Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
“Delü Memedin Barometresi”


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Efendim,

Ünye deliler cenneti derler… Eğer böyle bir kanı varsa, bu Ünye’ye hakaret mi olur? Yoksa “Ünye hikmetler şehri” anlamına mı gelir?

Gerçi,

Deliliğin ne kitabını yazdım… Ne de delilik hakkında iki satır okudum. Bu konuda zır zır cahilim desem yeridir.

Zaten tarihte Mazhar Osman’dan başkasını da bilmem. Tabiî ki eğer deli ise…

Bir de Ünyeli Dingal ile “Delü Memed”.

Zaman-zaman içime dert olmuyor değil hani. Ünye’nin delileri ile “deliye yakın” olanları hakkında bir kitabım olsun isterdim.

Lakin… Olmadı, olmuyor bir türlü.

Onların hayat hikâyelerinden çok, olaylardan yola çıkarak ruh hallerini, iç dünyalarını yansıtmak ne de güzel olurdu.

Bu da epeyi bir mesele…

Mesela,

Dingal’i eğer günlük hayatı ile ele alırsanız yarı yolda kalırsınız. Bol-bol güler ya da haline acırsınız. O kadar. Bunun için de kitap yazılır mı?

Ama onun Ünyespor’un maçlarında tel örgünün hemen yanında volta atarken arada bir “Ünyespor oyna, kazan” diye çıkışmasını hangi kitaplara sığdırabilirsiniz? Hele de bu zamanda!

Stadyumda seyircinin daha oyun başlar başlamaz başta rakip takım olmak üzere kendi takımının oyuncularına, oyunun hakemine kadar vara, yoğa küfretmelerine karşılık; Dingal’in “Ünyespor oyna, kazan” demesi… Hem de deli(zannettiğimiz) birisi tarafından denmesi manidar değil midir?

İnsan bu sözün “hangi aklın ürünü olduğunu” düşünmeden edemiyor.

Bazen insan sormadan da edemiyor “ delilik aklın üst sınırımı acaba?” Diye.

Ben yıllarca Delü Memede gıcık kaptım. Ulan dedim kendi kendime “deve gibi adam.”

Azmetse taşın suyunu çıkarır. Hiç utanmadan sokaklarda üç-beş kuruşun peşinde...

Fakat…

Günlerden bir gün canımın sıkıntılı olduğu bir anda “Yakup abi ben geldim” dediğinde gayri ihtiyari “Memed bugün para kazanamadım, yarın gel” dediğimde hiçbir şey demeden arkasını dönüp gitmesi beni şaşırttı. Yahu üç kuruşun kazanması mı olurmuş? Demedi… Demek ki var bir şeyler!

Hâlbuki “bugün para yok sana… Ya da durmadan para mı olurmuş” dediğimde inat eder yakamı bırakmazdı.

Bu ders değil de ya nedir?

Memed sadece fındık zamanı on beş- yirmi gün uğramaz. Ondan gayrı Memed her hafta mutlaka büroma uğrar.

Bundan bir yıl kadar önce Memedin büroma bazen haftada bir, bazen üç-beş günde bir bazen de her gün uğradığını fark ettim.

Memedin bu durumunu uzun süre takip ettim. Sonunda şu kanıya vardım; Memedin beni ziyarete gelmesi piyasaların ekonomik durumu ile yakından alakalı.

Eğer piyasaların ekonomik durumu iyi ise, Memed bir hafta bana uğramıyor.

Öyle ya,

Hâsılat iyi ise üç kuruş için neden üç kat merdiven tırmansın ki?

Yok, eğer piyasaların durumu bozulmaya başlamışsa anlıyorum ki Memed piyasalardan parsasını yeterince toplayamıyor. Toplayamadığı için de Memed beni sık hatırlıyor.

Zaman-zaman Memede takılırım “Memed durumlar nasıl?”

Memed şükür sözünü dilinden eksik etmez “Çok şükür Allah’a… İyi… İyi…” Der hızla kapıdan çıkar. Allah’a şükür etmeyi, alırken sadakayı verene duasını dilinden hiç eksik etmezdi.

Bu aralar gelmeler sıklaştı. Hatta geçen hafta öğleden önce ve sonrası olmak üzere bir günde iki kere geldi. İkincisinde eli boş döndü tabiî ki.

Geçen Cuma günü yine geldi. Yavan-yavan “Yakup abi ben geldim” dedi. Masamda her zaman hazır olan nafakasını uzattım.

Aldı, hiçbir şey demeden arkasını döndü kapıya doğru yürümeye başladı. Yorgun bir hali vardı sanki.

Şaşırdım… Başımı okuduğum kâğıttan kaldırmadan öylesine “Memed durumlar nasıl?”

Memed arkasını dönmeden giderayak… “Boktan… Boktan.”

Hayırdır İnşallah… İyi saatlerde olsunlar.



Bu yazı 1268 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI