Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
2- ERMENİ SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞI


Olcay SOĞUK
unyevizyon@hotmail.com
 
 

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA  ERMENİ SORUNU VE ASALA...

ERMENİ SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞI
 

          1789 yılında Fransız İhtilali’nin gerçekleşmesi ile birlikte ortaya çıkan “milliyetçilik” ilkesinin yayılması sonucu imparatorluklar bölünmeye başlamıştır. Bu bölünmelerde en fazla yarayı bünyesinde pek çok milleti barındıran Osmanlı Devleti almıştır. Kuruluşundan bu yana yönetimle bir sıkıntısı olmayan, inanç ve kültürel faaliyetlerini devletin çıkarmış olduğu çeşitli azınlık yasaları ile devam ettirebilen Osmanlı idaresindeki azınlıklar, zaman içerisinde bağımsızlıklarını kazanabilmek için ayaklanmaya başlamışlar ve Avrupalı devletlerin Osmanlı Devletine karşı yürüttükleri işgalci ve sömürücü politikalara araç olmuşlardır. 
          Osmanlı Devleti tarafından “Düvel-i Muazzama” da denilen bu güçlerin politikalarının parçası olarak tahrik edilen unsurlardan birisi de Ermeniler olmuştur . Nitekim, dış güçlerin yardımıyla oluşturulan Ermeni komiteleri aracılığı ile memleketin her yerinde kulüpler açılmış, buralarda Ermeni milliyetçiliği aşılanmaya çalışılmıştır. Ermeni Patrikanesi ise komitecilerin karargahı haline gelmiştir. Rus Çarlığı da Kilikya (Adana, Maraş, İskenderun) bölgesindeki Ermenileri Ortodoks mezhebine geçirerek kendisine bağlamayı ve bu yolla Akdeniz’e çıkmayı hedeflediği için, devamlı olarak Ermenileri kışkırtmaktan geri kalmamıştır. Dönemin Rus ve Ermeni belgeleri, Ermeni milliyetçiliğinin Batı’nın ve Çarlık Rusya’sının özellikle 19. yüzyılda başlayan Ermenileri Türkiye’ye karşı kullanma tasarımlarına paralel olarak geliştiğini göstermektedir . Yabancı ülkelerin bu politikaları ve baskılarla yapılan reformlarda Osmanlı’nın teslimiyetçi tutumu sonucu cesaretlenerek, içte ve dışta örgütlenen Ermeniler yavaş yavaş Türklerden uzaklaşmaya başlamışlardır. Tüm bu sorunlar, Avrupalı Devletler tarafından Osmanlı Devleti’nin paylaşılması namına sürdürülen “Şark Meselesi” olarak ün yapmıştır. Peki tam olarak nedir Şark Meselesi? 

“Şark Meselesi” 
en yalın anlamıyla Osmanlı Devleti’nin paylaşılması sorunudur. Avrupa devletlerinin Osmanlı tebaası Hıristiyanların haklarını korumak iddiasıyla Osmanlı topraklarını parçalayarak bölüşmeyi ifade eder. Bu politika, sırasıyla imtiyaz, özerklik ve bağımsızlık şeklinde uygulanmayı amaç edinmiştir. 

          Ermeni Sorununun tarihte ilke kez uluslararası bir sorun haline gelmesi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşlarında Osmanlıların yenilmesi sonucu, 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması (16. Madde: Ermenistan’dan Rusya askerinin istilası altında bulunup Yüce devletimize verilmesi gereken yerlerin boşaltılması oralarda iki devletin dostane münasebetlerine zararlı karışıklıklara yer verebileceğinden, Yüce Devletimiz, Ermenilerin barındığı eyaletlerde mahalli menfaatlerin gerektirdiği ıslahat ve düzenlemeyi vakit kaybetmeksizin yapmayı ve Ermenilerin Kürtlere ve Çerkezlere karşı emniyetlerini sağlamayı garanti eder.) ve 13 Haziran 1878’deki Berlin Kongresi (61. Madde: Osmanlı Hükümeti, halkı Ermeni olan eyaletlerde mahalli ihtiyaçların gerektirdiği ıslahatı yapmayı ve Ermenilerin Çerkez ve Kürtlere karşı huzur ve güvenliklerini garanti etmeyi taahhüt eder ve bu konuda alınacak tedbirleri devletlere bildireceğinden, bu devletler söz konusu tedbirlerin uygulanmasını gözetleyeceklerdir.) ile olmuştur . Böylece Ermeni sorunu uluslararası antlaşmalara girmek suretiyle Osmanlı Devleti'nin kendi egemenlik hakları çerçevesinde çözebileceği bir iç sorun olmaktan çıkmış, Rusya ve İngiltere'nin müdahale aracı olarak kullanacakları bir emperyalizm sorunu haline dönüşmüştür. Böylelikle Ermeniler, Şark Meselesi’nin bir parçası olarak, emperyalizmin kirli sularına çekilmiştir.

         Ermeni Tarihçi Boryan, bu antlaşmalarla Rusya’nın 
gerçek amacını şu şekilde 
açıklamıştır: 
         
“Çarlık Rusya’sı hiçbir zaman Ermeni muhtariyetini sağlamak istememiştir. Bu nedenle Ermeni muhtariyeti için çalışan Ermeniler aslında Rusya’nın Doğu Anadolu’yu ele geçirmesi için Çarlık ajanı olarak faaliyet göstermişlerdir” .

          Bu anlaşmalardan sonra Rusya'nın ve bazı Avrupa devletlerinin kışkırtmasıyla Ermeniler süratle örgütlenerek, bağımsız bir Ermenistan Devleti kurmaya yönelmişlerdir. Bu dönemde çıkan bazı Ermeni isyanları ve olayları şöyledir: 20 Haziran 1890’da Erzurum’da patlak veren isyan; 1892’de Van valisini öldürmeye teşebbüs etmeleri, Bab-ı Ali gösterisi, Zeytun isyanı; 1895 Ekim ve Kasım aylarında Bitlis, Van, Diyarbakır, Trabzon, Ankara, Adana, Tokat’ta çıkan isyanlar; 21 Temmuz 1905 günü II. Abdülhamit’e suikast düzenlemeleri . Bu olaylarla, bir takım isyancı Ermeniler, günümüze kadar gelecek olan Ermeni Sorununun fitilini de ateşlemişlerdir. 

 KAYNAK :  Prof. Dr. Gül AKYILMAZ, Osmanlı Devletinde Gayrimüslimlerin Hukuki Statüsü, Ermeni Araştırması  
   Türkiye Kongresi, Ankara. 
  Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, “Geçmişten Bugüne Kadar Türk-Ermeni 
  İlişkileri”, Ankara, 1989, s.19-20.
  
Yusuf HALAÇOĞLU, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, B.K.Y.yayınları, İstanbul, 2006, s.17.
  
Yusuf HALAÇOĞLU, Ermeni Tehciri, B.K.Y. yayınları, 2014, s.25.

  Mehmet PERİNÇEK, Ermeni Milliyetçiliğinin Serüveni (Taşnaklardan ASALA’ya Yeni Belgelerle), Kaynak 
   Yayınları, İstanbul, 2015.



Bu yazı 1824 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI