Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
YENİ YASAKLI OLABİLECEK KELİME ya da CÜMLELER


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Referandum sürecindeki propagandalar “Evet” ve “Hayır” kelimeleri üzerinden yapılınca İktidar bir ara genelge ile “Hayırlı günler…”, “Hayırlı olsun.”, ”Hadi hayırlısı…”, ” İnşallah hayırlısı olur…”  gibi kelime ya da cümlelerin devlet dairelerinde kullanılmasını geçici bir süre yasaklanmıştı.
   Malum “İYİ Parti” kuruldu. Bazı çevreler rahatsız... Dolayısı ile “İYİ” kelimesinin kompleksine kapılıp şimdiden sözlüklerinden çıkaracaklara ya da kendilerine yasaklayacaklara kolaylık olsun diye kelime ya da cümlelerin listesini aşağıya çıkardım.
   “İyi günler”, “İyi sabahlar”, “İyi akşamlar”,  “İyi geceler”, “İyiyim ya sen?”, “Allah’ım iyilik versin…”, “İyi dileklerimle sağlıcakla kal.”, “Maşallah; sen iyi gördüm.” Aklıma gelenler bunlar, listeyi geliştirebilirsiniz… Artık cümle kurarken dikkat edersiniz ne olur ne olmaz!
    *
    “İYİ PARTİ”ye HAVUZ MEDYASINDAN TEPKİLER
   “İYİ Parti” kuruldu.   
   Konu havuz medyasının ön sayfalarında görmezden gelinse de iç sayfalarında,” Aman Allahım!” tonundaydı tepkiler…
    Sözde umursamaz tavırlarıyla:
    “Konuşulmaya dahi değmez…” derken konuşmaları;
   “Daha şimdiden ölü doğdular!” derken taziye yapmama nezaketsizliği gösterdiklerinin(!);
    “Siyasi hayatımızın silik figürü olurlar…” derken Fetö iftirasına sarılmaları;
    “Hakkında konuşmak bile zaman israfıdır.” derken bile zamanı israf ettiklerinin farkında değillerdi;  korkularını, tedirginliklerini, telâşlarını yansıtıyorlardı yazılarında…
   Geçtim; İktidar’a yaranma peşindeki akademisyen, yandaş yalaka televizyoncu, şimdiden gelecek seçimde yerini garantiye almaya odaklı siyasi, “Konuşulmaya bile değmez…” dediklerini konuşup itibarsızlaştırma peşindeydi.
    Köşesinden yazan hele Fetö’ den tescilli sicilli H. Gülerce,  “Fetö’ den talimatlı…” iftirası atmış utanmadan…
    Kimileri de “Acaba ne yazarsam ya da ne yazmazsam bir yerleri rahatsız etmemiş olurum.” telâşıyla yaklaşmış habere…
    Hele biri var ki, yeminleri, “Öyle değilse, yazın şuraya anırmazsam namerdim!” üzerine…
    Haliyle on altı yıldır anırmaya bağladığından haliyle aşırı komalı, okuyup değerlendirmeye dahi değmezdi!
    Dolayısı ile eleştirmeleri “İYİ” oldu; hakkında güzellemeler düzseydi bu kadar etkili olmazdı reklâmlar!
    Özetle: Nasıl büyütülmüş olduklarını unutmuş gibiler.
    Bu saatten sonra Fetöcü suçlamaları;
    Bir gün öncesinde benzer isim ve amblemle parti kurdurup yol kesme çalışmalarında bulunmalar;
    Karalama, itibarsızlaştırma, iftira dâhil önemsizleştirmeler;
    Faaliyetleri için mekân engellemeler sadece toplumda mağduriyet yaratır ve ”İYİ Parti”ye gaye iyi gelir…
    *
    “MÜZİK NOTASI MI VERİYORSUNUZ?” DİYENLERE
    On beş askerimizin başına ABD’li askerler çuval geçirmişti.
     O utanç fotoğraflarını basında görmüştük.
     Gazeteciler soruyor Başbakanımıza: “ABD’ye nota verecek misiniz?”
     Cevap: “Notayı müzik notası mı sanıyorsunuz?”
     Casusluk yaptığı gerekçesi ile tutuklanan ve aynı zamanda Fetöcü olan ABD Başkonsolosluğu çalışanı olan Metin Topuz’un telefonuna Emniyetimizce el konulması üzerine ABD ülkemize nota vermiş ve telefonun derhal iadesini istemiş…
   Yaptığı eylemin hukukta karşılığı yüzsüzlüktür, yavuz hırsızlıktır!
   Üstelik bahse konu şahıs ülkesi aleyhine casusluk yapmış ve yapan kadar yaptıran da suçlu…
   Ve dahi iki ülke arasındaki ilişkilerin bozulacağı gerçeğini umursamadan nota verebiliyor.
   “Müzik notası mı veriyorsunuz?” Diyenlere duyurulur.
   *
   OTOFAJİ
  Balıkesir Belediye Başkanı A. E. Uğur basın açıklamasında, “ …. Ailenize ve evinize kadar ulaşan tehditler katlanacak bir durum olmanın ötesine geçmiştir. AKP içinde siyaset yapmamız imkânsız ortadan kaldırılmıştır. “ dedi ve ağlayarak  -ki son cümlelerini tamamlayamamıştı- kırgın ve üzgün olduğunu söyleyerek istifa ettiğini açıkladı.
    Cümlesinin devamında: “Metal yorgunluğunun adı AKP’ de “otofaji”ye -hücrenin bir başka hücreyi yemesi- dönüşmüştür.” şeklinde ilginç bir de tespiti vardı…
   Çıkmışlar halâ, “Kendi tercihi bizimle alakası yok.” diyorlar milletin gözüne baka baka...
    AKP sözcüsü M. Ünal ise partimizden tehdit olmamıştır, varsa başka kesimdendir gibi cümleler sarf etti. 
    Ve ekleyerek, “Cumhurbaşkanının belediye başkanlarının istifasını istemek gibi demokratik bir hakkı var.” dedi.
    Peki, sandıkla gelen emirle gider diye bir demokratik hak var mı?
    Araştırdım; ne siyaseten ne de hukuken belediye başkanının istifasını istemek gibi bir usul yok. 
    Prosedür: Şayet, belediye başkanları hakkında verilmiş bir gensoru varsa Belediye Meclis’inin çoğunluğunun kabulü, Danıştay’ın uygun görmesi durumunda başkanlığı düşer.
    Görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle soruşturma açılmış ise hukuk hakkında kesin bir hükme varana kadar görevden uzaklaştırılabilir ve yerine kayyum atanır diyor.
   Öyle olunca da keyfiyet yeni bir fiili durumla açıklanabilir ancak, başka mantıklı açıklaması yok.
    En garibi de belediye başkanının aileme ve evime kadar uzanan tehdit aldım cümlesinin savcılarımızın hiç biri tarafından ihbar olarak değerlendirilmemesi; yüksek demokrasilerde normal demek ki…
    *
   YENİ MİLADIMIZ
   17-25 Aralık milat ilân edildi, kullanıldı bitti…
    15 Temmuz ikinci milattı kullanıldı bitti!
    İktidar’ın yeni suç tanımının ve suçlamaların miladı, istifası istenen belediye başkanlarının istifa ettiği tarih olacak!
    İçlerinde 26 il başkanı;
    Beş Büyük Şehir Belediye Başkanı ile 7 il belediye başkanının istifası istendiği konuşuluyor…
    Ankara, Bursa, Niğde, Düzce, Balıkesir tamam…
    Başta Ordu olmak üzere süreci başlatmak için sıradaki diğer isimlerin istifası bekleniyor…
    Başlatılacak yeni milada göre, İçişleri Bakanımız açıkladı, “Bundan böyle yolsuzluk yapan kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayacağız; gereği yapılacak…” 
    Anladık bunlar Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz da peki, bundan önce yapılan yolsuzlukların hesabı sorulmayacak anlamı taşıyan bu itiraf için diğer % 50 ne düşünüyor merak ediyorum…
   AMPUL
   Yeni bütçe tasarısında kesilecek cezaların miktarı % 15,3 arttırılarak 12,9 milyar liraya çıkarılmış.
    Bu şu demek, başta trafik ve vergi cezaları olmak üzere, 12,9 milyar lira öyle ya da böyle halktan gıcırı bükme tahsil edilecek…
    Mantığında, suç yoksa icat edilir felsefesi yatar! 
   Bir fıkra ile açıklayalım…
   Trafik polisi yolu keser, sürücüye ehliyet, ruhsat, her şey tamam.
   İllâ ceza kesecek ya sürücüye, “Aç arkayı!”
   İlkyardım çantası, ilkyardım çantası içeriği, çekici halatı hepsi kusursuz yerinde…
   Sürücü yırttık diye düşünürken, trafik polisi kaba şivesi ile: “ Yedek ampul var mı ampul!”
   Sürücü şaşkın, “O niye?”
   Trafik polisi: “Yedek bulundurmak zorundasın…” 
   Sürücü: “Bundan önce hiç duymadım bırak onu benden önce hiç sordun mu birine?”
   Trafik polisi: “ Hepsinin bir kusuru vardı ille de ceza yazmam için gerek kalmadı sormama!”
    Sürücü trafik polisinden açıkgöz: “Dur aklıma geldi şurada olacaktı.” diyerek iç cebinden AKP amblemli delege kimlik kartını çıkarır ve “Bu ampul olur mu?”
   Halkımıza hayırlı olsun!
   Ne demek istediğimi anladınız…
  

 



Bu yazı 1351 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI