Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Ünye Medenileşir mi?


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Bu yazımın başlığını aslında “Ünye Şehirleşir mi?” koymak istedim.

Dedim ki kendi kendime… Şehirleşmek başka bir şey… Medenileşmek başka bir şey…

Nitekim köyler şehir değildir ama nice köyler var ki deyme şehirlerden daha medenidir.

Yine bu başlığıma bakıp hınzırca ukalalaşmaya doğru yol aldığımı düşünebilirsiniz.

Lakin size bundan birkaç ay evvel sosyal medyada çıkan verileri hatırlatmak isterim. Üstelik bu veriler sağlam kaynaklara dayanıyor.

Verilerde diyordu ki; Ünye insani gelişmişlikte son sıralarda. Yani kırmızı hatta… İnsani gelişmişlik demek kısaca medeniyet demek… Sözün özü medeni değiliz vesselam.

İşin garip tarafı… Sosyal medyamızda bu durumu dert edenlerin büyük çoğunluğu memleketin iktidara muhalif kesim idi...

Yani iktidara ve devlet erkânına göre Ünye’nin böyle bir sorunu yoktu. Gerçi, “bu nasıl olur, bu dış güçlerin komplosu” gibi veryansınlar da yapmadılar. Dikkate almamış gözüktüler.

Hadi iktidarı yani belediyeyi hedefe koydun anladık da… Devlet erkânını neden bu işe bulaştırıyorsun diyebilirsiniz.

Efendim,

Bundan yıllarca önce ilçemize bir kaymakam atanmıştı da… Daha gelir gelmez ayağının tozu ile “burası nasıl bir memleket böyle. Köyden farkı yok” demişti de kimse kalkıp “hazret ne diyorsun dememişti/diyememişti.

Neyse,

Bizim yani Ünye’mizin “medeniyetsizleşme” çabamız son yirmi yılın eseri değil. Burada münafıklık yapıp iktidara yüklenmeyelim. Bu eksiye gidişat taaa Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren başladı.

Tabi biz neyin ne olduğunu son yirmi yılda gemi azıya aldığımızda fark edebildik. Kısaca, son yirmi yıla kadar sermayeden yedik.

Ünye Cumhuriyete kadar “hakikaten şehir… Hakikaten medeni idi.” Atatürkçüler şimdi hop oturup, hop kalkacaklar. “Ne yani bu memlekete medeniyeti biz getirmedik mi? Hazretin kılık kıyafet merakını dünya âlem takdir ederdi.” Dediklerine itibar etmeyin siz… İş kılıkla yürüseydi terziler cennetlikti, ama ne yazık ki kazın ayağı öyle değil.

Yine neyse diyelim konuyu dağıtmayalım… Ünye ile devam edelim.

Ünye neden bu duruma geldi? Onun cevabını arayalım. Önce Ünye’yi tanımlayalım.

“Ünye Cumhuriyete kadar bir ihracat ve ithalat limanı idi. Karadeniz’de İç Anadolu’ya bağlantısı en kolay şehirlerden biriydi.

Dışa açık, gerek ekonomik gerekse kültürel olarak dışarıdan etkilenen bir liman şehri olan Ünye’mizin uygar olma yönünde; Çevre muadillerinden birkaç adım önde olmasından daha tabii ne olabilirdi.

Ünye’nin dışarısı ile ilişkileri kesildikçe ve köylerden göç aldıkça… Üstüne üstlük kadim zenginlerin de dışarıya göç etmesiyle Ünye gittikçe kabuğuna çekildi. Doğal olarak eskiden ticareti ve sosyal yaşamı ile çevre coğrafyanın çekim alanı olan Ünye bu özelliğini de yitirmiş oldu.

Ürettiği fındığın geliri ve memur iaşeleri ile geçimini sağlamaya çalışan içine kapanık kocaman bir varoş/getto haline geldi.

Kısaca Ünye, kendisi yıkılmış ama mihrabı yerinde duran tarihi eser durumunda. Üstelik bugün o esere bakıp, bakıp övünüyoruz. Olan bu.

Şunu diyebilir ve sorabilirsiniz… Çevremizdeki diğer şehirler gelişme yolunda ilerledikleri halde Ünye neden geri gidiyor/kalıyor?

Şunu bilmekte fayda var. Onlar da olmaları gerektikleri yerde değiller. Ama onlar adım, adım da olsa ilerliyorlar. Biz ise gelişmiş iken geri gittiğimiz için çevre şehirlerin hızla geliştiklerini zannediyoruz. Burada yüreğinize bir nebze su serpmiş olalım.

Bugünkü icraat yönetimlerinin kabahati, daha doğrusu sorumlulukları ne?

Zannediyorlar ki,

Bizler parklar, yollar, AVM’ler yaparsak ilçemiz gelişir, güzelleşir. Güzelleşir mi? Belki! Ama medeniyet yolunda gelişmeyeceği de aşikâr… Bu yönde gelişme ilçemizde sosyal ve kültürel alt yapıların oluşturulması, şehirlilik bilincinin verilmesi, varoşlarla merkezin, yeni gelenlerle yerleşiğin kaynaştırılması ile mümkündür. Kısaca her meşrepten ve mezhepten şehir yaşayanlarının kaynaştırılmasıdır şehirleşme ve şehirlilik. Ortak bilincin oluşturulmasıdır.

Eğer medeniyet sadece ekonomik göstergelerin karşılığı olsa idi Mehmet Akif “tek dişi kalmış canavar” demezdi. Ya da kültürümüzün temelini oluşturan dinimizin Peygamberi iki odalı mazbut bir evde değil saraylarda yaşardı.

Allah’ınızı severseniz, el kadar bir kültür merkezi olmayan ve ihtiyaç da hissedilmeyen 135 bin nüfuslu bir şehir olması kadar abuk-sabuk bir şey olabilir mi?

 



Bu yazı 1145 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI