Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
10 KASIM, YAS AYIM…


Meral Korkmaz Bence...
meralkorkmazz@gmail.com
 
 

Fanidir hayat..!

Bugün varsınızdır, yarın yok..!

Gaddardır ölüm.

Ne gözyaşı dinler, ne yalvarmalara kulak verir…

Acımasızdır, ukaladır; Tanımaz kendisinin sözünün üzerine söz söyleyeni…

Siz yüzüne bakmaya kıyamazsınız sevdiklerinizin, o,bir bitki gibi toprağın bağrına alıverir sevdiklerimizi.

Gün gelir, hiç kopamam dediğiniz insanlardan ayırıverir bizi.

Ve o acı gün geldiğinde annenlerimizi, babalarımızı ve içimizi en çok sızlatan evlatlarımızı kaybettiğimizde, hayat yaşanılmaz hale gelir. Yaşam sanki bitmiş, sanki bir daha gülmeyecekmişiz gibi hissederiz kendimizi.

Çünkü çok ağırdır, yıllarca koyun koyuna, yan yana, aynı evi paylaşıp aynı çorbayı içtiğin,  komşunun evinde üç gün kabul gördüğün ama, ailenin evinde sonsuza dek kalabildiğin ailenden birilerinden ayrılmak.

Hani derler ya, “zaman her acının ilacıdır.”diye; Evet çok doğru…

Günler geçer. Ve geçen her gün acımızdan bir parçasını alıp gider.  İlk zamanlar cehennem ateşiyle yanan yürek, artık bir damla su etkisi yapan zamanla alıverir yüreğimizdeki ateşin harını.

En sevdiklerimizin, canlarımızın acısı, aylar geçtikçe, kalkmaya başlar, bağdaş kurduğu o yürekten.

İlk haftalar, ilk aylar zordur; geçmez.

Yıl geçer biraz daha hafiflemiştir yürekteki acı.

1,2 3 derken, bir de bakmışız yıllar geçmiş…Giden kalbimizde bir yer tutmuş, ama yokluğu artık acı vermez olmuştur.

Zaman burada devreye girip, her şeyi unutturmuştur.

Ölüm tarihini bile hatırlamaz oluruz ayrılamam dediklerimizin. Ama gelin görün ki, doğanın kanunudur bu; bir hayat biterken, diğeri devam eder.

Sevdiğimiz canlarımızın bile ölüm yıldönümlerini unutabiliyorken, öyle biri var ki, ölümünün üzerinden 75 yıl geçmesine rağmen, her yıldönümünde “az evvel” gözlerini kapatmış gibi üzülüp, gözyaşı döküyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk’ü hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız da…

Dedelerimizin, babannelerimizin bile ölüm yılını bilmezken, Mustafa Kemal’in her yıldönümünde 9:05’de onu yâd ediyoruz.

Bu sevginin bu kadar büyük olmasının sebebi nedir?

Görmediğimiz, tanımadığımız hatta kan bağımız olmadığı halde, neden bu kadar çok seviyoruz O’nu?

Nasıl ki, anne ve babalar çocuklarının geleceği için zemin hazırlayıp, çocuklarını kimseye muhtaç etmek istemez ya; İşte Ulu Önder Atatürk’te Türk milletini kendi evladı olarak bağrına basmış, bizlerin ortada kalmayıp, kimseye muhtaç olmayacağımız Yurdumuzu hediye etmiştir.

Nasıl ki evlatlarımıza önce ev alalım, kimsenin kirasında kalmasın diyorsak, O yüce insanda kimsenin egemenliğine girmeyelim diye Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Hem onlarca ordunun yapamayacağı, birçok askerin belirleyemeyeceği stratejiler yaparak, en doğru kararları, en doğru zamanda ve en önemlisi, özgürlük hareketini başlatırken, insanların saltanatlara bağlı olduğu, özgürlük kavramının yerleşmediği çok zor bir dönemde hayata geçirmiş olması.

Bugün anne-babalarımızın, çocuklarımızın bir mezarı varsa O’nun sayesindedir. Bu özgür çağdaş hayatı yaşayabiliyorsak onun sayesindedir. Ailelerimiz bizi, gözleri arkada kalmadan bir yerlere gönderebiliyorsa, O’nun sayesindedir.

Atatürk demek, yaşam demek, özgürlük demek, kalite demek, samimiyet demek, insana sevgi demek, doğaya sevgi demek, Atatürk demek, her şey demek..!

Yüzbinlerce insan kan bağı olmayan, tanımadığı bir insanı 75 yıl aradan sonra ilk günkü gibi gözyaşı döküp, “Atam seni çok özledik!” diyorsa, burada düşünmek lazım. Atatürk Türk Milletinin babasıydı; Bizde, onun gelecek kaygısı yaşamamızı istemediği çocuklarıydık.

O nedenle 10 Kasım, benim yas ayım…

Mekanın cennet olsun büyük insan.



Bu yazı 8229 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI