Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
Vaat ve Kavramlar Üzerinden 15 Temmuz Sonrası


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

 “78 milyonu kucaklayıp herkesin iktidarı olacağız…”

        Bu söylemleri her genel seçimler sonrası yapılan balkon konuşmalarında duyduk ve her konuşma sonrası o vaat bu seçim sonrası belki gerçekleşir diye umutlandık. Lâkin hepsi boş çıktı!

       Tek o mu?

       Kumpas ve kandırmalarda çıvgara gelerek, elleriyle:

       Tarafsızlık…

        Liyakat…

        Dürüstlük…

        Eşitlik…

        Hak, hukuk, adalet…

        Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, demokrasi gibi kavramlar dâhil anayasanın içi boşaltıldı!

        İlân ettikleri anayasal ve hukuki alt yapısı olmayan fakto durum yani ilân edilmemiş başkanlık bir fiil devam ediyor…

        İtiraf ediyorlar zaten; delili kendi ifadeleri: “Hiçbir şey 15 Temmuz öncesi gibi olmayacak…”

        Tekrar umutlandık; acaba milat mı olacak diye…

                                                                                  ***

       Tutuklamalar, açığa alınmalar, görevden el çektirmeler:

       Milli güvenlik meselesidir; eyvallah;

       Ülkenin beka sorunudur; hem fikiriz;

       Devletin ve ülkenin rejimine, bünyesine, yönelen bir saldırı söz konusudur; tamam;

       Darbe girişimine sessiz kalan yandaşların kurumlardan bertaraf edilmesine, ticaret hayatından soyutlanmasına tedbir amaçlı evet;

       Güvenlik, istihbarat zafiyetlerinin ortadan kaldırılması adına, ” OHAL” uygulamasına evet;

       Herkesin deşifre olmadığı belli dolayısı ile pusuya yatmış olanlar olabilir; şüphelilerin gözaltına alınmasına, izlenmesine asla lafımız yok;

       Zafiyeti kullanmak isteyen başka terör örgütleri mevcut; olağan üstü tedbirler gerekli mi, evet;

       Ancak, cadı avına dönüşmemesi adına titizlikle yürütülmelidir.

       Niye?

       Ergenekon ve Balyos Davalarında gördük kumpas ve iftiraları…     

       Geçmişten bu güne taşıdığı sorunu ile ilişkili olduğu kişi ya da kişileri;

       Köyde sınır kavgası yaptığı komşusunu;

       Tavrını, kıratını, sesini(!), meşrebini beğenmediği cami imamını;

       Okulda, bir şekilde aralarında siyasi ya da kişisel husumeti olduğu öğretmen arkadaşını;

       Mahalleden ya da çekemediği kapı komşunu;

       Geçmişte kitapları ile cemaatin ipini pazara çıkaran gazeteciyi; 

       Devlet dairesinde kendine hasım, rakip gördüğü mesai arkadaşını;

       FETÖ’den tutuklanmış ya da gözaltına alınmış bir şüphelinin davasını alan avukatı;

       Bir şekilde aralarında husumet yasanmış meselâ polis ya da yargı mensubu herhangi bir resmi görevli devlet memurunu, vicdanı zerre esnemeden intikam ya da rövanşı almak kastıyla,

Cumhurbaşkanımızın dediği gibi at izini it izine karıştırılarak, iftira yollu  “FETÖ”cü diye yaftalayanlar var; hepsi içerde!

       En vahimi de bu gözaltılarda hâkim ve savcının durumu…  

       Vicdanen ya da hukuka dayanarak kanaatini kullanıp salıverse FETÖcü damgası yiyecek salmasa yukarısı bıyık!

       Demek istediğimi anladınız sanırım.

       İktidar sözcüsü Canikli açıklama yaptı: “İftiraya uğrayan ya da suçsuz olan varsa gereği yapılacaktır…”

      “İnşallah” demekten başka sözümüz yok. Zira Ergenekon ve Balyoz Davalarında ayılma ve salıvermeler beş buçuk yıl sürdü…

       Hukuk ve demokrasimiz adına içinin boş olmamasını, vaatte kalmamasını umuyoruz…

                                                                         ***

      Bunca tutuklamaların, göz altıların, görevden almaların nedeni 15 Temmuz darbe girişimi…

      PKK ile ilgili benzer tedbirler için yeni bir 15 Temmuz mu bekleniyor; 35 yıldır estirdiği terör, kır bin cinayet yeterli değil mi?

                                                                         ***

     Yanlıştan Dönüldü

     Başbakanımız B. Yıldırım’ın sözü: “Kapısından tank çıkan, üzerinden uçak kalkan askeri tesisleri kapatacağız…”

     O gün için hırsla söylenmiş bir sözdü ve “Kapatacağız!” dedikleri üsler içinde “Akıncı Üssü” de vardı.

      Tecrübeli emekli generaller “Akıncı Üssü ”nün kapatılmasının vahim bir hata olacağını nedenleri ile dile getirdiler.

      Onlara göre:

      F 16 uçaklarımızın simülâtör eğitimi bu üste veriliyor;

      Atak helikopterlerin yapılışından test uçuşuna kadar bir dizi süreçten geçtiği alan;

      Stratejik öneme sahip ve başkentin hava savunmasını yapacak merkez konumunda;

      Nükleer silâhların depolanması şartlarına en uygun stratejik konumu;

      Elektronik de tabir edilen siber savaş merkezi olarak dizayn edilmiş ve sanal savaş kabiliyetinin olması;

      TAİ’nin uçak üretim fabrikası burada… Kendi filosunu üretmesi açısından önemli;

      Acil iniş ve ana iniş pisti var;

      Ülke hava savunmasının beşte birinin konuşlandığı üs…

      Bu günkü rakamlarla maliyeti 100 milyar dolar…

      Ülke ihracatının tam üçte ikisine tekabül ediyor. Kapatmak demek bu parayı çöpe atmak ve yenisini kurmak için aynı parayı harcamak demek.

      Bu gün halâ kapalı mı bilmiyorum ama darbe girişimi sonrası cezalandırılmış ve pisti kullanılmaz durumda ve yetmişe yakın savaş uçağı ve ona yakın savaş helikopteri tutukluydu!

      Hatırlayın!

      Yine aynı mantıkla emir-komuta zincirini yerle bir edecek bir karar almışlardı alelacele… Karara göre: Genel Kurmay Cumhurbaşkanlığı’na, kuvvet komutanları M.S. Bakanlığı’na bağlanmıştı. Ve yanlıştan tez döndüler!

      Duyduk ki, sanki benzer bir durum söz konusu…  

      Üssün adı değiştirilerek “Mürtet” yapılmış ve meydan statüsü verilmiş.

      Bu tam değilse bile kapatmayacağız anlamına geliyor.

      İyi de yanlıştan dönülmüşken bu hassas dönemde üs olarak kalması ülkemiz için daha hayırlı hayırlı değil mi?

               

  

      

      

       



Bu yazı 1399 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI