haliyle uygulanacaktır.” denilerek çatışmayı seçen İktidar’ın kendisi…
     Benim anlatmak ve vurgulamak istediğim başka…
     Elli sekizinci iktidarı, Başbakanı A. Gül’ün RTE’nin siyaset yasağını nasıl kaldırdığını, milletvekilliği ve AKP genel başkanlık yolunu nasıl açtığını hatırlayın…
     Şimdi bu fedakârlığı yapan birinin kişisel husumet gütmesi;
     Rabia kavramı ile ne kastettiğini açması lazım, her neyi vurgulamak istediyse de RTE’nin Rabia’sına(!) ve ülkenin bekasına sinsi düşmanlık etmesi mümkün mü?
     Hele ayrıştırıcı nefret dilini farklı günlere özellikle taşıyanların, “Olur-olmaz her konuda konuşmaya başladı; yazıklar olsun! Hesabın ne?” çıkışı, asıl hesabı olanların, aleyhte kamuoyu oluşturma, hesabı şimdiden görme, yol kesme gayreti değil midir?
     Buradan hareketle:
     Siyasette dün denen kavramın anlamlandırdığı siyaset birlikteliği, arkadaşlık, birlikte yürüme, aynı müştereklerde mücadele etme anlayışının çıkarlar çatıştığında düşmanlığa nasıl evrildiğini;
    Siyasette ahde vefa denen kavramın konjonktürel ve hiçbir anlamı olmadığını;
    Siyasetteki samimiyetsizliği;
    Olumlu anlamda her türlü siyasi yaşanmışlıkların belleği olan dün denen şeyin siyaseten yok, siyasette zamanla oluşan mevcut şartların geçerli olduğunu söylesek haksız mı oluruz?
     Özetle:
     Kim ne derse desin yargısız infaz, linç 696 sayılı KHK ile hukuka uydurulmuştur…
     Hesabı olanların hesap kapatma gerekçesi yapılmıştır…
     Özellikle, ülkenin çatışmaya değil barışa ve birliğe ihtiyacı olduğunu sık sık vurgulayan İktidar’ın kendisidir. Dolayısı ile ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu dönemde, son KHK’de olduğu gibi daha da ayrıştırıcı sorunlar üretmesi akabinde ayrıştırıcı dili  kullanması hiçte böyle bir gaile taşımadıklarının göstergesidir…   

     Onca söz yarışı arasında tepkilerin ortaya çıktığı andan itibaren cevaben söylenecek tek cümle: “ Diyelim ki,  bu kararnamede özellikle geçen ifadenin sıkıntısı yeni anlaşıldı; yapılacak iş gayet basittir, ilgili yerlere bu görüşler iletilir, konuşulur, tartışılır ve gereği yapılır…” olsaydı, koro halinde başlatılan tartışmalar, polemikler, küskünlükler, karşılıklı restleşmeler yaşanmayacak;
     Onarılması imkânsız hakaret ve ihanet içeren, husumet, sinsilik, ülkenin bekasına yönelik saldırı devşirilmeyecekti.
     Bana öyle geliyor ki,  asıl husumet, sinsilik, karşılarında duran herkesi Fetöcü, darbeci ilan edenlerin kafasında…
     “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” derler;  HÖH vari kuruluşlara başta Konya olmak üzere bazı merkezlerde eğitim veriliyor iddiaları ile 696 Sayılı KHK’ye itirazı olanları haksız çıkarmayacak dedikodular var. 
     Asıl, her iki durumda da “Hesabınız ne?” sorusu bu dedikodulara önverenlere sorulmalı!..    



Bu yazı 1930 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI