Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA ERMENİ SORUNU VE ASALA...


Olcay SOĞUK
unyevizyon@hotmail.com
 
 

 KURULAN ERMENİ CEMİYETLER VE FAALİYETLERİ

Ermeni sorunu Ermenilerin kendi içinden ve ihtiyaçlarından değil, büyük devletlerin bölge üzerindeki çıkar hesaplarından doğmuştur. Ne var ki bazı Ermeni gruplar kendileri üzerinde oynanan oyunları görememişler ve çeşitli dernek ve cemiyetler kurarak kanlı isyanlara başlamışlardır. Bu derneklerin ilki 1878 yılında kurulan Kara Haç Cemiyetidir. Bundan iki yıl sonra 1880’li yıllarda Rusya denetimindeki Ermenistan’da kurulan dernekler Anadolu Ermenilerine silah göndermeye başlamışlardır . Bu dernekleri, Anadolu’da 1881’de Erzurum’da kurulan Anav Müdafileri(Pasthpan Haireniats) ile  1885’te Van’da “kan dökmeden hürriyet elde edilemez” sloganı ile faaliyetine başlayan İhtilalci Armenakan teşkilatı takip etmiştir. İki yıl sonra, 1887’de Cenevre’de Marksist Ermeniler tarafından kurulan Ermenice “Çan Sesi” anlamına gelen (Hınçak) Partisi’nin programında belirtilen başlıca hedefi ise, üç devletin (Osmanlı, İran, Rusya) üzerinde iddia ettikleri “topraklarını” azat ederek “Büyük Ermenistan”ı kurmaktır. Başlangıçta birlikte hareket edecekleri, ancak bir yıl sonra fikir ayrılıkları nedeniyle kopacakları “Ermeni Devrimci Federasyonu” adıyla anılan Taşnaksutyun Partisi 1890 
yılında Tiflis’te kurulmuştur. 

          Ermeni Sorunun ortaya çıkışında önemli bir rol oynayan Ermeni komita ve örgütlerinin ortak özellikleri birer ihtilal, isyan ve terör örgütü olmalarıdır. Genellikle merkezden yönetilen ve dar kadrolarla kurulan bu örgütlerin amaçlarına ulaşmak için, parti programlarında da belirttikleri gibi propaganda, kışkırtma ve terör eylemleri yapmaktan kaçınmamaları dikkat çekicidir. Bu örgütler ilk eylemlerini; Türk, Kürt, Çerkez,… gibi Anadolu halkları ile sorunsuz halde yaşayan Anadolu Ermenilerini kışkırtmak ve harekete geçirmek için 1890 yılında gerçekleştirmişlerdir. Erzurum’da Anavatan Müdafileri Cemiyeti üyeleri ve İstanbul Kumkapı’da Hınçak partisi üyelerinin halkı kışkırtması ile patlak veren olaylar yüzyıllardır birlikte yaşayan Türk ve Ermeni haklarını karşı karşıya getirmiştir. İki taraftan 10 kişinin hayatını kaybettiği bu olaylar  tıpkı diğer isyanlar gibi Avrupa basınına, “Türkler Ermenileri katlediyor” şeklinde yansımıştır. Esasında Avrupa basınında yer alan bu haberlerden de Ermeni çetelerini kimlerin kışkırttığı anlaşılmaktadır. Bu yaşananları Erzurum, Van, Adana ve Sason’daki isyanlar takip etmiştir. Olayların ardından, Anadolu’da yaşananları araştırmak için kurulan Milletlerarası Tahkik Komisyonu’nun 20 Temmuz 1895 tarihli raporunda, Ermenilerin masum olmadığı açıklanmıştır . 

          Tüm bu olanlara rağmen başta İngiltere olmak üzere Avrupa Devletleri ve Rusya, Osmanlıya Ermeni Nüfusun yoğun olarak yaşadığı Vilayet-i Sitte ( Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Adıyaman, Diyarbakır)’ye Islahat uygulaması için baskı yapmıştır. İsyanlar ve dış devletlerin baskısı sonucu 2.Abdülhamit, bütün vilayetlerde uygulanması için Aralık ayında Ermenilere yönelik bir af kanunu çıkarmıştır. Bu isyanlar ve beraberinde yaşanan olaylar Osmanlı Devleti’nin 1.Dünya Savaşı’na girmesine dek devam etmiştir. Dönemin Başkomutanı Enver Paşa, böyle bir durumda Ermenilerle birlikte savaşa girmenin doğru olmayacağını ve isyan çıkan bölgelerde (Doğu ve Güneydoğu)’ki Ermenilerin başka vilayetlere gönderilmesinin yerinde olacağı fikrini dönemin Dahiliye Nazırı Talat Paşa’ya sunmuştur . 
 
         1 Kasım 1914’te Osmanlı Devleti 1.Dünya Savaşı’na girdiğinde, doğu sınırındaki Osmanlı ordusunda görevli Erzurum Milletvekili ve Ermeni Generallerinden Garo Pastırmacıyan ve Van Milletvekili Papazyan’ın da aralarında bulunduğu Ermeni subay ve 
erlerin, birliklerinden ayrılarak Rus Ordusuna katılmaları sonucunda Ermenilerin çoğu o dönem yine Osmanlı toprağı olan ve nispeten tüm savaş cephelerinden uzak olan Halep ve Musul başta olmak üzere Bağdat, Şam, Filistin ve Lübnan’a sevk edilmişlerdir. Ayrıca 24 Nisan 1915’te tüm bu kanlı eylemleri düzenleyen komitalar kapatılarak elebaşları İstanbul’da tutuklanmıştır. İşte bu tarih, bugün Ermeniler tarafından sözde soykırım tarihi kabul edilerek her yıl anılmaktadır. Bu tutuklama olayını gerek hukukî gerek siyasî olarak soykırım nitelemesiyle tarif etmek mümkün değildir.

Devamı haftaya...



Bu yazı 1556 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI