02.07.2016 tarihinde “Bu Özgüven Siyasetten mi, Kudretten mi?” başlıklı bir makale yazmıştım.  Yazıdan bir kesiti paylaşıyorum sizlerle…

 “….başhekimin hastanedeki hekime yaptığı iddia edilen darp ve sözlü saldırı olayı…
Doktor da bu yaşanılan olayın ardından darp raporu almış, başhekim hakkında suç duyurusunda bulunmuş.” 
 “….Ak Parti Ünye İlçe Teşkilatı Başkanı Arif Ergün, konuyla ilgili açıklama yapmış, basında başhekim hakkında karalama kampanyası yapıldığını ve bu tür haberlere itibar edilmemesi gerektiğini söyledi.
Burada sormak lazım..!
Bu konu da başhekimin savunmasını Ak Parti teşkilatı neden yapıyor?.........”
Şeklinde devam eden bir yazıydı bu…

O gün gazete çıktı ve ben de bazı kurumlara gazete bırakmak için yola koyuldum.
Kurumlara ve ofislere gazete götürüyorum…
Sonra yine, gayet iyi duygularla bir ofise gittim. Ofiste sekreterden kişinin orada olup/olmadığını sordum. Sekreter o kişinin odasında olduğunu söyledi.
Ben odaya girdim;
-Merhaba Başkanım!
-Merhaba Meral Hanım;
-Nasılsınız Başkanım?
-İyiyim teşekkür ederim.
-Gazete getirdim Başkanım, fazlaca vaktinizi almayayım…
-Anladım. 
-Meral Hanım bir yazı yazmışsınız. Yazıda benim adımı kullanmışsınız. 
-Evet Başkanım… Biliyorsunuz insanları, doğru şeyler yaptıklarında takdir ettiğimiz gibi, yanlış olduğunu düşündüğümüz konularda da eleştiriyoruz. Her siyasetçi bunlara hazır olmalı… Olumlu/olumsuz eleştirilere açık olmalı.
-Meral Hanım! 
Olayın aslını astarını bilmeden yazmışsın. Başhekim haklı. O doktor hakkında şikayetler var. 
Peki başkanım bu yol doğru mu?
İlgili merci ye resmi kanallar dilekçe ile başvursa daha doğru olmaz mıydı? 
Hem sizin bu konuda savunma yapmanız doğru mu?
-Anlaşıldı Meral Hanım… (o sağ elim işaret parmağını kaldırıp yüzüme doğru sallayarak..)
O zaman sana şöyle söyleyeyim Meral Hanım  “SAKIN O HASTANEYE BİR DAHA DÜŞME.!!!”
-Tamam Başkanım; 
Anlamam gerekeni anladım Başkanım, iyi günler…” diyerek, Sayın Arif Ergün’ün odasından ayrıldım.
Peki  başkan neden böyle bir cümle kurmuştu?
Anlatayım…
Yine o yılın yaz ayıydı…
Ben beklenmedik şekilde ağır gribal enfeksiyon geçiriyordum. O kadar hastayım ki, ayakta duracak takatim yok. Bir taksi çağırdım Ünye Devlet Hastanesine gittim ve acilden girdim.  Acildeki doktor muayene ediyor, durumu görüyor fakat müdahale edemeyeceğini söylüyor. Bir serum takmasını ya da iğne yapmasını istediğim doktorun, “Neden?” soruma verdiği yanıt;
-Benim serum takma yetkim yok.
Bir ilaç verildi ve eve gitmem söylendi. Acilin çıkışına kadar gidemeyen ben, olduğum yerde kaldım ve aklıma (Hastaneye yakınlığı ile bildiğim için..)  Ak Parti İlçe Başkanımız Arif Ergün geldi.
Arif Başkanı arayarak durumu anlattım, yardım istedim.
O da, sağ olsun ki hiç ikilemeden başhekimle görüşüp yardım 
edebileceğini söyledi 
(Allah razı olsun).
Başkanın telefonu sonucunda bana serum takıldı ve oradan sağlam bir vaziyette çıktım.
“Şimdi soracaksınız neden bu zamana kadar yazmadın? ” diye…
Şöyle izah edeyim…
Sözümü tutmam için bir sürenin geçmesi lazımdı. Ta ki, geçen 
haftaya kadar…
Geçtiğimiz hafta ciddi bir enfeksiyon sorunu yaşadım. O durumda aklıma gelen ilk şey “SAKIN O HASTANEYE BİR DAHA DÜŞME!” cümlesi oldu.
Başkanıma verdiğim söz aklıma geldi ve devlet hastanesine gitmeyerek, özel hastaneye gittim. 
Evet Sayın Başkanım…
Bir daha bu hastaneye düşme demiştiniz ya, ben sözümü tuttum.  Temennim,  Mevlâm kimseyi  hastaneye düşürmesin…
Saygılar…