Kurban bayramını yeni kutladık. Orta yaşlarda olanlar da eminim hatırlayacaklardır, her Kurban Bayramının meşhur tartışmaları vardı: “Kurban derimizi THK zorla alamaz.”, “Kurban derisini istediğim yere verme özgürlüğüm engellenemez”, Kurban derilerimizin parasıyla THK ne iş yapar? THK Müslüman mı?”

İlk bakışta çok çarpıcı gelen bu söylemler aslında tarikatların halktan bağış toplama taktiğiydi. Yukarıdaki söylemlerle hem halkın dini duygularını kullanıyor hem de Cumhuriyet Kurumu olan THK’nin yıpratılarak zayıflatılması hedefleniyordu. THK’ye yöneltilen bu iftiralarla acımasız yalanlarla doluydu. “Kurban derilerini içki parası yapıyorlar” yalanı ile insanların THK’den nefret etmelerini istiyorlardı. Bunda başarılı olduklarını da ne yazık ki ülkenin güzelim ormanları yanarak yok olurken görebiliyoruz.

Tarikatla yangının ne alakası var diyebilirsiniz? Tarikatlar: yaptıkları bu kara propaganda ile THK’nin gelirini kaybetmesini sağlamış, kayyum atanarak tavsiyesini başlatmıştır. Tarikatların para hırsının THK’yi bitirdiğini söyleyebiliriz.

Türk Hava Kurumu (THK); bizzat Atatürk tarafından kurulmuş bir kurumdur. Amacı; sivil havacılıkta ülkeyi ileriye taşıyacak hamleler yapması ve muasır medeniyet seviyesi için çalışmasıydı. Tıpkı Türk Dil ve Tarih Kurumu gibi kuruluş amacı belli, çalışma alanları belli ve bilimsel çalışmalar yapan ayrıca bütçesi ve harcamaları denetlenen kurumlardı.

Geçen yıl büyük İzmir yangını sonrası da THK’nın uçaklarının çalışmadığı söylenmişti. “Uçakların motorunun olmadığı, motor yerinde kuş yuvalarının olduğu” açıklanmıştı. Ülkemiz dâhil Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde her yıl büyük orman yangınları olur. Her yangından sonra Bu ülkeler dersler çıkararak önlemlerini alır. Atina yangınından sonra Atina’da alınan önlemleri inceleme olanağı bulmuştum.

Atina’nın hemen arka sırtlarındaki dağlardaki ormanlara itfaiye araçlarının yangın bölgesine girebilmesini sağlayacak ara yollar yapılmış. Bununla da kalınmamış acil müdahale için belirli aralıklarla su depoları yapılmış bu depolara düzenli olarak su basılarak depoların dolu olması sağlanmış. Bu çalışma Atina’dan Selanik’e kadar bir alanı kapsıyor ve Muğla’dan İzmir’e kadar olan kıyılarımızın uzunluğuna karşılık geliyor.

Sorun THK uçaklarının çalışmaması değil her yıl karşılaştığımız bu afetlerden ders çıkarmayıp gerekli önlemleri almayışımızdadır. Ama bu; THK’ye yapılan bu saldırıları ve kayyuma devredilmesinin sorumluluğunu kaldırmıyor.

Daha Feto denilen “Tarikatçı Terör” örgütünün ülkemize yaşattığı acılar tazedir. Acı gerçek ki; tarikatlara ekonomik alan açmak için karalanarak çağdışı kalmasına sebep olduğumuz THK, yangınlara karşı aciz kalmıştır.

“Yangında can kaybı yoktur.” Şeklinde bir açıklamayı da duyduk. Oysa benim bildiğim: Ağaçlar canlıdır, ağaçlarda yuva yapan kuşlar, ağaçlarda yaşayan böcekler, toprağı havalandıran solucanlar canlıdır. Bu saydıklarımız “Yaban Hayatıdır.” Bizim Yaban hayatımız, ekolojik dengemiz, havadaki oksijen oranımız, nem oranımız, bereketimiz yanmıştır. Bu bilgiyi, beyanatı verene hatırlatmak isterim.

Yangınla mücadele edenlere su ve ayran taşırken hayatını kaybeden Görkem Hasdemir’in “ Şehitlik mertebesini çoktan hak ettiğini düşünen milyonların sesi olarak Görkem Hasdemir’in “Şehit” ilan edilmesini de hatırlatmak isterim.

Tarikatlara para aktarmaktansa bilime, eğitime destek olunsa her sorunu daha akılcı ve kalıcı çözebileceğimizi hepimiz biliyoruz. Batının; Osmanlı’yı bilimle, eğitimle geçtiğini hepimizin bildiği gibi…

Lütfen ülkemizin kaynaklarını kime hizmet ettiği belli olmayan tarikatlara değil de Kansere çare bulan Aziz Sancar, Coronaya çare bulan Uğur Şahin ve Pınar Türeci olacak gençlerimize verelim ki Amerika ve Almanya’ya kaçmasınlar. Her türlü sorunu çözecek insanımız var, yeter ki kıymetini bilelim.