“Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Geçmiş yüzyıllardan beri süregelen kadın erkek eşitliği mücadelesinde eşitsizliğin yasal anlamda giderildiği ancak uygulamada ve zihniyetlerde halen giderilememesinin sancılarını yaşıyoruz. Ve çok da farkında olmadığımız bir gerçekle sadece kadınların değil, tüm insanlığın ortak olduğu acıları yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bir kadın öldüğünde sadece kadın değildir yitip giden. Çünkü bir kadın öldüğünde binlerce kadın ölür, binlerce erkek ölür. O kadından doğacak erkek de ölür. Öldüren erkek cezaevine gider o da ölür. Öldürülen kadının ailesindeki erkekler de ölür. Doğan doğacak erkek kız çocuklar da ölür. Çünkü bir kadın öldürüldüğünde insanlık ölür.

Oysa kadının siyasette de iş hayatında da temsilleri eşitliğin gerekliliği kadar güvenliği açısından da son derece önemlidir. Sorun yasaların uygulanmasındadır, zihniyetlerdeki eşitsizliktedir çünkü. Sırf ekonomik özgürlüğü olmadığı, aile mahalle baskısı ve çaresizlik gibi nedenlerle şiddete susan yığınla sessiz çığlıklar var bu ülkede ve onarı gerek yasal anlamda gerek toplumsal anlamda koruyamayan bizler…

Sadece kadın oldukları ve eşit görülmedikleri için dövülen, öldürülen kadınlarımız…

Sadece kadın oldukları için erkekler tarafından…

Sadece kadın oldukları için eşit görülmediklerinden…

Oysa felaketler, sel yangın deprem gibi afetler cins ayrımcılığı yapmıyorlar. Ne yazık ki bunlardan dolayı ölümlerde, acılarda eşitiz bir tek. 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 ay geçti. Kadın erkek genç yaşlı çocuk ayrımı yapmayan bu acımasız doğa olayından ülkece her anlamda çok yıprandığımız bu felaketten bu anlamda da bir ders çıkaralım lütfen. Cins ayrımı yapmayan bu felaketlerin de, sırf kadın cinsi diye ölmelerin öldürülmelerin önlemini de alalım. Tüm bu ölümlerin tek bir ortak noktası var, “ zihniyet”. Müteahhitinden, yönetiminden, denetiminden, erkeğinden para hırsı, yönetim hırsı, üstünlük hırsı, kayırmacılık, adam sendecilik, boşvermişlik vs vs … Ha bir de “kader”.

Kaderimizi zihniyeti kötü ya da bozuk insanların yazmadığı, felaketlerin bir daha böyle büyük acılar yaşatmadığı, her türlü önlemlerin alındığı uygulandığı gelecek 19 Ağustoslar, 6 Eylüller, hiç değilse uluslar arası çözümlerin sunulduğu kadını yaşatma projesi olan İstanbul sözleşmesinin iptali yanlışından dönüldüğü 8 Martların yaşanması dileklerimle…

Hiçbir insanımızın çaresizlik yaşamak zorunda kalmadığı güzel günlere, sevgiyle saygıyla…”