Yıllarca kanla başla mücadele verdiğimiz partinin düştüğü durumlar bütün eski ülkücüleri ziyadesiyle üzmektedir.
Geçtiğimiz günlerde katledilen eski ülkü ocakları başkanı, akademisyen Sinan Ateş in ardından MHP de istifaların ardı arkası kesilmiyor. Bence geç bile kaldılar. 
Daha düne kadar vatanın teminatı olarak andığımız ülkücüler bu gün maalesef bu ülkenin sırtında YÜK olma durumundadırlar.
Devlet Bahçeli tam bir hayal kırıklığı yaşatmış, Alparslan Türkeş’in yoluna halel getirmiştir.
Göz, göre göre gencecik bir insan infaz edildi.
İki Özel Harekâtçı nezaretinde Ankara’ya getirilen zanlıya ilettiler cinayeti.
Hükümet sus pus, MHP sağır ve dilsiz oldu bir anda.
Sanki suçüstü yakalanmanın şaşkınlığını yaşıyorlar resmen.
MHP de bu millete külfet olmaya devam ediyor zaten. 
Türkiye demokrasisi yıllardır MHP’nin hezeyanlarıyla boğuşuyor. Fakat sorsan demokrasi gülü hepsi…
Nerede mafya varsa mutlaka MHP ile iltisaklıdır ya da muhakkak bir temas vardır.
İnsan hakları ile ilgili en küçük bir olumlu düşüncesi kalmadı bunların.
Doğa yok edilmiş, ovalar talan edilmiş, çevre kirletilmiş, ekonomi batmış, tarım bitmiş, fabrikalar ve memleket satılmış, yine umurlarında değil.
Özgecan kızımızı katleden cani kurt işareti yaparken yerleşti hafızalara.
Bir genç kızı tecavüz ederek ölümüne sebep olan Musa Orhan kurtçudur mesela.
Daha yüzlercesine şahit olduk geçmiş yıllarda…
Çek/senet mafyası bunlardan, arazi mafyası bunlardan, Bar fedaileri bunlardan.
Birçok Ülkücü gazeteciyi ve siyasetçiyi tartaklayarak gerçek yüzlerini sergilediler.
Daha yakın bir zamanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik hakaret ve tehditler savuran organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’ya sahip çıkılması MHP’nin fonksiyonunu bir kez daha gündeme getirdi.
Yine bir mafya babası olan Kürşat Yılmaz herkese racon kesiyor.
Öyle bir nefret dili hasıl olmuş ki, bütün toplumu germekten başka bir işleri yok.
Türkiye toplumuna bütünlükçü bir program ve sosyal sorunlara dönük kapsamlı çözüm önerileri sunmak yerine, istediğini elde edebilmek için fay hatlarında yürümek, toplumu etnik ve dini kimlikler üzerinden kargaşaya sürükleyecek söylemler bunlarda.
İnanın daha çok şey var yazılacak, fakat vicdanımın sızısıyla baş edemiyorum.