Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Yerel Yönetim


Cumhur ÖZTÜRK Açı-Yorum
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Yönetimi tek elde tutmanın demokratik bir yaklaşım olmadığını anlamak gerekir.

Merkezden uzak bir köyde; köylülerin dertlerini, merkezdeki yöneticinin bilmesi ayrıdır, bu dertleri anlaması ayrıdır. “Muhtar var, yetkililere haber verir, onun görevi bu” diyebilirsiniz.

Yeri gelmişken; “muhtar” yerel yönetici midir? Görevi nedir? Sorunları yetkililere bildirmek, yöneticilik midir? Sözüm ona; o yetkililer, göremiyorlar mı?

Bence: Muhtarlar; yerel yönetimin yetkisiz, bütçesiz birimidir. Muhtarlık birimini demokratik bir yönetim birimi haline getirmemiz gerekir. Önce, ihtiyar heyetini güçlendirmeliyiz. Bu heyet kâğıt üstünde olmamalıdır. Mahalleyle ilgili yapılacak iş ve işlemler; ilk olarak belediye meclisinde değil ihtiyar heyetinde görüşülmelidir. Mahalleyle ilgili kararda söz hakkı olmayacaksa “İhtiyar Heyetinin” varlığının da anlamı yoktur.

Belediyenin bütçesi aslında mahallelere gelen bütçelerin toplamıdır. Bütçenin yönetiminde muhtara da yetki verilmesi ya da bütçe verilmesi, doğru olacaktır.

Düşünün: Mahalleye yapılacak okulun yerine, anaokulu ya da kreşlerin yapılmasına, otopark yerlerine ihtiyar heyeti karar verecek. Mahallelinin sorumluluğu altında olan bu konular; sorun olmaktan çıkacaktır. Konu, sorun olmadan yerinde çözülecektir. Muhtar, siyasilerin peşinde koşmak yerine mahallesinin insanlarıyla yerinden yönetimi gerçekleştirecektir. Yönetimi yerele yaymak böyle olur. Mahalleli, yolunun yapılması için belediye başkanının ya da meclisin onayına ihtiyaç duymamalıdır. İhtiyacını belirlemek, hizmet sıralamasını planlamak ve yapılan ihalenin, harcamanın miktarını görerek, yönetimin içinde olmalıdır. Bu yetki; ihalelerin yandaşa değil hak edene verilmesini sağlayacaktır.

Büyükşehir Yasası, “belde” yerleşimini de yok etmiştir. Belde belediyeleri; İki bin ile beş bin arası yerleşim birimi insanlarının kahramanlarıydı. Demokrasinin temelleriydi.

Yaptığı hizmetlerle halkın dertlerine birebir çözüm üretiyordu. En önemlisi köyden kente göçü önlüyordu. Temel hizmetlerini belde belediyesinden alan belde halkı, beldesinde yaşamayı tercih ediyordu. Akkuş’un Akpınar beldesinde yaşayan Mehmet emmi; kar yağdığında büyükşehir belediyesinin yolunu ne zaman açacağını beklemiyor; belde belediye başkanına telefon edip “bir telefonla” işini hallediyordu. Halledemezse gelecek seçimde oy vermeyerek değiştirebiliyordu. Bir oy, üç bin nüfuslu belde için değerliydi. Belde belediyeleri kaldırılarak kente göç artırılmıştır. Belde belediyelerinin kalkmasıyla belde yerleşim birimlerindeki ekonomik ve sosyal hayat bitmiştir. Acilen “Belde Belediyeleri” geri açılmalıdır. İnsanların; büyükşehirlerin arka mahallelerinde ekonomik ve sosyal sıkıntılar içinde yaşamasındansa; kendi köyünde, beldesinde yaşaması daha doğru olacaktır.

Yerel yönetimin ilçe düzeyinde de eksiklikleri bulunmaktadır. Özellikle değiştirilen “Büyükşehir Yasası” nedeniyle; büyükşehir ile ilçe arasında görev ve yetki karmaşası görülmektedir. Aynı ilçeyi bırakın, aynı mahallede bazı sokaklar büyükşehir bazıları ilçe belediyesi sorumluluğuna verilmiştir. Bu karmaşa değilse nedir? Bunun yanı sıra ilçenin ürettiği katma değer taşıyan malvarlıklarının ilçe belediyesinin elinden alınarak büyükşehre verilmesi doğru olmamıştır. Ünye Çamlığının, büyükşehre verilmesinin anlamı yoktur.

Ünyelilerin dikip yetiştirdiği ve gözü gibi baktığı çamlığın mülkiyetinin; Ünyelinin elinden alınmasını hangi hizmet standardı ile açıklayabiliriz? Ünye Çamlığı özelinde; ülkedeki benzer malvarlıkları büyükşehre değil o şehre aittir. Öncelikle ilçe belediyelerinin elinden alınan yetki ve malvarlıkları iade edilmelidir.

Muhtarlıklara; bahsettiğimiz gibi düzenleme yapılınca ilçe belediyelerinin hizmet kalitesi artacaktır. Belediye meclisleri; ihtiyar heyetleri ile koordineli çalışacağı için halkın sorunlarının farkında olacak ve çözümü için gereksiz bürokrasiyi ortadan kaldıracaktır.

Belediyeye gelen bütçenin yönetiminde ihtiyar heyetinin de olması sayesinde hizmetlerin götürülmesinde mahalleler arası dengesizlik ortadan kalkacaktır. Bence en önemlisi; halkın ilgisi ve bilgisi olmayan gereksiz yatırımları engelleyecektir. Belediye bütçesi, üç yılda bir kaldırım yenilemesine değil mahallelinin ihtiyaçları için kullanılacaktır. Bütçe, şeffaf ve hesap verilebilir olacaktır. Yönetimin halka olan sorumluluğu; hissederek, görerek ve hesap vererek yerine getirilecektir.

Büyükşehir Yasasının, yerel yönetimi güçlendirmediğini, aksine hizmet etmede yerindelik ilkesinden uzaklaştırdığını yukarıda belirtmiştik. Bununla da kalsa iyi: Oluşturulan büyükşehir meclisi, halkın iradesinden uzaktır. Büyükşehir Meclisi: Sorunların konuşulup çözüldüğü yer olmaktan çok siyasi çatışma ve engellemelerin yapıldığı yer halindedir.

Dünyanın neresine giderseniz gidin böyle bir yönetim anlayışı göremezsiniz. Halk, birine yönetme yetkisi vermişse bu yetkinin üzerine kural koyamazsınız. Halkın iradesi, siyasi oyunlara peşkeş çekilmez. Açık açık söyleyeyim: Ankara ve İstanbul’da, başkanların ayrı meclislerin ayrı iradede olması; hangi amaca hizmet ettiğini anlayamadığım “büyükşehir yasası” yüzündendir. Şöyle düşünün; halk, yönetme yetkisini başkana mı, meclise mi vermiştir? Mesele sadece bu kadar…

Belediye meclisi yasa çıkaramaz. Yasa çıkarma gücü TBMM’nindir. Büyükşehir belediye meclislerinin varlığı: Başkanın çalışmalarını, bütçe yönetimini ve kaynakların nerelere harcandığını denetleme, amaçlıdır. Bu yetki; siyasi çatışmalara açık hale getirildiğinde kimse kazanamaz. Yapılacak hizmetlerin aksamasından başka işe yaramaz.

Halk hizmeti yapana destek verdiği gibi engelleyenden de desteğini çeker. Amerika’daki Başkan ile Meclisin ayrı olması ile de karıştırılmamalıdır. Orada başkan-meclis ilişkisi çok farklıdır. Meclisin yaptığı yasalar başkan tarafından onaylanmaz.

Meclisin yasama yetkisi kayıtsız şartsız kendisindedir. Aynı şekilde başkan da yürütme yetkisini kayıtsız şartsız kullanır. Aldığı kararlara meclis karışamaz. Aralarında sadece bütçe denetimi vardır ki bu; siyasi çatışma konusu değildir.

Büyükşehir Yasasındaki “halk iradesinin yönetime yansıtılması hatası” ile ileri demokrasi ürünü başkanlık sistemini karşılaştırmak cahillikten öte bir şeydir.

Yerel Yönetim unsurlarımız üzerine kısa bir değerlendirme yapmaya çalıştık. Gerçekçi olmak gerekir.

-Muhtarların ve İhtiyar Heyetinin adı var yetkisi yok.

-Belde belediyelerinin kapatılması bir yığın ekonomik ve sosyal sorunların doğmasına sebep olmuştur.

-İlçe belediyeleri ve meclislerinin hizmet alanları büyükşehir tarafından kısıtlanmış durumda.

- Büyükşehir meclisi ile başkanın ayrı olması; siyasi çatışmalara neden oluyor, bu da hizmetlerin aksamasına sebep oluyor.

Bu dört yanlıştan bir doğru çıkmaz. Halka hizmet vaadinde bulunan partilerin bu sorunlar üzerine çözüm üretmeleri gerekmektedir. Sadece yerel yönetimi güçlendirip sorunlarına gerçekçi çözümler geliştirirsek; yaşadığımız bir sürü sorunu çözüp kaynak-para- ve zaman kazanabiliriz. Bu kazandığımız zaman ve para ile ekonomide, eğitimde, sağlıkta veya güvenlikte yaşadığımız sorunları çözeriz.

Biz; bu şekilde gerçekçi çözümler geliştirip sorunlarımızı çözersek; kim bilir: “Dış Güçler” artık iç işlerimize karışamaz…



Bu yazı 776 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Murat Gün
07-04-2021 13:13:00

KAEMİNE SAĞLIK SEVGİLİ CUMHUR ÖZTÜRK...

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI