Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Ben Dememiş miydim…


Yakup HALICI Bugün Pazartesi
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Ben dememiş miydim demek pek hoşuma gitmez. Bir anlamda “ben her şeyi bilirim” demek gibi bir şey bu.

Bir de,

Hınzırlığı çağrıştırır. Ondan da öte akla da ziyandır. Her şeyi didik, didik etmek ve sonrasında netice çıkarmak… Arada bir de niyet okumak.

Her ne olursa olsun halimden şikâyetçi de değilim. Hepsini de tutturduğum söylenemez. Olsun, ihtimaller hesabı yapmak ve neticesine varmak (özellikle) Ulu Meşemin dibinde zevk verir bana.

Size son bir “atmasyon” daha yapayım ve sonrasında konuyu kapatalım. “ Giden başkan bedel ödemek için tahsilât yapmaya gelmişti. Hesap bitti ve gitti. Maşa olmak çok kötü bir şey...

‘Ama davada her şey kutsaldır.’ Ben demiyorum, ağamız diyor. Bunu da unutmayalım.” Umalım ki… Gelen gideni aratmaz.

Geçen gün(yazar) meslektaşım Sayın Kıroğlu’nun Ünyekent’teki yazısını okudum. Güzel şeylere değinmiş… “De…”

Sayın Kıroğlu boşuna feveran ediyor. Çünkü “çocuk okumuyor.” Bir yerde talep yoksa yapılan işler zorlamadır. Orada kabahat dümenin başındakilerde değil, sebepleneceklerdedir.

Hani ağlamayan bebeye meme verilmez hesabı.

Lakin…

İşin bir de önderlik yönü var. Elbette kurumlar icraatları ile toplumun önderi olmalıdır. Bu bir fasit dairedir. Yumurta tavuk hesabı yani…

Toplum talep edecek, yönetim önder olacak.

Dilerim bundan sonra Sayın Kıroğlu’nun feveranı boşa çıkmaz.

Ama…

Ne yalan söyleyeyim hiç de ümitli değilim.

Hekime sorarsınız “hastanın durumu ne?” Doktorda “Allah’tan ümit kesilmez.” Der ya onun gibi bir şey.

Bir başka konu ile devam edelim,

Partiler ve adayları ile belediye başkanları zannederler ki vatandaşa amme hizmetlerinin alasını götürdüğümüzde, onun hanesine iaşe taşıdığımızda ya da vaat ettiğimizde seçim kazanırız.

Vatandaş bunları “bunlar vazifesi zaten yapmak zorunda, ya da bunlar oy avcılığı veya kendi parası ile mi yaptırıyor” der. Vatandaş bunun karşılığında (sözde) minnetini ifade eder ama arka sokakta unutur.

Vatandaş için asıl önemli olan güven ve saygıdır. Vatandaş çok iyi gözlem yapar, hiçbir şeyi (unutmuş görünse de) unutmaz.

Son dediğimiz iki şey de adil davranmaktan geçer. Bunu yaptığınızda unutulmazlar arasına girer, şehrinizde göğsünüzü gere-gere dolaşırsınız. Bir başka seçenek daha var… Göreviniz bittiğinde ben yönettiğim şehri daha tanımam, Fizan’a kadar yolum var derseniz… O zaman başka.

Konuya biraz makas atalım mı?

Vaktiyle biriyle tanıştım. Adam dedi ki “ sen meclis üyesi iken, falanca tarihte mecliste bir imar tadilatı yaptınız. Mahkemeye verdim kazandım. Allah’ını seversen bu haksızlığa nasıl evet dedin?”

Kem-küm ettim “ben o zaman mecliste yanlış olduğunu beyan ettim.” Adam “ama meclis zabıtlarında böyle bir şey okumadım.”

O kararı gayet iyi hatırlıyorum. Gerçekten bu tadilatın yanlış olduğunu söyledim. Tabi zabıtlara falan geçirmeden… Sonrasında da “yahu sadece benim oyum buna zaten yetmez.” Dedim “he” deyiverdim.

O arkadaş bana iyi bir ders vermişti. “ Suça, haksızlığa (hele de vazifen olduğu halde) göz yummak suçu işlemekten daha büyük günahtır.” Kuranımızda böyle yazar. Hani “dilsiz şeytan” hikayesi var ya!

Dolayısıyla eğer nasip olur da muhtar olursam; muhtarlığa suyumu evden götürmekten ziyade, elimde adalet terazisi ile oturacağım. Bir de gözümü hiç yummayacağım.

Bu da benim latifem olsun.



Bu yazı 1112 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI