Kendileri bir eli yağda, Bir eli balda yaşayıp, süslü saray sofralarında karnını doyuran, ayrı ayrı kurumlardan maaşlar alarak, etraflarını ve yakın çevrelerini zengin eden,
İhale kanununu yüzlerce kez değiştirip, istedikleri şirkete ihaleyi hiç bir kural, kaide tanımayıp, çekinmeden veren,
Osmanlı döneminin Lale devri tarzı hayat yaşayıp, kendi çocuklarını milyarder ederek, bedelli ya da çürük edip askere bile göndermeyen,
Memleketin her köşesinde en iyi şekilde yaşayarak ve "Sefa" sürüp,
İşsizliğin had safhada olduğu, istihdamın hemen hemen sıfıra indiği, asgari ücretlinin köle hayatı yaşadığı, esnafın siftah yapamadan kepenk kapattığı, özgürlüklerin askıya alındığı, haber yapmanın suç sayıldığı, habercinin hapse atıldığı, açlık sınırı ve yoksulluk sınırı arasındaki makası gitgide açıldığı bir ülkede, çöpten ekmek ve yemek artıkları toplayan bir millete "ACI REÇETE" reva görürken,
Ekonomik verilerin dibe vurduğu, tarım ve hayvancılığın içler acısı olduğu, doların 8,50, Euro’nun 10 TL bandında, mazotun ve benzinin fahiş fiyata satıldığı, gıda ürünlerinin her gün zamlandığı, zenginin kayırılıp fakirin ezildiği bir ülkede,
Enflasyonun çift haneli rakamlara hızla tırmandığı, milletin uzun vadeli faiz kandırmacasıyla borçlanmasının teşvik edildiği,
Suriye’den getirilen insanlara, bu ülkenin imkânlarını harcayarak, beka meselesi yaratıp, her türlü ayrıcalığı tanıyıp, kendi insanını ikinci sınıf vatandaş görerek bölücülük yapan,
Ve daha birçok konuda sıkıntıların yaşandığı bir ülkede, sırf bir inat uğruna, yaptım oldu mantığıyla, yandaş ve yabancılara tahsis edilmiş arsaların yüksek değerlere ulaşmasını sağlayacak, zenginin kasasına zenginlik sağlamaktan başka bir işe yaramayacağı kesin olan,
"İsraf Projesi" Kanal İstanbul'u yapmak bu ülkeye en büyük ihanettir.