Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Zihniyeti Muhalefet Yapmadan Mümkün Değil


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Sosyal medya geyikleri ama genel zihniyet hakkında bir fikir verebilir… 

Programın formatına göre spiker sokaktan rast gele seçtiği kişilere mikrofon uzatıp sorular soruyor. İsimleri, kim oldukları önemli değil; lütfen ne cevaplar verdiklerine odaklanın…
Bu arada yer İstanbul; sorulardan biri şu: “Mars mı uzak Kars mı?”
Cevap: “Ooo! Kars nereden baksan buradan 20-22 saat elbet Kars uzak!”
Spiker tekrar soruyor: “Mars neresi bir fikrin var mı?”
Cevap: “ Hiç duymadım; sahi neresi?”
Duymadığı, bilmediği yerle Kars’ı karşılaştırıyor, anlayın…
Bir başka kişi; epey yaşlı; soru şu: “Kıbrıs nerede?”
Cevap: “Sanırım Karadeniz’de bir ada; hatta borada Rumlara karşı savaştım!.. Arabayla gidilmiyor; gemi ya da uçakla ancak…”
Format aynı, yer aynı ama mekân farklı; soru şu: “Elbistan nerede?”
Cevap: “ Asya’da bir devlet; çok geri, ulaşım yok…
Aynı soruya bir başka vatandaşımız diyor ki, “Afrika’da bir ülke!”
Özellikle mi bulurlar bilmiyorum ama kime mikrofon tuttularsa hiçbirinde cevap yok; o derece yani…
Bu sefer sorular farklı yerden; muhatabı başı kapalı mütedeyyin bir bayan vatandaşımız;
soru şu: “ Farz ne sünnet ne?”
Cevap: “Meselâ namaz; mutlaka yapmalıyız, kılmazsak olmaz, günah olur. Sünnet çok güzel bir adedimiz, hani erkek çocuklara yaparız ya!..”
Bir başkası: “Peygamberimiz için kıldığımız namazlar var ya işte onlardır…”
Bir başka soru: “Kelime-i Şahadet, Kelime-i Tevhidin anlamlarını biliyor muşunuz?”
Cevap: “Hani ezan okunurken, peygamberimizin adı geçtiğinde var ya mutlaka söylemeliyiz. Müslüman olmanın şartıdır. Bir yabancı içten söyledi mi müslüman olur ya işte o…”
- İyi de anlamı?
-Eee! Söyledim ya!”
Bu sefer spiker soruyu değiştirip soruyor: ”Kevser süresini okur musun?”
İnanır mısınız, onca kişi arasında tek doğru okuyan yoktu. Manası konusunda verilen mealler içinde bırakın doğruyu doğru kırıntısı yok.
Bir başka yerde soru şu: “İlk orucu hangi ilimiz açar?”
Cevap: “Ankara…”
-Niye?
-Cumhurbaşkanımız orada oturuyor!..
Hatırlayın… İktidar’ın bürokratı bu çağda, aşırı yağmurlarla oluşan sel felaketinin sebebinin dış güçler olduğunu; gençlik kolları başkanı dünyanın düz olduğunu iddia etmişti.
TÜBİTAK’ın başına bir zamanlar hayvanat bahçesi müdürü, tiyatronun başına imamın atandığı ülkemde bu olanlara daha şaşırmıyorum…
Hal böyle olunca bu zihniyetin, beş vakit namazda okuduğu Maun süresini doğru yorumlaması mümkün mü, değil.
Dolayısı ile devlet malı yemenin…
Kul hakkı yemenin…
Hukuksuzluk yapmanın, yapanın desteklenmesinin…
İhalelere rüşvet ve yolsuzluk katmanın vebalini gel de anlat…
Özetle bu zihniyetle sandığa gittik!
*
Nitekim Bahçeli’nin, “Bunlar PKK ile görüşüyor.” çıkışına, “İspat etmeyen şerefsizdir!” polemikleri arasında başlatılan “Açılım ve Oslo Süreci ”ni…
Tüm sahtelikleri kabak gibi ortada olan Ergenekon, Balyoz Davaları ’nı…
Bu davalarla ilişkilendirilen TSK mensuplarına kurulan kumpasları…
Bu kumpaslarla TSK’da yapılan üst düzen komutanlar arasındaki tasfiyeyi…
Bu davaların savcısı olmanın ne anlama geldiğini…
Ortadoğu’daki planlarının bir parçası olduğunu…
Bu anlamda finanse edilen IŞİD’in Beykoz Korusu’ndan ilahilerle, Esed’i devirmek üzere Suriye’ye gönderilmesini…
Yıllarca sınavlar üzerindeki şifrelemeyi…
Habur rezaletini…
17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk olayını…
Terörist Peşmergelerin ağır silahları ile Türk topraklarından geçerek Kobani ’ye yardıma gitmelerine izni verenlerin, finalde, “Kobanili kardeşimin alnından öpüyorum” demelerini…
PYD’nin başkanı S. Müslim’i Ankara’da kırmızı halıda karşılayanların bu davranışını…
Barzani’nin, AKP kongresinde, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlatılmasını… 
“Çözüm süreci zarar görmesin.” Diye, PKK’nın Diyarbakır’da düzenlediği büyük mitinge silahları ile katılan PKK’lılara, asker ve polisimizin eskortluk yaptırılmasını…
Bu mitingde Türk bayrakları tahrik ediyor diye yol üstündeki bayrakların toplatılmasını, “TC” ibarelerinin söktürülmesini…
Bayrağımızda, 36 etnik kimliği temsilen 36’da yıldız olsun; ay-yıldızın altında, yeşil, turuncu, sarı renkler de olsun denilmesini…
“Valilere operasyon izni verdirmedik. “Cümlesini…
Ekonomideki tükenmişliği…
Şeker fabrikalarının, yaklaşık iki milyon dönüm toprakta şeker pancarı tarımı yapan iki milyondan fazla üreticiye rağmen onca itirazlar arasında birilerine peşkeş çekilmesini…
İşsizliğin % 13 artarak 7 milyona dayandığını…
Dolar ve Avrodaki kur artışını…
Patates ve soğanı…
Fetö ile ilgili olarak, “Allah bizi afetsin” i…
“Bizden önce evlerinizde buzdolabı, fırın var mıydı?” yı…
Yıllar öncesinden açılmış üniversiteler için, “Bizden önce buralarda üniversite var mıydı; biz açtık.” Çıkışını...
814 bin km kare vatan toprağını tek başına idare etmekte beis görmeyen birinin, “Üniversiteler aşırı büyüdü, yönetimi zorlaştı.” diyerek binlerce öğrencinin itirazlarına rağmen bölünmesini…
Yetmiş dokuz yıllık Cumhuriyetin 700 milyar dolara yaptırdığı kazanımlarını özelleştirme adı altında yabancılara satılmasını…
Son on altı yılda özelleştirmeden gelen paralar dâhil yönettiği iki katrilyon dolar kaynağa rağmen İktidar’ın açtığı tek bir fabrikanın, Isparta’da İsraillilerin yaptığı kola fabrikası olduğu gerçeğini düşünüp yorumlayamıyorsa;
Irak’ı işgal eden ABD askerlerinin postalları ile camileri idrarları ile kirletme, Kuran’a hakaret fotoğraflarını gazetelerde görmüştük. O ABD askerleri için, “ Allah’ın izni ile inşallah sağ-salim ailelerine kavuşurlar.” diye dua eden birinin sırf dindarlığı referans alınıp tekrar tekrar seçiliyorsa ve bir akademisyenin, “ Ben cahilin ferasetine güveniyorum” dediği ülkemde bu seçim sonuçları normaldir!..
Bu yapılan olumsuzlukların tek bir tanesi dahi başka devletlerde iktidarları yerinden etmeye yeterken, ülkemde kimsenin kılı kıpırdatmıyorsa, literatürde bilinen tüm klasik siyaset söylemi, gelenek ve uygulamalarını…
Benzer yaklaşımlarda başka toplumların bu türden olumsuzluklara verdiği tepkinin, reaksiyonun aynıyla verilmesi gerektiği kuralını unutun; ülkemde geçerli değil.
Uyanmalarını beklemek yerine, aynı dille konuşarak(!), bu anlayışı iktidar yapan, her yapılana “âmin” diyen mevcut zihniyeti muhalefete katmadan olmaz…
Bir anekdotla anlatayım.
İmam namazı güzel bir dua ile tamamladıktan sonra cemaate dönerek Türkçe: “Ey cemaat cami ihtiyaçlarımız için yardımlarınızı bekliyoruz; şimdiden Allahım niyetlerinizi kabul etsin.” der.
Namaz sonrası cemaatle hasbihal eden imam, sözü yaptığı duaya getirerek: “ Nasıl buldunuz, beğendiniz mi?”
Aralarından biri: “Hocam dua dâhil her şey çok güzeldi; keşke o yardım duyurusunu da Arapça yapsaydınız…”

Cevap: “İyi de o zaman anlamazdınız ki... “



Bu yazı 1757 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI