Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Ünye Belediye Başkanlığı Ahvallerine Devam…


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Geçmiş her ne kadar hasıraltı edilse… Bunu da atlattık denilse… Üzerini nasıl olsa küllendirdik zannedilse de... Unutulmuyor, toplumun hafızasından silinmiyor.

99’ seçimlerinde başkan seçilen ve sonrasında da Ünyeliyi hayal kırıklığına uğratan şahsın; aday oluşu, başkanlığındaki icraatları ve yakın çalışma arkadaşları benim için muamma olmuştur. Bunca yıl geçmesine rağmen hala düşündürür beni.

Bu başkanımız 94’de de aday olmuş ancak seçilememişti. Gerçi az bir farkla kaçırmıştı. 99’daki ikinci adaylığında kendi partisi haricinde birçok kesimden oy aldı. Öyle gayret gösterdiler ki; Bu seçimin konusu geçtikçe yanımda çalışanımın iki çuval ununa sebep olmamın hikâyesi aklıma gelir. Gülümsemeden geçemem. Garip benimle üç gün konuşmamıştı.

Benim için birinci muamma; iki dönem ısrar edilecek aday mıydı? Özellikle ikinci seçimde bu kadar yüklenilecekse, neden Ünye’de ikamet eden, partinin bildik ileri gelenleri aday olmadı da… Yurt dışından getirildi?

İkinci muamma; Seçildiğinde yanına verilen yardımcıları neden parti içinden ya da partiye yakın isimler değil de… Hele bir tanesi var ki… Başka partinin bildik etiketlisi başkan yardımcısı yapıldı? Kaldı ki bildiğim kadarıyla başkana yakınlığı da yoktu.

Bu kadar teşkilatçı idi de… Neden mesai saatinde kahvede pişti oynadı?

Ayrıca buna partinin yöneticileri neden itiraz etmediler? Bildiğini okudu denilebilir. Hâlbuki başkanımız Ünye tarihinin en mülayim başkanlarındandı. Bürokratlarına dahi söz geçiremiyordu. Yani böyle şeylere karşı koyacak kişiliğe sahip değildi.

İşin garip tarafı;

Zamanında rüşvet hikâyeleri öyle ayyuka çıkmıştı ki; İş ayağa düşmüştü. Kaderin garip cilvesi… Aynı partinin başka versiyonu on yedi yıl sonra aynı şeylere muhatap kalıyor. Bu seferki biraz farklı… “Pervazsızca ve patavatsızca...”

Yıllar sonra partinin ileri gelenine sordum “abi bunları nasıl fark etmezsiniz? Cevap “kavun değil ki koklayalım.” Keşke insanları da koklayan bir makine icat edilse…

Başkan yardımcısına ne oldu dersiniz? Bundan birkaç yıl evvel Ankara’da bir ilçe belediyesinin ihaleden sorumlu müdürü olduğunu duydum.

…………………………………

2002’den sonra yeni devir başlamıştı. Bu arada “bir insanın hayat çizgisi düzgünse, ben dürüstüm demesine gerek yoktur.” Bu söz benim değil… Ulu Büyük Dedemin.

2004 seçimlerinde aday olup kazanan arkadaşımız 2002’deki genel seçimlerde başka partinin ilçe başkanı iken “dostlar alışverişte görsün.” Karakterinde idi.

Rahmetli dediydi ya;

“Bir insanın hayat çizgisi düzgünse ben dürüstüm demesine gerek yoktur.”

Seçimlere kısa bir süre kala onunla bürosunda sohbet ediyoruz. Dedim ki; “Başkan işin ucu gözüktü. Öbür adayları boş ver. Onlar ‘laf ola beri gele…’ Sen aday olacaksın ve kesin kazanacaksın.” Gülümsedi. Devam ettim,

“Allah bana başkanlığı nasip edip de koltuğa oturduğumda, Ünye için şunları yapmayı düşünüyorum.” Diye hiç düşünüp hayal kurdun mu? Şaşırdı… Birkaç saniye düşündü… “Valla hiç düşünmedim ki.” O cevaba ben de şaşırdım. Hata bende idi. Soru doğru yere sorulur.

Aday oldu, seçim çalışmalarına başladı. Bir gün beni aradı, günlerden Perşembe akşamı. “abi cumartesi günü falanca tv kanalında oturuma katılacağım. Bana birkaç tane proje hazırlar mısın. Şunun şurasında bir buçuk gün var nasıl hazırlayayım dedim. Bilgisayarda çiz işte bir şeyler dedi. Nasıl olsa bilgisayar programı icat olmuş mertlik bozulmuştu. O sıralar sivri zekâ ürünü projeler havada uçuşuyordu. Bunlardan biride, Tabakhane deresinde gondol sefası projesi idi... Millet avanak ya… Kanacaklar.

Bir soru…”Asıl avanak olan kimler?”

Tv programı iptal olmuştu. Bende proje falan hazırlamamıştım zaten. Buna karşılık programda göz atacağı kısa ve öz iki sayfalık bir rapor hazırladım. O gün bürosuna gittim raporu verdim.

Aldı…”Bu ne?” Dedi. Belediyecilikle alakalı rapor dedim. Göz ucu ile bakmaya bile tenezzül etmedi. Masaya atıverdi. Bir kopyası hala bende durur. Anladım ki yeni partisine hemen uyum sağlamış. “ Bilgi ve iman onlara doğarken yüklenmiş.”

………………………………..

Bir seçim sonrası bir ilçe başkanına “ falanca sizden aday olmak istediği halde neden aday yapmadın da (kazanamayacağını bile-bile) sen aday oldun? Diye sorduğumda “abi adamın cebinde akrep var sanki. Kuruş para çıkarmadı ki. Bu parayı ben ortaya koyacaksam neden onu aday yapayım ki?” Haklıydı… Parayı veren düdüğü çalar.

Bu son anekdotum olsun.

Bu “hikâyeleri” magazin dedikodusu” olsun diye yazmadım. İstedim ki hep beraber geçmişten dersler alalım.

Giderayak;

Bu sistemde ve özellikle iki atımlık barutu olan birini aday yapıp tüm seçim masraflarını ona yüklediğinizde; değil fani kul “sahabe” olsa, seçildiğinde “hamut-u gırtlak” yapmazsa aklından zoru var derim.

“ Başkanlık ihale makamı değil ki talip olasın.” Bir de… “ Parti program ve şartlarına uygun aday Fizan’da da olsa aranır ve bulunur… Tabi ortalık yerde ne yapacağını bilen parti yönetimi diye bir kurum var ise.”



Bu yazı 1246 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI