Yıllardır siyaset sahnesinde merkez sağın daha da sağında, kendine has bir yapı inşaa etmiş, amacı hiç bir zaman ülkeyi yönetmek olmayan, biatçı bir kültürle yetişmiş lider odaklı bir oluşumun adıdır MHP. 
Kendilerine milliyetçi diyen, bütün yapı ve eylemleri itibarıyle kafatasçı ve bağnaz bir kafayı temsil etmektedirler.
Kafa yapıları ve yetişme tarzlarıyla kullanılmaya müsait bir oluşumun temsilcileridirler.

Uzun bir dönem MHP ne ve ülkücü görüşü benimsemiş, hatta orada siyaset yapmaya çalışmış bir kişi olarak, bu partinin ve teşkilatlarının gerçek yüzünü görmemi sağlayan Sn. Meral Akşener'e teşekkürü bir borç biliyorum.
MHP fikriyatını benimsediğim günlerde, her sözüm ve söylemimde bu kafatasçı, faşist ve mafyavari düşüncenin hiç bir tarafını onaylamadım ve benimsemedim.
Ülkücüyüm derken, her daim Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk gençlerine çizdiği vatanperver, çağdaş, gelişime açık, adaleti temsil eden bir çizgide olmayı benimsedim.
Bu davanın içinde hala sevdiğim ve değer verdiğim bir çok dostum elbette var. Bir çoğu da Meral hanımla birlikte yollarını ayıran, o yapıdan rahatsız olan gerçek vatanseverlerdir.
Hepinizin de dikkatini çekmiş bir gerçek var ki, şu an Türkiye 'de organize suç örgütlerinin büyük ekseriyeti bu camiadan çıkmıştır.
Mesela Kürşat Yılmaz, Alaattin Çakıcı, Sedat Peker ve daha niceleri MHP ile ilişkilidir ve bunu da inkar edene hiç rastlamadım.
Mesela bir zamanlar Çek Senet Mafyası diye adlandırılan organize suç örgütlerinin temeline baktığında da bu yapıyı kolayca görebiliyorduk, çünkü kendileri bu itirafları mahkemelerde açık açık beyan ediyorlardı.
Devlet aktif olarak görevlerini yapmadığı durumlarda, kanunlara uymak istemediği bazı konularda, devreye hemen bunları sokar bir şekilde el altından bunları kullanırdı.

Mesela, gençliğimde, devletin içine yuvalanmış karanlık yapıların ve para babalarının komünist ve sosyalist rejimleri kendi ikballeri için tehdit unsuru gördüğü bir dönemde  (12 Eylül öncesi) devrimci gençlerin karşısına hemen ülkücü gençleri dökerek, vatan millet edebiyatıyla, bir çok gencimizin hayatına mal olduğunu yakinen biliyorum.
Mesela sosyal hayatın içinde birçok kez şahit olduğum durum var ki, oruç tutmayanı tartaklamak, dövmek gibi tipini beğenmediğine müdahale etmek gibi, kendi gibi düşünmeyenleri anında ötekileştirmek gibi bir kafa yapıları var.
Gençliğim dönemlerinde, kendileri oruç tutmaz, hatta ramazanda içki içer fakat herhangi bir nedenle oruç tutmayan insanları linç edenleri bile duymuş, gazetelerde okumuştum.
Halen günümüzde bile aynı kafa yapılarını hiç değiştirmeyen, gelişemeyen,  okumayan, yazmayan, her türlü kaotik ortama uyum sağlayabilen marjinal, bağnaz ve faşist bir yapının devam ettiğini görmek ve buna şahit olmak çok üzücü.
Lider Devlet Bahçeli ve yardımcıları kimi hedef gösterdiyse, bu biatçı zihniyet, doğruluğuna yanlışlığına aldırmadan gider ve tehdit, küfür, hakaret, darp, yaralama ve öldürmeye teşebbüse varan eylemleri gerçekleştirirler. 

Gazetecileri hiç sevmezler, yazarlardan kin beslerler, hakkını arayan insanlardan nefret ederler. Devlet bunlara pek karışmaz, hatta bunları kullanarak muhalifleri susturur bir kafada son zamanda. Dün gece de gazeteci Levent Gültekin'i darp etmişler. Bu eylemi gerçekleştirenler, her zaman olduğu gibi eften püften sebeplerle ceza yemeyecekler tabii ki. Bu yapının en az dinci yobazlar kadar tehlikeli olduğunun ve her erk tarafından da kullanılmaya müsait olduğunu daha geniş bir biçimde ele almak gerek Daha yazabileceğim o kadar çok şey var ki bu konuda, onlarıda gelecek haftalarda yazmayı düşünüyorum.

Bu yazım itibariyle bu yapının gerçek yüzünü görememiş, dürüst samimi ve vatansever bir çok dostumu üzmüş olmaktan ben de üzüntülüyüm.  Amacım, son bir kaç yılda kendini aleni bir şekilde ortaya koymuş ve iktidar tarafından kullanılan bir zihniyeti anlamanızı sağlamaktır.
Sevgili okuyucularım, Kalın sağlıcakla.