Gündemde S400 hava savunma sistemleri ve F35 savaş uçakları uzun süredir yer işgal ediyordu. NATO’nun güçlü bir üyesi olarak Türkiye’nin öneminin herkes farkında. NATO’nun açıklamaları ile ABD’nin açıklamalarında yaklaşım farklılıkları da doğal olarak var. NATO’nun meselesi değilmiş gibi NATO’yu ilgilendiren gerekçelerin başka bir NATO üyesi ülke ABD tarafından dile getirilmesi başka bir yöntemdir belki. Belki de her ne kadar farklı ülkelerin ortak projesi olsa da bir ABD ürünü olan F35’in geleceğini ABD daha çok korumak zorundadır. S400 ile F35in aynı ülkede aktif kullanımının sorun olacağı noktasındaki açıklamalar tatmin etmiyor gibi görünse de tekniğini mühendisler bilir fakat F35’in radar izi her mesafeden sıfır ise birlikte aktif olmalarında sakınca olmaz mantık olarak çünkü demek ki bu uçak plastik ki radara sinyal yansıtmıyordur ve gerçekten görünmez. Fakat bu uçaklar uçarken reflektör taktığına göre plastik değil ve her ne kadar tasarım ve kaplama teknolojisiyle sinyal yansıtması hayalet unvanı kazandıracak kadar olsa da hayalet görmüş gibi olmak diye bir şey de olduğuna göre hayalet de görülebilir o zaman. Pek uymadı ama olsun. F35’in düşük izinin radarda ne olduğu anlaşılamasa bile bu izi gördüğümüz zaman F35 olarak düşünelim denmesini engellemek için reflektör takılarak, uçağın radar izi değiştirilerek bir nevi maskeyle dolaştırılarak uçurulması gösteriyor ki radar er ya da geç bu uçağı fark eder, izini kaydeder. Bu tanışma ne kadar geç olursa o kadar iyi deniyor. Ne kadar mesafeden tanınacağı önemlidir. Derin saldırı yapacak bu bombacının hedefinin öncelikle tehlikeli hava savunma sistemleri olacağı muhakkaktır.  Görünmezlik yerine geç fark edilirlik ve hızla kaçabilirlik özelliğine sahip bu uçak vurup kaçarken yoluna çıkacaklarla da uzaktan savaşıp evine dönebilir. İt dalaşıyla uğraşacak bir uçak değil o işlerle uğraşacak pek çok model vardır NATO üyesi ülkelerde. Bu açıdan bakınca saldırgan bir ülke olmadığımız için bizim bombardıman uçağına ihtiyacımız da görünmüyor ve kaldı ki biz gizlice ülke hava sahalarını ihlal ederek operasyon da yapmıyoruz. Hep meşru zemindeyiz. Bir ülke bize izin vermeyip görünen uçağımızı düşürmek için bir hava savunma sistemi kullanacak noktaya gelmişse zaten mevzu başkadır. Bizim ihtiyacımız bugün için öncelikle mükemmel bir hava savunma sistemi kurarak geçilmez, uçulmaz bir gökyüzü edinmektir. Hayalet savaşçılarımız da olsa güzel olurdu. Hava hakimiyetini uçak uçurmak zorunda kalmaksızın füze sistemleriyle koruyabilmek mükemmel olurdu. Savunma adına saldırı gerektiğinde hiç şüphesiz hayalet bombacılar aranan uçaklar olabilir.  ABD’nin F22 Raptorları mükemmel olarak değerlendirilmektedir fakat ABD satışını yapmamaktadır dışarıya.  İsveçli Saab firmasının Gripen uçağı, Rusların SU35 ve SU57leri çok konuşulan uçaklardan. Ruslar’da Mig35 de var. Avrupa’nın Typhoon’u var. Gripeni SU35lerle savaşacak şekilde düşünmüşler fakat hayalet özelliği olan bir uçak değil. İyi bir uçak olduğu söyleniyor. F16larla birlikte düşünebileceğimiz bir uçak. SU57’lerin tam olarak bitmiş olmadığı üzerinde çalışıldığı da söylenmektedir. Uçak sayımızı şimdi artırmamız gerekirse Gripen uygun fiyatla iyi görünüyor batı bloğu uçağı olarak. SU35 ve SU57’ler de güzel uçaklar. Gökyüzündeki manevraları müthiş fakat altyapının bu uçaklara uyarlanmasının da ek maliyeti olacağı söylenmektedir.  Neden mi pabuç dama atılır? Bir sonraki yazıdan dolayı yazıya koydum o başlığı.