Reklam
Bugun...
Reklam
Advert
“Rutin” Takıntısı


Yüksel Şahin Karşı Pencere
unyevizyon@hotmail.com
 
 

Son günlerde basında gündem Tüpraş’a yapılan baskın: “Tüpraş bir günde 1,9 milyar dolar eridi.”, “Tüpraş hisseleri borsada tepetaklak…”, “Tüpraş, son verilere göre beş milyar lira eridi.”

     Nedeni: Tüpraş’a baskın gibi sabahleyin polis nezaretinde yapılan vergi denetimi!

     Basın, polisten aldığı bilgiye göre: “Gizli ihbar üzerine “ diyor.

     İktidar ise baskını: “Rutin kontroller.” diye izah ediyor.

     E.P.D.K Başkanı ise: “İşin içinde polis var; rutin değil.”

     Ona da cevap verdiler: ””Polis ürünlerin standardını kontrol ediyor.”

     Akla, çıplak gözle anında tahlil yapabildiğine göre:“Uzman mı, yoksa yürüyen laboratuar mı?”

sorusunu getiriyor…

     Hatırlayın:

     Uzanları bu yöntemle halledilmişlerdi.

     Medya patronu A. Doğan’a da böyle ayar verilmişti vergi denetimlerinde! Hal öncesi 7-8 milyarlık vergi borcu(!) ile “Ayağını denk al.” uyarısı yapılmıştı. Medya işinde şimdi yok…

     Konumuza dönecek olursa: ilk sinyal İktidar’ın başı tarafından, Taksim Gezi Olayları

sonrası verilmişti. “Teröre destek veren, otelini eylemcilere açanlar bunun hesabını verecek.

ümüklerini sıkacağız.”

      Zannımca bu hesap kesiliyor ya da İktidar ekseninde inisiyatif alması yönünde bir ayar veriliyor…

      Nedeni: Divan Oteli…

      Malum, Gezi Olayları sırasında, otele sığınan eylemcilere ev sahipliği yapmış; polisin,

eylemcileri gözaltına alma girişimlerini engellemişti personeli.

      Otel kimin? Koç’un; fazla söze gerek var mı daha?

                                                                  ***

      Bir ayar da Demirören’e; şimdilik kendini “çek” etmesi için adı verilen yazarlara yol verilmesi şartıyla süre verildi…

      Rutin bir uygulama!

      Nedeni: Onlara da, Gezi Olayları’nı destekleyen ve İktidar eleştiren yazan köşe yazarlarının yazılarını gazetelerinden yayınlamaları…

      Demirören kim mi?

      Beşiktaş Kulübü’nün eski, TFF’nin yeni Başkanı; Milliyet Gazetesinin de yeni sahibi.

      Yurt içi ve yurt dışında, büyük AVM merkezleri, tüp gaz, petrol ürünleri, makine sanayi, eğitim ve medya alanında faaliyet gösteren firmaların sahipleri…

      Başbakan’ın danışmanı Y. Akdoğan’ın, Demirören’i hedef alan sözlerini aynen veriyorum:

      “Ne yapıyor bu Demirörenler? Bizi arkamızdan mı vurmak istiyorlar? Derhal gerekeni yapmazlarsa Onları da sileriz…”

      ……….

      “Cam Dündar’dan başlayarak hepsi gidecek. Gezi için eylem yapan adamları yanında tutan

bizim karşımızda demektir.”

      Hedefe konan isim şimdilik tatilde! Tehdidin boyutuna bakarak dönüp dönmeyeceğini anlayabilirsiniz…

       Hâlbuki Dündar, kalemiyle İktidar’ın demokratik açılımlarının(!) rutin destekçisiydi…

      Koç’ta basına verdiği demeçleriyle öyleydi…

      Yüksek demokrasimizin ve özgür basınımızın(!) durumu bu…

      Özetle:

      Kaygıları olanlar öküzü öldürmez!

      Hal böyle olunca da: “Taraf olmayan bertaraf olur.” konseptine uygun demokrasi uygulamaları ile rutin yola devam…

                                                                     ***

      Bir garip uygulanma ile Güneydoğu ve Doğu’da bazı illerde, hastahane, okul, kışla, karakollarda ve varsa Atatürk büstlerindeki: “Ne mutlu Türküm diyene.” , “Türk, öğün, çalış, güven.” veciz sözleri de rutine takıldı!

      Malum süreç zarar görmesin; cümleler ırkçılığı çağrıştırıyor, provokatörlük yapıyor!

      Yerlerine Atatürk’ün:“Yurtta sulh, cihanda sulh.” veciz sözü kondu.

      Güzel de niyet kötü olunca hiçbir anlam ifade etmiyor. Hele asılı olduğu yerlerde…

      Konu, bir soru önergesi ile MHP milletvekili Y. Halaçoğlu tarafından meclise taşındı.

      Nihayet İçişleri Bakanımız cevap verdi: “Yazılar, eskimiş, yıpranmış olduğu için kaldırıldı. Yenileri ile değiştirdik.”

      Biz de yedik!

      Sığınılan bahanenin de bir seviyesi, mantığı olmalı; insaf!

      Bu milletin: “Madem eski ve yıpranmıştı, vecizeyi değiştirmek yerine eskisini yenileseydiniz?”

diyemiyeceğini sanmak, aklına hakarettir.

      Özetle: Yapılanlar, PKK isteklerine uygun çevre temizliğidir! Onu da rutinleştirdiler…

                                                                       ***

      İktidar’ın süreç ile ilgili: “Çok güzel şeyler olacak.” yalanı da rutinleşti.

      PKK istekleri de: “Öcalan’ı salın.” gibi…

      Sürekli: “ Hiçbir şey vermedik.” diyen İktidar’a, PKK’nın ileri gelenleri: “Anlaşmanın gereklerini yerine getirin; tek ayaklı barış olmaz…” diyor.

      Kısaca:

      Karşılıklı söz gelgitleri içinde İktidar’ın inkârı ve PKK’nın: anlaşmaya sadık kal çağrısı var.

      Nihayet İktidar:”Yeni çözüm paketi yolda.” dedi.

      “Hiçbir şey vermedik.” Dedikleri neler göreceğiz…

      Öncesinde, AKP’nin kurucularından ve bir dönem de İçişleri Bakanlığı yapan Y. Yakış, İktidar’ın asıl niyetini gizlediğini, sürecin, “Büyük Kürdistan’a” uzanacağının ipuçlarını veriyor:

“Bağımsız Kürdistan yavaş yavaş kuruluyor. Bu kadar büyük bir halkın bağımsız devlet olma hayali var. Bu hayal meşrudur.”

      Öncesinde: “PKK cinayetleri meşru müdafaadır.”

      Ne kadar kırmızı çizgimiz varsa rutin meşrulaştı. Bir tek İktidar’ın ikrarı kaldı; o nu da rutinleştirirler yakında.

      Sorun millet; yüzde elliyi, rutin: “faiz lobisi”, “Yahudi lobisi”, “One minütes!” söylemleri ile zaten ikna ediyorlar da diğer yüzde elli rutin dışı. Çare: Şimdilik münferit; rehin gözaltıları rutinleştirmek…

 



Bu yazı 5283 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI