Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Tüyaptan aklımda kalan:


Av. Metin EFİL
unyevizyongazetesi@gmail.com
 
 

Şubat ayı içinde Samsun’da TÜYAP Kitap Fuarını ziyaret etmiştim. Yazarlarla okuyucular buluşmuş , söyleşilerde okuyucular yazarları bizzat dineleme imkanı yakalamış, yazarlara soru sorma fırsatı da bulmuşlardı.

Ben bu fuarda soru soran insanların bazılarında toplumumuzda yaşanan pek çok problemin çekirdeğini görme fırsatı da elde ettim. Toplumsal yaşayışta birlikteliği koruyan ve düzenin işlerliğini temin eden bir konudaki zayıflıktı gördüğüm.Nedir diye merak ederseniz şöyle diyeyim. Bir birey diğerine saygı duyar , onun varlığına saygı duyar, onun yaşamasına ,düşünmesine imkan tanır, onun varlığı batmaz. İşte bundaki eksiklik nasıl ortaya çıkıveriyor, kendini belli ediyor, ya da saygısız olanı deşifre ediyor diyecekseniz o da şöyle  oluyor.

Kitap fuarı ve söyleşi olunca azbuçuk mürekkep yalamış en azından kendini kültürlü görebilen insanların olduğu bir ortam düşünün. Dolayısıyla fikir ve düşünce paylaşım aktarımının ,görüş açıklamanın biraz fazla olduğu bir ortam.

Fakat ne yazık ki haklar, özgürlükler nasıl farkına varmadan tehlikeye düşebilir anladım.

Kendini yetkin sanan , kendinden o kadar emin olan insanlar var ki en doğrusunu bildiğinden

emin olduğu için size zorla fikrini dayatma kabulettirme ve uygulatma potansiyeline sahip insan

türleri gördüğümü sanıyorum. En azından kabulettirme çabası çok fazla olabiliyordu. Halbuki ne

olmalıdır. Sen fikrini koyarsın ister beğenen kabul eder alır kullanır isterse beğenmez. Zorla

beyinleri işgale hazır çakma aydın rollerinde okuyucu ne kadar kitle vardır kimbilir?

Örnek olarak şöyle anlatayım. Söyleşilerde insanlar soru sorma bahanesiyle mikrofonu eline alıyor, belki yazarın görüşünün aksine kendi görüşünü anlatıyor, uzun uzun açıklamalar, soru değil bildiri sunuyor bir nevi, bir yazarı dinlemeye gelmiş insanlara zorla kendini dinlettiriyor, kendi düşüncesi doğruymuş gibi düşünüp kabullendirme kaygısıyla bastırdıkça bastırıyor. Sanki bekliyor ki yazar fikrinden geri adım atacak, cephede bir savaş kazanım yazarı geri püskürtüp bir de müterake imzalatacak.  İnsanların tepkisi de iyiydi. Seni dinlemeye gelmedik diyenler olması da güzeldi. Bu bir  örnek. Fikir düşünce açıklaması fikir düşünce benimsetmesi şeklinde anlaşılıyor, pesedene kadar beyin hücrelerine saldırı.

İşte bu anlayış en iyimser düzeyde bu şekilde olurken zorla , toplumsal yaşayışı sabote edecek şekilde daha ağır düzeyde yöntemlerle fikirler benimsetilmeye çalışıldığı da vakidir.

Kanların akıtıldığı idealist hayalleri gerçekleştirmek için bir insan ne kadar yüce bir düzeni icat etmiş olabilir ki? Her sistem kusurlu. Hiç kimse de inkar etmiyor.

Yöntem , üslup, fikir kadar önemlidir ve sorgulamaya açıktır. Geçenlerde bir film izlemiştim. Filmin adı  “Diren” şeklinde Türkçe’ye çevrilmişti.Orjinal adı “Suffragette” dir. İngiltere’de kadınların bir hareket başlatarak toplumdaki konumlarını güçlendirme, erkeklerle eşit haklara sahip olma mücadelesini anlatan bir filmdi. Filmde eylem var. Eylemler başkalarına ve sosyal hayatlarına zarar veren eylemler. Hakları elde etmenin bir nevi zorla elde etme şeklinde olacağına inanmış bir grup söz konusu. İlk başlarda  taşla cam çerçeve indirilirken sonrasında patlayıcı maddeler kullanılmaya başlanıyor. Posta kutusuna bile patlayıcı koyuyorlardı. Başka türlü hakları elde edemeyeceğine inanmış bir topluluk. Başkalarının hak ve özgürlüklerinin zarar görmesi pahasına kendi kazançlarını ön planda tutan bir bencillik gizli esasında. Neticede uğraştıkları amacın iyiliğini düşünenler yöntemdeki kötülüğü görmezden gelebildiği gibi savunabilmektedir. Ne için olursa olsun her zaman haklara  riayete ederek usulünce talepler dile getirilmeli, fikirler düşünceler usulünce anlatılmalıdır. Filmde üzücü olan da insanların iyi bir şeyleri kabul etmelerinin ancak zorla mümkün olabilmiş olması.

Kitaplar devirseniz de başkalarının haklarına saygınız onlara tahammülünüz yoksa bir halt değilsinizdir. Bu saygı içinizde yerleşmemişse kişiliğinizin bir parçası olmamışsa her şeyi zorla

elde etmeye , zorla yaptırmaya , zorla kabulettirmeye, benimsetmeye kalkarsınız. O zaman da

zorla karşılaşırsınız. Ne oluyor yaa dersiniz. Aynı yöntemi sizde deneyene de diyecek bişeyiniz

olmaz. Çünkü nerden isptalayacaksınız ki çatışan iki fikirden birinin daha kabule layık ve doğru

olduğunu. Zor kullanmaktan buna fırsat vermeyeceksiniz çünkü.

 

Bunu düşünürseniz fikir düşünce açıklamaktan fazlasını yapmaya cüret etmemek lazımdır.



Bu yazı 1786 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI