Bu ses kaydı seçimlerden önce düştü sosyal medyaya; cümlelerin muhatabı her kimse:

      -Mahkeme kararına gerek yok; kapısını kırın alın o adamı.

      -Savcı karşı çıkarsa?

      -Savcıyı da alın.

      -Kanunsuz efendim!

      -Biz kanuna uydururuz, uymazsa yeni bir kanunla hallederiz!

      Konuşma böyle; doğruysa -ki, araştırmak hukukun görevi- görüldüğü gibi İktidar’ın cüretinin, hukuku nasıl eğip-büktüğünü göstermesi açısından önemli ve sürecin nereye gideceğinin ipuçları var. Çıkarlarına dokunulduğunda hukuk, yasa tanımamazlığın nereye varacağının da göstergesi…  

      Bu anlamda halk bu anlayışın devamını oylamış ve onaylamış oldu…

      DEMOKRASİ ve HUKUKUMUZUN GELECEĞİ

      Bu ülkedeki demokrasinin karakterini analiz etmek, istikbalde durumu hakkında tahminde bulunmak istiyorsanız: inanlığın zafiyeti gibi görünse de, vicdanı güdeleyen acıma gibi kendiliğinden gelişen bir duygunun, kendi genç ölüsünü kitlelere yuhalatırken, öncesinde kimlere nerelerde ağladığına;

     Polisin, Ali İsmail cinayetinde olduğu gibi:” Küfür etti.” diye anında ceza kesmesine ve hukukun, öldürenleri kutsamasına;

     2007’den itibaren yapılan TEOG dâhil KPSS, ALES ve üniversite sınavlarındaki şaibelere;

     Yüzümüze-gözümüze bulaştırıp şaibeler karıştırdığımız son seçimlere;

     Aleyhlerine tecelli eden millet iradesine: “Olsun; biz değiştiririz…” deniyorsa;

     Görüntü ve belgelere rağmen hukukun kimlere imtiyaz tanıdığına, yasayla kılıflanan hukuksuzluklara;

     Hırsızların değil de ihbar edenin suçlanmasına;

     Bir rüşvet çarkındaki alış-verişte, devletin yetkilisi: “Merak etme gerekirse polisin önüne yatarım.” diyerek hırsıza teminat veriyorsa;

     Rüşvet ve yolsuzlukların mahkemelerde değil de sandıkla aklanmaya çalışılmasına;

     17 Aralık süreci ile ilgili hazırlanan yeni fezlekenin kapağının açılmasına İktidar’ın 250 milletvekili ile Mecliste nasıl direndiğine;

     Kanunlara, hukuka direnen erkin, çocuklarına olan sevgisini nasıl gösterdiğine!

     Sosyal medyanın, dünyanın itirazlarına rağmen yasaklanmasına;

     Bu olanlara ve onay veren seçmenimize bakın yeter…

     SEÇİMLERİN VERDİĞİ MESAJ

     Yukarıdaki yazımızda da vurguladığımız aksaklıkların, yolsuzluk ve rüşvete dair algının, enflasyonun, PKK’nın özerklik isteklerinin, işsizliğin, kırsaldaki göçün, mahalleye dönüştürülen beldelerin sandığa ne yönde etkisi olacağı bakımından önemliydi.

     Ne yalan söyleyeyim, İktidar aleyhine yaşanan bunca olumsuzluğun yaratacağı engel, seçmenin algısını şekillendireceğini, sandıkta bu algıya göre tercihte bulunacağını düşünüyordum; yanılmışım. Seçimler gösterdi ki, seçmen hiçbirini dikkate almadı.

     Bu durum göstermiştir ki, halkımız:

     Ülkenin dış borcunun 546 milyar dolara çıkması; aylık bütçe açığının da 75 milyar dolar olmasını;

     Hukuk ve kanunlar hiçe sayılarak rüşvet ve yolsuzluğun soruşturulmasının engellenmesinin yanı sıra ihbarcısının yargılanmaya çalışılmasını;

     Rüşvet ve yolsuzluğun yasalara uydurulmasına; uymayanlara yasa çıkarılmasına;

     PKK’nın özerklik -bölünme-  tehditlerini;

     Suriye ile savaş ve bunun seçimlerde kullanılması için” Suriye’den Türkiye’ye 8 füze attırırım.” kumpasını;

     “Türk bayrağı 36 etnik kimliği temsil etmiyor; üzerine 36 yıldız ve farklı renkler de eklenmeli. “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” adı da tartışılmalı; adı meselâ: “Anadolu Federe Devleti” ya da “Anadolu Birleşik Devleti” olabilir.” Söylemlerini;

     Rüşvet ve yolsuzluk dedikodularına karşın İktidar’ın, hukuku: “Sandıkta aklanacağız…” diyerek baypas etmesini;

     Dini, -hâşâ-“Her Cuma, Bakara-makara bir ayette sen salla…” tavrıyla alaya alıp, takiye yapmasını;

  “Ne istediniz de vermedik?” Dediklerini, bu gün “paralel “ diye şikâyet etmelerini;

   Muhalefetin belgeli, görüntülü: “Hayali seçmen listeleri ile mükerrer oy kullanılacaklar…” ihbarını;  

   Yasalardaki ve sistemdeki boşluklardan yararlanılarak seçim sonuçlarını manipüle etmesini; yüksek demokrasimizde millet iradesinin çöp kutularından çıkmasını;

    AKPCELL tarifeli sınırsız paketler(!), hamiline çek gibi, hizmetlerine(!) sunulduğundan umursamamışlardır.

    Alınan varsa sözüm iradelerini kiralayanlara; insanların zaaflarını kullananlara…

    ŞAHA BAKMAK LAZIM  

    Bir satranç oyununda:

    Fil-kale-at(!) şaha(!) rağmen kendi oyuncuları ile(!) oyununu kuruyorsa;

    Ve oyunun geleceğini tavırlarıyla tehdit ediyorsa;    

    Buna rağmen şah(!) bu taşları hâlâ oyunda tutuyorsa;

    Ve piyonlarla(!) oyunda hâlâ duruyorsa;

    Demek durum sanıldığından da vahim; şaha bakmak lazım!