Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Vicdan ve Demokrasi


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

   Öncesinde Filistin’de vicdanı kabaran İktidar’ın, vicdani tepkisi Suriye’de de devredeydi!

     Son olarak Mısır’daki darbe sonrası vicdanı ayaklandı, insanlık adına dünyadan tepki istedi.

     Sormak istiyorum: Vicdanınız, Irak ABD tarafından işgal edilirken ve bir milyondan fazla müslümanı öldürürken, Iraklı genç kızlara tecavüz edilirken neredeydi?

     Ya da; söz konusu insanlık olunca vicdanı ayaklananların, ramazan ayı öncesinde Kerkük ve Musul’da, Doğu Türkistan’da Türklere karşı girişilen katliama sessiz kalmasını nasıl açıklayacak?

      Suriye konusunda, sözde insanlık adına öncelik alan bir İktidar’ın, insanlık adına vicdanını kendi vatandaşlarına Kerkük’te, Musul’da, Çin işgalindeki Doğu Türkistan’da, Taksim’de kapatması anlaşılır gibi değildir.

      Geçmişte Filistin’e gösterdiği duyarlılığı, “One minütes!” ile oya tahvil eden İktidar’ın, bu türden dönüşüm hesabı yaparak çıkar ilişkisine göre vicdanını güdülemesi çifte standarttır.

      Tüccar zihniyeti ile her adımı alış-veriş mantığı içinde kâr-zarar, oy hesabı güderek atanların, vicdanlarının iki ayrı fazda çalışmasının nedeni de bu galiba…

      Sizce Vicdani ve Demokratik mi

     Soru:

       “İlker Başbuğ terörist suçlaması ile Silivri’de yatıyor. İmralı’da yatan mı terörist İlker Başbuğ mu?

       Soru akiller toplantısında soruldu. Soran Bartın Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı…

       Sorunun muhatabı: Akil insanlar Karadeniz Gurup Başka Vekili…

       Cevabı aynen alıyorum:

       “Ülkemiz demokratik bir süreçten geçiyor. Böyle tasfiyelerin(!) olması gerekiyordu…”

       Dikkat ettiniz mi, “Her suçlu gibi cezasını çekiyor.” değil, “Tasfiye” diyor.

       Devam ediyor:” Eğer bu tasfiye yapılmasaydı bu günlere gelemezdik. Bu gün burada çözüm sürecini tartışamazdık.”

       Şimdi, Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk davalarının, gerçek suçluların yargılandığı davalar olmadığı, aksine siyasiler tarafından kurgulandığının ve gereklilik olduğunun itirafı…

       Hatta bu itirafa yönelik başka bir itiraf daha var ki, o da İktidar’dan geldi:

       “Öngördüğümüz ve Hükümetimizin yönettiği bir süreçti.”

       Mısır’daki darbede vicdan ayaklanması yaşayarak dünyadan insanlık adına destek isteyenlere:

 Sizce bu oyun vicdani ve demokratik mi?

       Ya da buradaki hukuksuzluğa karşı demokrasiyi ve vicdanlarını devreye sokacaklar mı?

      Sandık Meselesi

      Mısır’daki İhtilâle İktidar’ın tepkisi: “ Seçimle gelen seçimle gitmeli!”

       Tamam, sorun yok; sorun Mursi’nin seçimle gelip-gelmediği…

        Öncesine, Mübarek dönemine gidelim; onlar da seçimle gelmişti ama Tahrir Meydan’ında başlayan gösterilerle sonunu hazırladı ve ordu Mübarek yönetimine el koydu.

       Olaylarda ABD’nin rolü malum…

      O gün ordunun Mısır’da yönetime el koymasına, ihtilâle İktidarımız:

      ”Gereği yapıldı; demokrasi kazandı.”

      “Halkın zaferi; demokrasi sandıktan ibaret değildir...” demişti.

       Sonrasında ordu desteğinde başlatılan seçim sürecinde dört aday çıkmıştı fakat ikisi ordunun denetiminden geçemedi ve veto edildi.

        Seçime girenler ise Müslüman Kardeşler’in adayı Mursi ile Ahmet Şefik…

      Seçimde, seksen altı milyon nüfuslu Mısır’da, yaklaşık atmış milyon seçmenin yüzde elli biri oy kullandı; yani yaklaşık otuz bir milyon… Oyların % 51’ini alan Mursi Devlet Başkanı seçildi.

       Özetle:

       Otuz milyon oy kullanılmadı ya da kullandırılmadı…

       Mursi, kullandırılan oyların 15 milyondan biraz fazlasını aldı.

       Bir gerçeği kaçırmamak adına, kullanılmayan otuz milyon oya rağmen bu seçime hâlâ demokratik diyor musunuz?

       İktidar’ın: “Seçimle gelen seçimle gitmeli dediği” Mısır’daki seçim buydu...

       Kısaca Mursi’ye İktidar’ı ordu hazırlamıştı ve aynı ordu darbe ile yönetimden uzaklaştırdı.

       Dün Mübarek’in düşürülmesine ABD ile birlikte :”Halkın zaferi; demokrasi kazandı.” diyenlerin, Mursi’nin darbe ile uzaklaştırılmasına farklı bir sesle yaklaşıyor ve “vicdan ve insanlık adına” çağrı yapıyorsa samimiyet testini geçemediğinin açık delilidir.

      Yönetimlerde demokrasinin temel değerlerini baz almak yerine, Mısır’da olduğu gibi tercihlerimizde taraf mantığı etkin rol alıyorsa demokrasimizi de kendimizi de gözden geçirmemizde yarar var sanırım.

       Demokrasi

     Demokrasi, İktidarların kimi kurumlarda köşe başlarını kazanmak için yasa yapmalarına yetki veren bir araç değildir.

       Demokrasi, lider, parti ya da Mısır’da olduğu gibi küresel güçlerin çıkarlarına göre değişen süreç de değildir.

       Dün: ”Demokrasinin gereği” dediği darbelere, şartlara göre sandık vurgusu yapmanın aracı da değil.

      Toplumsal kutuplaşma ki, maalesef ülkemizde %50 vurgusuyla yapılıyor. Demokrasi, buna zemin hazırlayan araç da değildir.

       Demokrasi, kabul görmüş demokrasi kazanımları yerine, İktidarların tutum ve görüşleri doğrultusunda hafızalarında yer etmiş simge ve sembolleri ikame etme aracı da değildir.

       Niye yazdım?

       Kim ne derse desin dün ve bugün iki darbenin de nedeni Tahrir Meydanı…

       Dün Mısır’ın Tahrir Meydanı demokrasi üreten araçtı ki, gerek İktidar gerekse Cumhurbaşkanımızın ifadesi: “Gereği yapıldı; demokrasi kazandı.” demişti. Bu gün Aynı Tahrir Meydanı’nda, İktidar ve Cumhurbaşkanımızın ortak görüşü:” Demokrasi imha edildi!”

       Hangisi, demokrasi mi üretti, demokrasi imha mı edildi?

 



Bu yazı 3717 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI